Caz dinleyicisi geçmişe dönük bir nostaljiyle mi yaşıyor? Gelecekte bu müziğin daha iyisi üretilmeyecek mi?

Caz dinleyicisi geçmişe dönük bir nostaljiyle mi yaşıyor? Gelecekte bu müziğin daha iyisi üretilmeyecek mi?

Cazseverlerin ve sektörün cazın geçmişini kutsaması beraberinde bazı soruları da akla getirmiyor mu?

 

Tribune yazarı Bob Karlovits vaktiyle caz dinleyicisi ile yayıncılık sektörünün cazın geçmişine olan özlemini artık tadı kaçan bir takılıp kalma olarak tanımladıktan sonra bu durumun hem sektöre hem de genç ve iyi müzisyenlere haksızlık olduğunu belirtmişti. Bu tespit güncelliğini koruduğu gibi önemini artırıyor. Cazkolik`te yayınlanan haberlere bakarak bile bu tespi yapmak mümkün.

 

Genel olarak müzikteki en ciddi sorunlardan biri sektörün çok sık geçmişe dönüp bakma isteği duymasıdır. Bu durum, göreceli olarak daha henüz genç bir müzik türü olan cazla da âlâkalı bir şeydir. Cazın genç kuşak meraklıları dikkatlerini cazın geçmiş dönemlerine daha çok yoğunlaştırdıkları zaman bu yolun ötesinde, gelecekte neler olacağı kısmı biraz korkutucu bir soruya dönüşmeye başlıyor.

 

O zaman sonuçta şunu sormamız gerekmez mi;

 

“Eğer daha iyisi gelecekte yapılamayacaksa bu işe hala niye devam edelim?”

 

Daima şöyle olmaz mı; yeni bestelerle dolu bir konser düşünün, herşey harika gitmektedir, grup birden ‘Caravan’ ya da benzeri tanınmış klasikleri çalmaya başladığında, beğeni birden alkış kıyamet bu klasiklere yönelirken diğerlerinin sanki daha iyi parçalar olmadığı, konser akışı içerisinde zayıf kaldığı gibi bir duygu oluşur.

 

Bunlar elbette, her zaman dinlemeye değer parçalardır. Diyelim ki “Flamenco Sketches”in yeni bir yorumunu iyi bir gruptan dinliyorsunuz -sonuçta yeni, bilinmeyen bir melodi değil- durum öyle olur ki grubun çaldığı müzikle Miles’ın yaptığından ne anladığına gelir dayanır iş. Bu açık bir haksızlık olmuyor mu?

 

Bundan bir kaç yıl önce, Duke Ellington’ın ismini taşıyan ve torunlarından birinin yönettiği “Duke Ellington Orchestra” basmakalıp ve sıkıcı bir konser vermişti. Esasen, Duke Ellington’ın müziği yeni olanı aramak için iyi bir kaynağa sahip, oysa Duke’ün adını taşıyan grubun çaldığı müzikte yeni olan hiç bir şey yoktu. “Take the ‘A’ Train” ve “Satin Doll” gibi tanınmış parçalar sıkıcı ve zayıf birer versiyondan ibaret kaldı.

 

Cazseverler geçmişe takılıp kalan bir grup insan mıdır? Yeniye ilgi daha iyisini haketmiyor mu?

 

Oysa bugün artık Maria Schneider Big Band’ın, D`Arcy James Argue`nun Secret Society`sinin neler çaldığı, neler yaptığı çok daha önemli bir olaydır. Bizim, o büyük müziğin 60 yıl önce nasıl önemli bir müzik olduğuna değil, bugün o müziğin ne durumda olduğuna bakmamız lazım.

 

Bize tüm bunları düşündürten şey ise müzik firmalarının enerjilerinin önemli bir kısmını eski albümleri nasıl daha iyi pazarlarız, eskide olanı nasıl bilinmeyen yeni bir şey imiş gibi satarız arzusuyla dolu cover albümlerine harcamalarını görmek oluyor, işte bu durumda da tarifsiz bir yenilgi hissi sarıyor insanı zira her geçen yılın önceki yıllardan daha iyisi olması gerekmez mi!

 

Örneğin hala 1959 yılını cazın en önemli yılı olarak kutluyoruz, elbette 1959’da üretilen müzikler gerçekten caz tarihine geçmiş büyük müziklerdir ama gelecek yıllarda da daha iyilerini üretmiş olmamız gerekmez miydi, peki olmadıklarına emin miyiz, işte bu duygular gelecekten beklentimizi azaltır.

 

Kutsanan geçmişin en önemli isimlerinden biri olan Miles Davis ömrünün son yıllarında bile bize göstermiştir ki cazın geleceğinden beklentimiz hiç azalmamalı, çünkü o yeni olanın peşinde koşmayı bırakmamıştı, her zaman ileriye bakmayı iyi bilirdi, cazseverlerde aynı şeyi yapmalı ve üretilen müziklere, yeni ve iyi olana daha çok şans vermeli.

 

Cazkolik.com / 25 Nisan 2011, Pazartesi

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Cazkolik.com

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.