Post Nancy Sinatra olarak da tanımlanan ve son yılların en önemli pop seslerinden biri haline gelen Lana Del Rey`i 20 Eylül akşamı Küçükçiftlik Park`ta izlemeden önce Cenk Erdem`in yazısını mutlaka okumalı.

Post Nancy Sinatra olarak da tanımlanan ve son yılların en önemli pop seslerinden biri haline gelen Lana Del Rey`i 20 Eylül akşamı Küçükçiftlik Park`ta izlemeden önce Cenk Erdem`in yazısını mutlaka okumalı.

Lana Del Rey doğuştan havalı...

Lana Del Rey konseri 7 Temmuz’dan, 20 Eylül’e ertelenince aslında karanfile, çiçeğe bile sevgisiz ileri demokraside tam da şarkısı yerini buluyordu; doğayı cansızlaştıranların, İstanbul’u da cansızlaştırdığı vakitlere yaz kederi bırakan günlerde üstelik bir dolu sevgisizin şiddetini de görmüşken, “Summertime Sadness” ve Lana Del Rey yakışmaz da kim yakışır? Neyse ki “Summertime Sadness”, “Blue Jeans” ve birçok karanlığa sürükleyen ancak bir o kadar da güzel ve kuvvetli duyguları olan Lana Del Rey şarkılarının hemen hepsinin arada derede remixleri de çıkıyor da aşktan ölmüyoruz; hem bu remixler sayesinde kulüplere de giriyor artık güzel Lana Del Rey...
 
Bana kalırsa bu arada fiziğini hiç konuşmayalım; velhasıl, ayartan duruşu ve kendisinin de kabul ettiği post Nancy Sinatra havasına ayrıca büyüleyici bakışları da, zilli mini kotları da çok yakışıyor, hele iç gıcıklayıcı videoları... Muhteşem Gatsby’nin muhteşem soundtrack çalışmasının zarif şarkısı “Young and Beautiful” ile yine geçtiğimiz baharda bile zarif bir hüzün armağan eden Lana, sözleriyle de gözleriyle de vuruyor... Belli ki aşktan kalbi de acımış; bir şarkısında “Artık beni hiçbirşey korkutmuyor” diyor...

The Guardian’ın, vaktinde bir New York’lu olarak Lady Gaga ile kıyasladığı Lana Del Rey, kimseler kusura bakmasın ama pop kulvarında çekici olabilmek için türlü türlü maymunluklar yapmak gereği de hissetmiyor, çünkü çok “cool” bir alternatif...

* * *
 
Kusursuz Lana’nın kariyerindeki en tuhaf mesele İngilizler’den çıkan her türlü orijinalliğe bayılan Amerikan Müzik Endüstrisi’nin ve dolayısıyla kendi memleketi Amerika’nın Lana’ya daha az yüz veriyor oluşu. İngilizler de tam aksine Lana’ya aşırı derecede bayılıyor, hatta öyle ki 2 Brit Ödülü birden var. Kendi webcam ve evdeki videolarından klipler de yaratan Lana’nın sanatçı orijinalliği de hoş. Ayrıca tüm bu indie pop ve cool tarzına rağmen arada Britney Spears’den ilham aldığını da söyleyerek pek tahmin edilebilir olmayışıyla da sıra dışı bir kimlik ortaya koyuyor. Lana ile ilgili ilginç bir durum da şöhret olup zenginliğe kavuşan birçok yıldız hikayesinden farklı olarak babasının bir dolar milyoneri oluşu; anlayacağınız Lana Del Rey doğuştan havalı. Parası tıkır babasına rağmen Lana yine de söylenenlere göre şöhreti için aileden gelen paralardan faydalanmamış ve kendi tırmalamış, gerçekten öyle ise o da pek güzel de olmuş, 20 Eylül’de İstanbul’da teslimiz...

Cenk Erdem
http://twitter.com/#!/thecenkerdem

Cazkolik.com / 13 Ağustos 2013, Salı

 

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Cenk Erdem

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.