Cenk Akyol, ünlü İtalyan jazz rock grubu "Arti E Mestieri"nin kurucu ismi klavyeci Beppe Crovella ile konuştu.

Cenk Akyol, ünlü İtalyan jazz rock grubu "Arti E Mestieri"nin kurucu ismi klavyeci Beppe Crovella ile konuştu.

(Bu yazıya ait okunma rakamları 14 Şubat 2011 tarihinden sonrasına aittir.)


Sanat... Zanaat...

Makarnacı Caz rockçılar!!! Arti E Mestieri (Sanat ve ustalık) aklıma gelince nedense hemen "sanat", "zanaat" ikilemi geliyor, kelimelerin ilişkisinden tabii ki, gerçi bu bir ikilem mi size göre bilemem ama “sanat” ve “zanaat”ın arasında sanki böyle bir ilişki var bana göre. “Teori” ve “Pratik” gibi...

İtalyanın kuzeyindeki Turin’de kurulan grubun ilk albümü 1974’teki “Tilt”. Bu albüm ile Avrupa caz rock tarihine zımba gibi bir giriş yapmaları grubu oluşturan müzisyenlerin klasik, caz, rock kökenlerini eşsiz biçimde eritip, damıtarak albüme yansıtmaları ile ilgili olsa gerek. İnanılmaz davulcu Furio Chirico The Trip ile zaten en azından İtalya çapında adını duyurmuştu. Grubun günümüze kadar değişmeyen klavyecisi Beppe Crovella The Myctics ile yerel müzik piyasasında tanınmıştı. Grubun bir diğer önemli müzisyeni de gitarist Gigi Venegoni’dir. 70’lerin ortasında Venegoni & Co ismi ile kendi grubunu da kuran müzisyen, bu grubu ile etnik İtalyan müziğini caz rock ateşi ile çok güzel yoğurmaktadır.

İlk konserlerini Milano’daki Lambro parkında gerçekleştirilen sol grupların, işçi gruplarının ve marjinal grupların başını çektiği Genç Proleterler Festivali’nde gerçekleştiren Arti E Mestieri konserdeki 45.000 kişiden olumlu tepkiler alarak iyi bir başlangıç yapmıştı.

İlk yıllarında P.F.M. ve Gentle Giant gibi gruplarla tıklım tıklım konserler veren grup ilk 3 senesinde 3 önemli albüme imza attı.

İkinci albümleri Giro di Valzer per Domani (yarın için vals) yine aynı festivalin sonrasında yayınlandı. Area ile çıkılan turne sonrası gitarist Gigi, Venegoni & Co adı ile, bas gitarist Marco Gallesi ise Esagono ismi ile kendi grupları kurup ayrıldılar. Daha sonra grup klavyeci Beppe Crovela ve davulcu Furio Chirico’nun önderliğinde yoluna devam etti.

35 senedir 2 konser, 10 stüdyo albümü yayınlayan grubu biraz daha yakından tanımak için grubun temel direği, tuşlu çalgılar virtüözü Beppe Crovella ile yaptığımız söyleşiye buyrun.

Cenk Akyol / 16 Ağustos 2010, Pazartesi




Beppe Crovella; "Bir çok farklı müzik

stilini severim ve gerçekten patlayıcı olan,

daha önce duymadığım bir şey bulduğum

zaman çok mutlu olurum..."
 


- Beppe Crovella; Hammond Organ, Mellotron, Fender Rhodes El. Piano, Synthesizers, Acoustic Piano?
- Furio Chirico; Drums, Percussion?
- Roberto Cassetta; Bass guitar, Back Vocals?
- Marco Roagna; Electric & Acoustic Guitar?
- Alfredo Ponissi; SopranO / Tenor / Baritone Sax, Clarinet, Flute
- Iano Nicolo; Lead Vocals, Percussion?
- Lautaro Acosta; Violin-  Recorded live at Club Cittá Kawasaki, Tokyo on June 12, 2005 during the Japan tour.


Cenk Akyol: Bay Crovella, neredeyse 40 yıldır Arti E Mestieri ile birlikte çalıyorsunuz. Siz ve Bay Chirico (olağanüstü davulcuları Furio Chirico) grubun başlangıcından beri üyelerisiniz. Bu kadar seneden ve bu kadar kadro değişikliklerinden sonra Arti E Mestieri’nin müziğini nasıl tanımlarsınız.

Beppe Crovella: Müziğimiz bize özgü, Arti & Mestieri tarzı, güçlü karakterler içeren melodilerle başlar. Arti & Mestieri için beste yaptığımda farkı bir duygu haline geçerim. Grubun ilk yıllarından beri varolan bu duygu ve seslerin bir perspektif içerisinde düzenlenmesi başından beri grubun alamet-i farikası olmuştur. Herkes kendi kişiliğinden birer parça koyarak Arti & Merstieri’nin müziğine dahil olur. Ritmler, orkestrasyon, düzenlemeler, melodinin eşliğinde birbirini takip eder. Duygusal ezgilerimiz bazen caz-rock, bazen prog-rock, çoğu zaman bu iki tarzın arasındaki havzada yeralır. Ben yorumlarımda müziğimizi ifade etmek için Arti & Mestieri tarzı progressive caz-rock demeyi tercih ediyorum.

Cenk Akyol: Arti & Mestieri bir takım çalışması mı yoksa sizin ve Furio Chirico’nun bir projesi mi?

Beppe Crovella: Tarihimizin bir parçası olan kadro değişiklikleri her zaman o anda nereye yol alacağımızı belirleyen bir etken olmuştur. Demek istediğim hep bir doğal evrim süregelmiştir. Biri ayrıldığında değişiklikler olmuş ve yeni gelenlerin ekledikleri tarafımızca hiç bir zaman ikinci sınıf görülmemiştir. Furio ve ben bu konuda her zaman ve tamamen hem fikir olmuşuzdur. Albüm fikirleri genelde benden, konser fikirleri genellikle Furio’dan gelir. Sonrasında herkes yeni projemize katılır. Tabii ki kurucu ve asıl üyeler olarak ikimizin daha fazla söz hakkı var ama gruptaki diğer üyeler de ailenin bir parçası.

Cenk Akyol: Electromantic isimli bir yapım firmanız var. Müzik yapımcısını “rüya-gerçekleştiren” diye tanımlamanızı çok beğendim. 6 ayrı katalog içerisinde 6 ayrı tarz müzik yayımlıyorsunuz. Her bir kataloğun ismi ne tarz işler sunduğunuzu apaçık belirtiyor... Arti E Mestieri, Franko, Behammond, Prog Italiano, Turin Jazz Rock School, Sound of Thoughts.  

Turin Jazz-rock bölümüne kliklediğimde C3 (Hammond B3 için yapılan bir kelime oyunu mu?) Combojazz, Eski Arti & Mestieri basçısı Marco Gallesi’nin Esagono grubu, Venegoni & Co ve Furio’nun solo albümleri gibi beni meraklandıran bir çok isim gördüm. Bir çok farklı şahane müzisyenle çalma imkanınız, ve C3 gibi Hammond tabanlı, Radyo programım Terra Incognita’da çaldığım Mike Ratledge (Soft Machine) ve Lucio Batisti gibi sanatçılara adadığınız bir çok yan projeniz var. Turin’de bu tür değişik kombolarla çalıyor musunuz ? Gelin biraz Turin’deki caz geleneği hakkında konuşalım...

Beppe Crovella: Evet! “rüya-gerçekleştiren” kesinlikle benim bir yapımcı olarak çalışma tarzımı anlatacak ve benim de çok sevdiğim  tanımlama. Radyo programın Terra Incognita’da müziğimi çaldığın için teşekkür ederim. Terra Incognita Murales albümümüzde yeralan bir parça aynı zamanda. Soruna dönecek olursak, sana şunu söyleyebilirim; Paris Avrupa cazının başkenti ise Turin de 2. dünya savaşından beri hemen onun ardından gelen şehirdir. Caz dünyasını cezbetmesi 68 sonrası 70’lerdeki yaratıcı dönemin bir rastlantısı değildir.

Özellikle 70’lerde müzikal tavırların karışımları, Davis’in yansımaları ve onun tedrisatından geçenlerin etkilenimleri, tutkuların, dinamiklerin, farklılıkların, gerilimlerin ve yayımlanan plakların ışığında ile Turin’de caz-rock’a özgün bir yaklaşım oluştu. Arti & Mestieri’nin caz-rock’ı ve sonrasındakilerle “Turin Caz-rock okulu” denilebilecek bir oluşumdan bahsedebiliriz ama bu benim bulduğum bir terim değil, bulunduğumuz ortamlarda sıklıkla duyduğumuz bir tanımlama.

Bu sebeple alt kategorilerden birine bizim “Turinez” tarzımızı ve caz-rock janrımızı belirten, grupların Turin ile tüm etkilenimlerini, şehirdeki caz ve rock dünyasını yansıtan böyle bir isim koydum.

Turin’de diğer grup üyeleri gibi her hafta başka müzisyenlerle, başka isimlerle çalmıyorum. Bestelerime, kayıtlara ve yapımlarıma odaklanmış durumdayım.



Cenk Akyol: Bir müzik yapımcısı olarak, yeni tarz şeyleri dinliyor musunuz? Nu-Metal, Nu-Jazz, Acid jazz, Electronica... Ve yeni nesil müzisyenlerden son keşfiniz nedir ?

Beppe Crovella: Bir çok farklı müzik stilini severim, ve gerçekten “patlayıcı” olan daha önce duymadığım bir şey bulduğum zaman çok mutlu olurum.  Tarzlara, stillere çok fazla takılmam, aslında bir ezgiye yaklaşımımdaki şey beni duygusal olarak yakalamasıdır ilk olarak. İlgimi çektiğinde de müzik tarzından bağımsız olarak, tabii ki yapılan işi çözümlemeye çalışırım.

Fakat sana diyebilirim ki favori müzik yapımcılarım hala George Martin, Phil Spector, Trevor Horn, Brian Wilson, Eddie Offord gibi eski isimler. Gershwin’in müziğinin Brian Wilson’un elinde nasıl bir hale dönüşeceğini düşünmek beni heyecanlandırıyor (Brian Wilson’un George Gershwin’in bestelerini yorumlayacağı “Brian Wilson reimagines Gershwin” albümü 17 Ağustosta piyasaya çıkacak!!

Yeni çıkan yeni gruplardan The Killers ve Green Day’i ilginç bulduğumu söylemeliyim.

Cenk Akyol: Sizin müzikal kökleriniz kimlerdir, gözde klavyeciniz? Lütfen müzikteki ilk tutkularınızdan sözedin bize biraz.

Beppe Crovella: Müziği kendi kendine öğreten müzisyenlerle dolu bir ailede yine kendi kendine öğrenen bir müzisyenim. Kendi kendine öğrenen bir müzisyenin bilgi edinmesi için daha çok çalışması gerekir. Akademik bir öğrenimdekinden çok daha fazla yanlış yaparsınız ama aynı zamanda gönülden hissederek keşfettiğiniz bir şey daha fazla size ait olacaktır. Bu, müziğinize bir şey eklemek için daha istiktarlı bir yoldur

Favori klavyecim? Birden fazla... Beni etkileyenlerin  arasındandan isim seçmek beni kötü hissettirir Brian Auger, Keith Emerson, Jon Lord, Thelonious Monk, Keith Jarrett, Herbie Hancock, Chick  Corea, Jan Hammer, George Duke, Joe Zawinul, Horowitz, Horace Silver, Keith Tippet, Wendy Carlos diyebilirim.

Müziğe ilk yakınlaşmam çok küçükken oldu, Paul Anka sonrasında Elvis Presley sonrasında 60’larda Beatles, Stones, Yardbirds Animals, Beach Boys, Brain Auger & The Trinity ve az sonrasında Vanilla Fudge beni gerçekten çok etkilemiştir. Piyanist olarak klasik müzik ve caz müziğini unutmamam gerek.

Cenk Akyol: Yakın gelecek için turne planınız nasıl? Türkiye’den bir çağrı, fırsat var mı???

Beppe Crovella: Yakın gelecekte Sardunya adasında çalacağım. Progressive rock dünyasında klavyenin rolü ve bestecilik konusunda bir seminer verceğim. Sonrasında uluslararası piyano festivalinde, Floransa’da solo piyano konserim var.  Ayrıca değerlendirdiğim başka taleplerde var.  
Türkiye’de çalmayı çok çok isterim, günün birinde Türk tarzı bir şey besteleyeceğim. Yani ülkeniz ile özdeş “1-2 1-2 1-2 1-2-3" ( 9/8) ritmde bir şey. Çok ilham verici!!

Hülyalarımdan birini paylaşmak isterim, bak söyleyeyim, Düşlerimden biri de (senin ülken gibi) başka bir ülkeye gidip konserler vermek ve bu süre zarfında etkilendiğim şeyleri bestelemek.  Bir dolu konser ve ısmarlama besteler... Bu gerçekten harika bir şey olabilir. Dostum gerçekten seninle bir rüyamı paylaştım!!



Cenk Akyol: Biliyorum siz ayrıca klasikleşmiş klavyelerin uzmanısınız. Koleksiyonunuzda ne kadar özgün klavye var ve hangisi sizin için eşsiz?

Bende bir çok şey var. 5 Hammond, 3 Wurlitzer, 2 Fender Elektrik piyano, Clavinet, bir çok Moog, Melletronlar, 2 Arp, 3 Farfisa ve bir çok 80’lerin sintileri. Hepsini farklı şekillerde çalmayı çok seviyorum gerçekten. Hepsine yaklaşımım tamamen farklı, bazen çalarken onlara bakışım ve ruh halim bir piyanistten çok bir kemancı veya bir gitarist gibi oluyor.

Bir aktörün tek bir filmde başka başka durumları “oynaması” gibi, ben de tavrımı değiştiririm çaldığım her başka klavyede.

Elektromagnetik org!! gerçek Mooglar ve Arp, elektrik piyano ve inanılmaz bir buluş olan Mellotron gibi icatlar... yıllar boyunca ayakta kalan ve yıllar boyu ayakta kalacak çok ayrıksı, yaratıcı buluşlar.

Çoğunlukla arkadaşlarıma merak ederek şunu sorarım, Dijital çağ olmasaydı, Mellotron sonrasında ne tür mekanik cihazlar yaratılacaktı yine bazı dehalar tarafından?

Synthsizer’lerin başlangıcından beri seslerin daha derin bir entegrasyonunu sağlayacak devrimci kontrol tuşları düşünülmeliydi. Ne yazık ki 40 yıldan fazla bir süredir bunu kimse beceremedi.

Cenk Akyol: Ayırdığınız zaman için çok teşekkür ederiz Bay Crovella.

Beppe Crovella: İlgilendiğin için çok teşekkür ederim Cenk. Umarım fazla hatam yoktur. Hem saat biraz geç, hem de biraz yorgunum.

Cazkolik okurlarına ve Terra Incognita dinleyicilerine 2 mesajım var;

Ülkenizde çalmayı (ve beste yapmayı) çok isterim. Böyle bir şey olursa radyoyu ziyaret edip, beraber bir şeyler çalarız.

Okurlar lütfen Facebook’taki sayfamı ve websitemi ziyaret etsinler.

www.facebook.com/beppecrovella?
www.beppecrovella.com?

Çok teşekkürler...

Rüyalarını besle ve mutlu kal.

Beppe Crovella




Cenk Akyol: Mr Crovella, you are still playing with "Arti E Mestieri" nearly since last 40 years. You and Mr. Chirico are remained original players from the beginning. After all years, and personnel changes, What’s the “last” description of Arti E Mestieri’s music?

Beppe Crovella: Our music starts from our peculiar melodies, that have a strong melodic character “a la Arti & Mestieri”, meaning that when I compose for arti & mestieri I’m entering in a mood, in a scenography of sounds and feelings that was already present at the beginning of our history and then, since then has been our trademark. Everyone adds his own personality, interpreting Arti’s music. Rhythms, orchestration, arrangements, follow the main direction that the melody’s suggesting. Our emotionale melodies sometimes go towards jazz-rock, sometimes towards prog and many times in the areas between the two styles, the best definition I’d like to find in reviews is that our music is progressive jazz-rock “a la Arti & Mestieri”.

Cenk Akyol: Is Arti E Mestieri a teamwork ? Or Your and Furio Chirico’s project??

Beppe Crovella: The changes that have been part of our story have always been related to the direction that the band was taking at that moment. I mean that’s been a natural evolution. ?When somebody left, often there was something changin’ in our music and the new elements have always been added like they were simply the new musicians in the band, not at all “class B” arti & mestieri. I and Furio have always been in toital agreeemnt on that. Album ideas comes normally from me while “live music ideas” come  generally from Furio, but if the start are Beppe and Furio, form then on, everyone is contributing to our projects. At the end as orginal and remaining founding members we have more words to say, but the other members are part of the Whole family when that come into the band.

Cenk Akyol: And You have a label called Electromantic. I very like your definition for music producer “Dream-maker” And you provide different kind of styles and taste under six different catalogues, Every branches express clearly its sounds ...Arti E Mestieri, Franko, Behammond, Prog Italiano, Turin Jazz Rock School, Sound of Thoughts.   When I click Turin Jazz Rock School section in Electromantic website,

I became very curious for the names such as C3 ( world play for Hammond B3 ? ) Combojazz , Ex-Arti E Mestieri bass player Marco Gallesi’s Esagono, Venegoni & Co, and Furio’s solo albums .... You have many opportunities to play with different great players. And you have many side-projects also C3, Hammond based projects, your tributes to Lucio Battisti and Mike Ratledge which I played in my radio show Terra Incognita.  Are you play oftenly in Turin with these different combinations ?Let’s talk about Jazz tradition in Turin....

Beppe Crovella: Yes definitely “Dream-maker” is the definition for my work as a producer that I like more. Thank you for playing my music on your radio show: “Terra Incongita” is also a tune by arti & mestieri  ( on our CD, Murales). Back to your question, I’ll tell you. If Paris is the European Capital of jazz, Turin  has been just behind it, since after the 2nd world war, Turin has always been attracted by the world of jazz, and it has not been incidental that in the 70’s the creative “after 1968” wave, could find attraction towards jass the world.

This mix of attitudes, coupled with the echoes of the Davis and his alumni’s influence has generated an original approach to Jazz-Rock, with the passion, dynamics, contrasts, ?tensions (and realeases) that can be found in the heart of Turin, expecially in the 70’s.

Arti & mestieri’s jazz rock and  what followed, have been  called turin Jazz Rock School, but basically I wasn’t the first to call it this way, as in our world we often heard about that definition.?So I decide to call my sub label this way tha always labelled our “turin Style” as it’s so “turinese” and so jazz*rock, very unique,  with all the interactions between the bands and the worlds of jazz and rock in Turin itself.

No I don’t play too much in Turin, like other arty’s musicians  are doing, every week, with different groups or duos,  I concentrate on composing, recording, producing.

Cenk Akyol: As a music producer, Do you listen new music styles, Nu-Metal, Nu-Jazz, Acid jazz, Electronica... etc etc.... And what is your last discovery in new generation?

Beppe Crovella: I like many styles of music, and I’d be very happy if I could find something really “explosive” that I haven’t heard before, not caring about the styles, in fact when I approach a musical tune, it’s the emotional element that capture me at first, after that I analyze if I’m interested, do it’s not a matter of styles. But I tell you, my favourite producers are still George Martin, Phil Spector, Trevor Horn, Brian Wilson, Eddie Offord...   I’m really excited, thinking of Gershwin’s music in the hands of Brian Wilson, for example...coming soon! between the new  bands, I found interesting the “Killers”;, “Green Day”

Cenk Akyol: And what is your musical roots? What is your fave keyboard player? Please tell us your first passions in music.

Beppe Crovella: I’m a self taught musician, born in a family of self taught musicians. Being Self taught musicians means that you have to work more to get... knowledge , doing more mistakes than in the precise academic path, but at the same time, when you really discover by yourself the “heart” of what your’ re looking for, ...probably it’s more yours, it becomes a part of you in a more stable way.

My favourite keyboard player... is more than one, I feel bad about choosing one as several has been influencing me, like Brian Auger, Keith Emerson, Jon Lord, Thelonious Monk, Keith Jarrett, Herbie Hancock, Chick  Corea, Jan Hammer, George Duke. Joe Zawinul, Horowitz, Horace Silver, Keith Tippet, Wendy Carlos.

My first passion in music have been, when I was very young, Paul Anka, followed by Elvis Presley, Than in the 60’s Beatles, Stones, Yardbirds, Animals, Beach Boys, Brain Auger & the Trinity, and a bit later Vanilla Fudge really touched me a lot, As for the pianists, I have had and I still have many passions in music, not forgetting classical music, and jazz and... more.

Cenk Akyol: What about tournee schedule for the near future ? Any request/oppurtunity from Turkey?

Beppe Crovella: In the near future I’ll play in Sardinia, where I’ll do a seminar for Composition and Keyboards in the Prog World. After that I’ll play , as in Sardina, with solo piano, at an International Piano Festival in Florence. There are other requests that I’m considering.

I’d like very very much to play in Turkey One day I’ll compose something in a Turkish way, I mean a “1-2 1-2 1-2 1-2-3" rhythm that’s coming from your country. I’ts very inspiring. Would you like to share with me one of my dreams? I’ll tell you!

One of my dream would be to be invited in a foreign country, like yours, to go there and play some concerts in that country and in the meantime, when I’m there, there was a specific request of composing music inspired by the country itself, in which I’ve been invited... A package of concerts and “ordered compositions”...that would be really really really fantastic. Oh, I’ve shared a dream of mine with you, my friend!

Cenk Akyol: I know you are an expert for vintage keyboards. How many vintage keyboards you have and what is the precious for you ? And What is the most important invention in keyboard industry over the years?

Beppe Crovella: I have many of them: 5 Hammonds, 3 Wurlitzers, 2 Fender Electric Pianos, Clavinet, several Moogs, Mellotrons, 2 arps, 3 Farfisas, and several 80’s synths.?I love them all, really and I like to play each of them in a different way, my approach to each of them is totally different, sometimes as closer to a guitarist or violinist “state of mind” than a pianist. ?that’s the fun of it, like an actor intepreting several parts in the same film, I change my personality, when I change my vintage keyboard.

The electromagnetic organ, like the original Moogs and Arp, like the electric pianos and the incredible invention that’s been the mellotron, have been all together exceptional creative inventions, lasting for decades (and that will lasty for decades).

Often I’m telling to friends that I’d be very curios, if digital era hadn’t arrived, what could have been created by some genius, what kind of mechanical instrumets would have been created...after the mellotron.

At the beginning of synthesizer someone thought that new revolutionary controllers that could allow adeeper integration with sounds would have been invented before or later, but unfortunately it hasn’t happened till today after more than 40 years of synthesizers.

Cenk Akyol: Many many thanks for your time Mr Crovella.?

Beppe Crovella: Thank you very much Cenk, for your attention! I hope there are not mistakes.. But it is late and I’m just a bit tired.

I have two messages for the readers and listeners of your website Cazkolik & radio show Terra Incognita.??

1. I really hope to play (...and compose) in your country and If I’ll do that I’ll be happy to visit your radio and ..to play there!

2. Come to my musical page on Facebook;
www.facebook.com/beppecrovella

and to my site;
www.beppecrovella.com

I’ll be very happy to communicate with you.

Please...just have some patience, sometimes I can not response quickly.Thank you very much.

Give fuel to your dreams

Stay Happy,

Beppe Crovella

Cazkolik.com

 

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Cenk Akyol

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.