Amerika'da cazın dinle ilişkisi?

Amerika'da cazın dinle ilişkisi?

 

"Sevinçli Ruhlar" (Spirits Rejoice!) din, maneviyat ve doğaçlama arasında açık uçlu bir yönlendirme olduğunu gösteriyor

 

Cazla din arasındaki ilişki hem cazseverlerin hem müzisyenlerin aklını kurcalayan bir soru olmuştur ama bu konuda kayda geçmiş içerik bulması zor. Aynı zamanda, neresinden ele alınacağı kolay olmayan bir konu. Bu yüzden, Amerikalı dini araştırmalar ve felsefe profesörü Dr. Jason Bivins`in caz dünyasında ilgi gören ve konuyu ustalıkla ele aldığı düşünülen kitabını görünce yer vermemek olmazdı.

 

Bivins`in kitabının adı "Spirits Rejoice!" (Oxford Universitiy Press, 2015) Kitabın üst başlığı "Jazz and American Religion". Kitabın konusunun sadece Amerikalıları ilgilendirdiğini düşünmemeli, konunun bizimle, yani, bu coğrafya ve müslümanlarla da ilgisi var zira 1940`lardan itibaren kendi kökenlerini keşfe çıkan siyah caz müzisyenleri aynı zamanda atalarının dini İslamiyeti de keşfetti ve zaman içinde (özellikle altmışlardan itibaren) İslamiyeti tercih eden çok sayıda caz müzisyeni oldu. Bu açıdan, İslamiyet, Bivins`in kitabının da değindiği bir konu.

 

Akademik ünvanları yanında yetenekli bir caz gitaristi ve eleştirmen olan Bivins kitap için iki yüzden fazla müzisyenle konuşmuş. Kitabın ismi efsanevi saksofoncu Albert Ayler`ın aynı adı taşıyan albümü. Aynı adı taşıyan Güney Afrikalı davulcu Louis Moholo-Moholo`nun 1978 albümünü de hatırlatmalı. Yazarın daha önce yayınlanan kitapları ise "Religion of Fear: The Politics of Horror in Conservative Evangelicalism" (Oxford University Press, 2008) ve "The Fracture of Good Order: Christian Antiliberalism and the Challenge to American Politics" (University of North Carolina, 2003) benzer perspektifte çalışmalar olarak dikkat çekiyor.

 

Jason Bivins`le röportaj yapan caz yazarı K. Shackelford `caz elbette dinle ilgili bir müzik değil` diyor. Bivins`in kitabında ele aldığı konulardan biri, bir caz parçasının dînî olduğunu nasıl biliriz sorusu. Yazar, benzeri soruların cevaplarını ararken lekeleyici, yargılayıcı olmamaya özen gösteriyor. Müzisyenlerle yapılan söyleşiler, müziğin `bilinen resmi özellikleri` çerçevesindeki analizleri ve farklı caz parçalarının bestelendiği tarihi ortamlar, parçalara ilişkin eleştirel analizlerle birlikte Bivins kitapta müzisyenlerin dinlerine de odaklanıyor.

 

 

Kitapla ilgili cevaplar aynı zamanda cazla din arasındaki ilişkinin de cevapları.

 

Bu konu yazarın neden ilgisini çekti?

 

Konuya yönelik ilgisi lisans öğrencisiyken birçok müzisyenin içindeki maneviyatı ve dindarlığı farketmesiyle başlayan Bivins bir dinleyici olarak cazın tadını çıkarırken bir yandan konuya eğilmeye karar vermiş. Caz ve din konusunda müzisyenlerin söylediklerini mukayese etmeye başlayan yazar böyle büyük ve merkezi bir konuda hiçbir araştırma yapılmadığını farketmesi şaşırtıcı gelmiş. Cazla dinin ilişkisi konusunda bir ilke imza atacak olması yanında bu büyük boşluğa ilişkin bir şeyler söyleme fikri teşvik edici olmuş.

 

Kitabın adı neden "Spirits Rejoice!"

 

Yazar bu ismi spesifik ve soyut nedenlerden dolayı tercih etmiş. Albert Ayler ve albümüne atıfta bulunmak elbette önemli, güzel bir gönderme diye düşünmüş ama bundan fazlası var, Bivins araştırmaya devam edince müzisyenlerde özellikle doğaçlamalarla ilgili olarak mikro din ya da yönlendirici maneviyat gibi terimlerle açıklayabileceğimiz bir çeşit yönlendirici, hatta, büyüleyici başka bir şey olduğunu keşfetmiş. Bu nedenle "Sevinçli Ruhlar" tabirinin din, maneviyat ve doğaçlama arasında açık uçlu bir yönlendirme olduğunu söylüyor. (Cazkolik notu: Bu noktada, dînî ya da manevi yönlenmelerin sadece semavî dinler olması gerekmediğini, örneğin, Karayiplerin yaygın inanışı voodoo`nun ya da şamanik veya Kızılderili inanışlarının hatta 20. yüzyılda ortaya çıkan kimi tarikatların da konuya dahil edilmesi gerektiğini söylemek mümkün ki aşağıda ayrıntılı olarak ele alınıyor). Yani, yazar Bivins`in kitabına seçtiği ismin karakteristik önemde olduğunu söyleyebiliriz.

 

 

Haklı olarak akla gelen bir başka soru müzisyenlerle cazda manevi veya dînî anlamda neler olduğunu konuşurken karşılaştığı engeller neler sorusu oluyor, tabii bu soruya aşılması zor katı gerçekler var mı, varsa neler, mesela, cazın bir dönem şeytanın müziği gibi tanımlanması gibi şeyler hâlâ konuşulan şeyler mi? Dr. Bivins sahip olduğum en güçlü engel bu sorulara cevap bulabilmekti diyor, müziğin bir tabelası yok, ünvanı yok, bir müziğin dindar bir müzik olup olmadığını nerden bilebilirim? Tamam, mesela John Coltrane`in "A Love Supreme"ini dinliyorum ama Coltrane`in hikayesini bilmiyordum, böyle bir müzik bana otomatik olarak `evet, bu dindar bir müzik` dedirtir mi? Bu önemli bir engel üstelik operadan klasik müziğe hepsinin bu sorularla yüzyüze geldiğini düşünmüyorum. Cazın büyük bölümünde kelimeler yoktur, söz kullanılmaz ama kelimelerin fazlası var. Yani, müzisyenlerin ve grupların kavramlar inşa etmeme yardımcı olacak analitik kategoriler oluşturmam gerekiyordu. Bu hem bir ilk adım hem büyük bir meydan okumaydı.

 

Peki araştırmanız esnasında hangi gerçekleri buldunuz?

 

Bir süre dil ve kategori gibi şeylerle oyalandım, hatta, bir ara kitabın bununla ilgili olabileceğini düşündüm, yani, caz müzisyenleri yanlış bilgilendirmeye karşı direnmek ya da ırkçı kısıtlamaları kaldırmanın yolu olarak dini nasıl ele alıyor?

 

Şimdiye kadar ki en önemli tespit; cazın, dinin tarihsel anlatılarını inşa etmesi

 

Yani, bir çeşit dini öykü anlatımı aktarımı diyebiliriz ama buna ek olarak özellikle Afrikalı Amerikalı müzisyenlerin metafizik konular, meditatif uygulamalar ve kimi dini ritüeller (Cazkolik notu; buna mesela vodoo gibi inanışlar da dahil mi acaba?) gibi konulara odaklanmaya gerek görmüş Dr. Bivins.

 

Kitapta bahsettiğiniz pekçok müzisyenin dini geçmişini ve inançlarını nasıl keşfetmeye başladınız sorusu önemli, yapılan röportajlar, albümlerde yer alan detaylı yazılar? Bu şekilde mi?

 

Dr. Bivins`in açıklaması kariyerim boyunca yaptığım araştırmalardan farklı gelişti diyor ve organik olarak ortaya çıktığının altını çiziyor. Kitabı yazmaya karar verdiğinde o zamana kadar yapmış olduğu söyleşiler ve tuttuğu notların mini bir arşive dönüştüğünü farketmiş, üstelik, seminerler hazırlıyor, notlar oluşturuyor, her fırsatta kendime malzeme üretmek için imkan yaratıyordum buna caz basınından çok sayıda malzemeyi de katınca ortaya hayli malzeme çıktı diyor. Tabii insanlar Coltrane ve Ellington gibileri yakından tanıyor ama mesela Sun Ra öyle değil, bu notlarıma 1997 yılından bu yaza kaleme aldığım incelemelerimi de ekledim organikten kastım bunlar.

 

 

Kitapta sık geçen kelimelerden biri de `evren`, bu kelimeyle kastettiği şey ne? Bir de cazın metafizik, matematik ve bilimle bağlantısı hakkında konuşurken neyi kastettiğinizi açıklayabilir misiniz? Birbirleryile nasıl bir bağları var?

 

Bunu cevaplamanın birkaç farklı yolu var. İnsanlık tarihi hakkında, geniş manada düşünürsek eğer, müzikal tonlar, metamatik aralıklar ve gezegen hareketleri arasında düzenli bir ilişki ortaya çıkarabiliriz. İnsanlar Pisagor ve antik Yunandan bu yana bu ilişkiye kafa yoruyor, aynı şekilde, Batı Afrika, Sibirya ve diğer bölgelerde yaşayan insanlar da bir tür temel insani soru olarak yıldızların insanlarla ilişkisini sorguladılar ancak bunu ses merceği vasıtasıyla yaptılar. Bence, caz müzisyenleri de bu çok eski insanlık uygulamasına bir şekilde katılıyor. Bununla beraber, caz ve Amerikan inanışlarına özgü olanı anlamaya başladığınızda `kozmos` terimi farklı bir rezonansa girmeye başlar. (Cazkolik notu; bu noktada okurlarımız acaba büyük ekonomik buhran dönemi insanların nasıl inanış çeşitliliğine yöneldiğini de gözönünde tutmak ister mi? Şimdi çoğumuza fantastik, hatta akıldışı gelen inanç ritüelleriyle ilgili görüntüleri dönemi anlatan filmlerden hatırlayabilir, bu dönem, aynı zamanda cazın ve caz müzisyenlerinin bu yoksulluğun ortasında varolmaya çalıştığını da düşünmeli). Yazar Bivins aslında bu konunun bugüne kadar bir şekilde aydınlatılmış olması gerektiğini düşünüyor. Gerçekten de, kozmosun genişliği, derinliği ve kapsamı huzursuz edici ve yaratıcı bir dürtü olsa gerek (yine Cazkolik notu; buralarda söz hep dönüp dolaşıp Sun Ra`ya geliyor ister istemez) ve bir dolu caz müzisyeninin hem düşündüğü, hem duayla karşılamaya çalıştığı, çalarkenki konsantrasyonlarına yansıdığı bir vakıa, dolasıyla, bu durum bile kozmos terimine cazda başka bir boyut kazandırıyor diyebilir miyiz?

 

 

Bivins, bu açıklamaların ardından `sanırım bu ikisini özetlemek zorundayım diyerek bir toparlama yapmaya girişiyor;

 

Benim kitaptaki açıklamalarım bize kozmos teriminin üçüncü boyutunu verecekti. Bu daha basit bir tanım olabilir. Birçok insan cazla dini birlikte düşünürken bilinen anlamda mukayese yapmaları doğal, dini kurumlar, kiliseler, camiler, tapınaklar vs. ama ben her zaman bundan fazlası olduğunu düşündüm. Daha doğrusu hep gelip gelip bu gerçeğe çarptım. Din, insanların evrimselliğe dair sürdürdüğü belirli yansıtıcı ve meditatif bir nitelikle ilgilidir, üstelik din, özellikle ABD`de, hayatları nasıl buluşturduğu bakımından bireysel ve yaratıcı doğaçlamalarla açıklamaya çalışılmasına sık rastlanır, caz müzisyenleri üstelik bunu yüz kat fazla yapıyor, dini binaların dışında bir şey olarak düşünüyorlar.

 

 

Ornette Coleman ve "Uzay Kilisesi"

 

İçlerinde yakın dönemde ölen Ornette Coleman`ın da olduğu çok sayıda müzisyenle konuştunuz, Coleman, aralarında Mac Arthur Genius Grant de dahil çok sayıda ödül aldı ve kilisede büyüdü. Coleman`ın "Uzay Kilisesi"nden sözediyorsun, bunu biraz daha açıklayabilir misin?

 

Ornette`in ölümü ne kadar büyük bir kayıp! "Uzay Kilisesi" terimi Ornette`in bestelediği bir melodinin adı. Bu müzik Ornette`in kariyerini özetler gibi bir anlam çıksın istemem ancak onun harmolodik müzik sistemini anlamak bakımından önemli, yani Ornette, insanın hayal gücünün şefkat, günahkarlık, kıskançlık ve bağnazlığına bakarak varoluşumuza dair bu geniş alanları düşündü. Ornette de tıpkı Amerikalı mimar ve sistem teorisyeni Buckminster "Bucky" Fuller gibi Faslı trans müzisyenlerden etkilenmişti (Cazkolik notu; Bu ilginç adam "Spaceship Earth" gibi kendi ürettiği terimleri açıklamak için yaklaşık otuz kadar kitap yayınlamıştı, ephemeralization terimini kullandığı ve İngilizcesi "more and more with less and less until eventually you can do everything with nothing" olan yani, başarıya ulaşma için verimliliği hızlandırma yöntemi diyebileceğimiz bir şeylerin peşinden koşuyordu). Daha gerçekçi bir seviyede, Coleman`ın harmolodik sistemi müzisyenlerin yeni ve çok daha özgür yollarla etkileşime girebileceği gerçek bir alan oluşturmak için yapıldı. Sanatçının önerdiği bu yollar bop uyumunun, bop estetiğinin `rijit` yapılarının dışında yollardı. Dahası, eğer bu şekilde gerçekleşirse, müzisyenler tek tek notaların çekiciliği yerine hattın netliğine odaklanabilirse daha özgür insanlar olabilirlerdi, böylelikle, oynamakla meşgul olunan edebi (estetik) bir alan yerine daha iyi bir geleceğe taşıyabilirdi.

 

 

Scientologist Chick Corea

 

Kitabında Scientology tarikatın mensup olan Chick Corea ile konuştuğunuz bir bölüm var, Corea`nın inançları onun sanatını ve performansını nasıl etkilemiş?

 

Scientology gerçekten kötü niyetli bir gelenek! Amerikan dinler tarihçisi olarak beni ilgilendiren Scientology`nin Chick Corea`da gördüğümüz sanatsal gelişim sürecini nasıl rahatlatıp, kolaylaştırdığıdır. Chick Corea Scientology`le Miles Davis`le çaldığı altmışların sonunda ilk olarak ilgilenmeye ve araştırmaya başladı. Bu dönemde, dönemin yeni üniversite mezunlarını, Corea`nın kuşağını kapsayan bir yeni tür dindarlık, yeni bir maneviyat açlığı vardı. Bu kova burcu çağıydı, dahası, bu tür bir arayıcı dindarlık nerdeyse bir ronmdu ya da norm dışı bir şeydi. Chick Corea, Scentology tarikatının kurucusu Ron Hubbard`ın `kendini gerçekleştirmenin dinamikleri` dediği yazılarıyla karşılaştığında bir sanatçı olarak ummayı istediği şeylerle karşılaştığını sanıyordu. Corea fikirlerini Hubbard`la yazışarak sürdürdü ve sadece doğaçlamayı değil bestelerini daha da merkezileştirdi. Bu süreçte, doğal olarak, Corea`nın besteleri geniş bir kitleyle iletişime geçti, yani, bir anlamda Scientology inançları bestelendi ve beslendi, Corea da bir sanatçı olarak kendi gelişim sürecini anlamış oldu.

 

 

Peki ya İslam?

 

Peki, kitabınızda Abdullah İbrahim ve McCoy Tyner gibi Hristiyan müzisyenlerin islama geçişini de konuşuyorsunuz. İslamın müziğe nasıl yaklaştığını anlatabilir misiniz?

 

Bu iki müzisyen islami terminolojiye çok da uzak değildi. Abdullah İbrahim ırkçı ve müzikal mücadelelerden geçti. İslam, kırklı yıllarda bebop döneminde Hristiyan yörüngenin dışında popüler bir inanış seçeneği olarak görüldü. Bizzat Art Blakey gibi müzisyenler Hristiyanlık karşıtı olmadan Afrikalı kökenli Amerikalıların tarihi, kimlik yükü veya aidiyeti, (Cazkolik notu; bugün bizim yaşadığımız, anladığımız İslami dindarlıktan, inanç sisteminden ziyade) kökenlere olan bağlılıkla da açıklanabilecek bir nevi gelenek olduğuna inanmışlardı. Bu sebeple Yusef Lateef gibi birçok caz müzisyeninin İslam bilimini ve sanatını daha fazla kucakladığını görürüz. Sanırım bütün bunlar İbrahim ve Tyner gibi müzisyenlerin müziğini besleyen ve şekillendiren şeylerdi. (Cazkolik notu; Art Blakey birkaç yıl Müslüman kardeşleri için kendine Abdullah İbn Buhania adılı almıştı, o dönem müzisyenler İslamiyeti seçmenin beyaz adam karşısında daha fazla özgürleşmek anlamına geldiğine inanıyordu bu ilgiye daha sonra Arap müziğine duydukları hayranlık eklendi)

 

Birincisi, ortadoğunun müzikal biçimlerini kucaklamak, konserlerde ortadoğu kökenli enstrümanlarını kullanmak, albüm ve şarkı isimlerinden bir takım sözlü adlandırmalarla kendini gösterdi. Mesela, Abdullah İbrahim`in "The Hajj" (Cazkolik notu; müzisyenleri arasında Carlos Ward, Talip Rhynie, Hamiett Bluiett, Johnny Dyani, Claude Jones ve don Cherry gibi isimlerin olduğu 1977 tarihli kayıt) dolayısıyla, müziğin merkezine girmeye başlayan İslami sembolizmle dolu bir dil oluşuyor ama diğer etki islamın evrenselliğinden gelen daha kavramsal bir etkidir. İslamiyette derinizin renginin önemi yoktur, önemli olan dinen sadık, İslamiyetin emirlerini, beş şartı yerine getirip getirmediğinizdir. Kadın ya da erkek olmanız da önemli değildir. Önemli olan inanmanızdır. İbrahim ve Tyner caz için İslamiyetin dil ve kültürel engel taşımadığını, evrensel bir iletişim biçimi olabileceğini farketti.

 

Caz, meditasyon, tasavvuf ve gizemcilik

 

"The Tao of mad Phat: Jazz meditation and Mysticism" isimli altıncı bölümde mistisizmle caz arasındaki bağlantıyı harika bir şekilde açıklıyorsunuz. Birçok müzisyen çalarken kendinin ötesine geçme ya da çalarken kendini kaybetmekten bahsediyor. Tasavvuf nedir ve dinleyicinin tecrübeleriyle ne anlama gelir?

 

Performanslar esnasında hem müzisyen hem dinleyici olarak tanık olduğumuz, normal zamanın durduğu, bütün duyuların kaynaştığı, oradaki diğer insanlarla sesler üzerinden `bir` olunduğu anlar vardır. Tasavvuf anlaşılması zor, her dine, her geleneğe göre zor bir terimdir. Tasavvuf (mistisizm) terimi Yunanca `mysticos` kelimesinden gelmekte ve başlangıçta gizemli Yunan dinlerinin başlamasına atıf yapmaktadır. Zamanla, teknik olarak, zaman ve mekanı aşan somut deneyimler, imge ve sembollerin ötesine geçmek anlamına geldi. Tasavvufi düşünmenin bir başka yoluysa kişinin kendini kaybetmesi, algı ve ilahi deneyimleri bulutlaştırmak, günlük olanın ötesine geçmekti. Pseudo-Dionysius, Desert Fathers, Meister Eckhart, Hindu ve Müslüman mistikler "tanrının ötesinde tanrı" dedikleri şeye ulaşmak için bu tür temel araştırmalar yapıyordu. Caz anlamında piyanist Matthew Shipp`in söylediklerinden dilden kaçmanın, bazı kısıtlamalardan kurtulma anlamında kullanıldığını anlıyoruz (Cazkolik notu; caz davulcusu Kendrick Scott da Oracle isimli grubuyla 2013 yılında yayınladığı "Conviction" isimli albümünü `spiritually galvanising album` olarak tanımlamıştı). Dolayısıyla, özgürlük için müzikal arayış dini özgürlük arayışına benzer. Bu yüzden mistisizm birçok müzisyen için mantıklıdır. Bu sayede Kızılderili ya da Budist meditasyon gibi belirli yollarla bu mistisizme erişmeye çalışırlar.

 

Dr. Bivins bu araştırmalara devam edecek mi?

 

"Spirits Rejoice"ın devamını düşünüyorum. Edindiğim tecrübeler ışığında cazın erken dönemini bu kategoriler aracılığıyla yeniden ele araştırabilirim. Şu anda üçüncü din ve siyaset kitabım üzerine çalışıyorum. Ses ve din hakkında daha fazla yazı okumak istiyorum.

 

Cazkolik.com / 10 Ocak 2017, Salı

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Cazkolik.com

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.