95 yaşında hâlâ çalmayı sürdüren Candido kendimi 20 yaşında hissediyorum diyor

95 yaşında hâlâ çalmayı sürdüren Candido kendimi 20 yaşında hissediyorum diyor

Downbeat dergisinin son sayısında latin cazın yaşayan efsanesi, yüz yaşına yaklaşan perküsyoncu Candido Camero ile yapılmış bir röportaj gördük. Röportaj sadece bir efsanenin hayat hikayesini anlatmıyor, aynı zamanda, canlı bir caz tarihine tanıklık ediyoruz. Röportajda geçen isimlere ilişkin anılar röportajı oldukça değerli ve emsalsiz kıldığı için çevirip yayınlamak istedik. Röportajı yapanın ismi de ilginç Michael Jackson. Kendisine teşekkür ediyoruz :)

 

Cazkolik.com

 


 

İlk bongo takımım iki süt güğümüydü. Babam onlara keçi derisi gerdi

 

Downbeat: Havana`yı 1946 yılında terkedip Miami`ye yerleştin, yani, devrimden çok önce, Castro Küba`sının senin bıraktığın müziği nasıl değiştirdiğini düşünüyorsun?

 

Candido: Müzik asla değişmez, çünkü gelenek değişmez. Doğduğum ve dinlemeye başladığımdan beri farklı olan düzenlemedir. Temel asla değişmez.

 

 

Downbeat: Armando Romeu ile Tropicana`da çalıştın, komünizm öncesi yıkım ve şehvet günlerinde müzik nasıldı? O günleri hatırlıyor musun?

 

Candido: 4 yaşımı da, 95 yaşımı da hatırlıyorum, çünkü sağduyum var. Dediğim gibi, iyi müzik vardır, eski-yeni farketmez, değişen sadece düzenlemedir.

 

Downbeat: Mongo Santamaria ile çalışmak nasıldı?

 

Candido: Tropicana`da 10 yıl beraber çaldık, aramızda rekabet olmazdı.

 

Downbeat: Mongo Santamaria 1963`de "Watermelon Man"i büyük bir hit yaptığında kıskandın mı?

 

 

 

Candido: Herbie Hancock`ın bestesini hit yapmakta şanslıydı ama ben ondan daha önce, ellilerde Babatunje Olatunji`nin şarkısı "Jingo"yu hit yapmıştım. 1969`da Santana`da kaydetti. Mongo`yla ben çok yakındık. O postanede çalışıyordu, ben de ona mektupları erkenden dağıtması için yardım ediyordum, sonra akşamları ver elini Tropicana. Erken bitirip çalmaya erken başlıyorduk.

 

Downbeat: En büyüklerden ve şüphesiz en çok kayıt yapanlarda biri olarak görülüyorsun ama senden önce bir adam vardı, Chano Pozo. Genç ve çarpıcı bir şekilde öldü, Afrika ritmleriyle cazı iylk birleştiren adam denir, ne dersin?

 

Candido: Chano`nun sahne şovmenliği çoktu. Bana çok iyi davrandı, hep "kardeş" derdi, adımla seslenmezdi. 3 Aralık 1948`de öldüğünde New York`daydım, Dizzy Gillespie`nin "Havana`da Bir Gece" şovu vardı, bir hafta sonra Dizzy aradı, Chano`nun yerine geçip geçmeyeceğimi sordu, kendimi çok kötü hissettim ama kabul ettim. Uzun süre beraber çaldık, sonra, Charlie Parker, Count Basie, Duke Ellington, Lena Horne, Diana Washington, Wes Montgomery ile çalıştım.

 

Downbeat: Dizzy seni Dr. Billy Taylor`la tanıştırdıktan sonra biraz karışıklık olmuş galiba?

 

Candido: Dizzy beni Palladium`da Machito ve Tito Puente ile çalarken görmüştü ama Chano öldükten sonra benden bir süre saf caz çalmamı istedi, bu yüzden beni Downbeat Club`a, Dr. Billy Taylor`ın çaldığı yere götürdü. Taylor`ın Charlie Smith isimli bir davulcusu vardı, küçük kongo da çalardı, Taylor perküsyonist istemedi ama onunla bir buçuk yıl kadar çaldım.

 

Dizzy Gillespie ile turneye çıkmayı nasıl kaçırdı?

 

Downbeat: Peki Dizzy`nin deneyi o gece geri mi tepti?

 

Candido: Dizzy ertesi gün onunla turneye çıkmamı istedi ancak anladığı tek İspanyolca kelime mañana idi (Mañana `yarın` demek). Ben de ertesi gün benimle Downbeat Club`da buluşmak istediğini sandım, o yüzden tekrar oraya gittim ve Dizzy`yle ilk turnemi kaçırmış oldum.

 

Downbeat: Carnegie Hall ile Downbeat Club setleri arasında sıkışıp kaldığınız bir hikaye var.

 

Candido: Evet, mola verdiğimiz sırada Charlie Parker ve Dizzy ile oraya gittik. Kemanlarla desteklenen "Repetiton"ı tekrar çaldık.

 

Parker ve Miles mistikti

 

Downbeat: Bird ve Miles Davis`le berebar çaldın, her ikisi de mistik insanlardı ama Dizzy piyanoda oturur Bebop`ın mekaniğini açıklardı, cazla Afro-Cuban ritmleri kaynaştığında Dizzy ile hiç tartışmanız oldu mu?

 

Candido: Oh, evet, işleri doğru şekilde öğrenmek ve yapmak istedim, bunu çok takdir etti. Dr. Billy Taylor ile o ilk gece daha önce caz çalmamıştım ama çok sevdim, Havana radyosunun düzenli caz dinleyicisiydim.

 

Downbeat: Duke Ellington, Lionel Hampton, Woody Herman, buddy Rich gibi tüm büyük big bandlerde çaladın. Havai bir kişiliği olduğu bilinen Buddy Rich ile nasıl çalıştın?

 

Candido: Çok saygılıydı ve grubunu düz, doğru tutmak istiyordu. Hepsi genç müzisyenlerdi, disiplin ve iyi davranış isterdi.

 

Downbeat: Peki, sen nasıl bir grup liderisin? Art Blakey gibi bir dizi genç müzisyeni kiralayan ve yöneten Art Blakey ile çalıştın, aynı şeyi mi yapmak istedin?

 

Candido: Kendi işimle ilgileniyordum, bu yüzden bana saygı duyuyorlardı.

 

Downbeat: Melodi çalabilmek için aynı anda birden çok conga`yı kullanan ilk sendin.

 

Candido: Bunu yapmayı New York Senfoni Orekstrasındaki genç bir timpaniciyi gözleyerek ve dinleyerek öğrendim.

 

Dedem, babam ve ben

 

Downbeat: Çok genç yaşta başladın ve çok uzun bir kariyerin oldu.

 

Candido: Babam Coca Cola fabrikasında çalışıyordu, dedem tren kondüktörüydü. Babam bana (üç çift telli) Küba gitarını öğretti, dedemse bas çalmayı.

 

Downbeat: Ama daha timpaninin ne olduğunu bilmeden Havana`da kutular üzerinde çalıyordun.

 

Candido: İlk bongo takımım iki süt güğümüydü. Babam onlara keçi derisi gerdi.

 

Downbeat: Yani baban seni müzik yapmaya teşvik etti?

 

Candido: Evet, büyükbabam da. Birgün okuldan eve geldim, annem yemek hazırlıyor ben de masalara vurarak çalıp duruyordum, annem, yeter artık, ellerine zarar vereceksin dedi, dedemse çalmaya devam etmemi söyledi, birgün dünyaca ünlü olacak dedi, ben daha dört yaşındayken onun benim hakkımda tahmin ettiği şeydi bu.

 

Değil uyuşturucu, bira bile içmedim

 

Downbeat: Mükemmel bir profesyonel olarak biliniyorsun. Tüm o yıllar boyunca üç kez evlendin ve üç karından da uzun yaşadın. 1940`lı, 50`li yıllardaki uyuşturucu furyasından etkilenmedin, temiz, sağlıklı ve olgun yaşamak için örnek birisin.

 

Candido: Hiç sigara içmedim, hatta Küba purosu bile içmedim, asla içki içmedim, bira ya da şarap bile içmedim, uyarıcı olsun diye hiç uyuşturucu kullanmadım. Gerekli olmayan şeyleri asla yapmam. Eklem iltihabı yüzünden eskisi gibi çalamıyor olabilirim ama yüz yaşına yaklaşsam da kendimi yirmi gibi hissediyorum.

 

Cazkolik.com / 16 Mayıs Salı, 2017

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Cazkolik.com

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.