Üç konserli muhteşem gece...

Üç konserli muhteşem gece...

19. İstanbul Caz Festivali’nin programına ilk göz attığımda, Caz İçin Tuhaf Bir Yer gecesi dikkatimi ilk çekenlerden biri oldu. Kadro(lar) müthişti, mekân yani Sakıp Sabancı Müzesi de öyle. Gerçi bütün gece çimenler ya da yastıklarda oturmayı tercih ederdik, o başka. Fikir zaten, doğrudan e.s.t.’nin “Strange Place for Snow”undan çıkmış harika bir fikirdir. Bana bu albümün hikâyesini grubun basçısı Dan Berglund anlatmıştı. Oysa onların ‘tuhaf’ albüm isimlerini bulan kişi, bu akşamki Tuhaf Yer’e konuk olacak Magnus Öström’dür denir.

* * *

Geçen yıl birincisi, Haliç Tersanesi’nde, çok sevdiğimiz gruplarla düzenlenen “Caz için Tuhaf Bir Yer”, “yaratıcı ve yenilikçi projeleri ile caz müziğine yeni ufuklar kazandıran müzisyenleri özgün mimari özellikleriyle öne çıkan farklı mekânlarda” ağırlayan bir proje, tanıtımda öyle deniyor. Ne yazık ki geçen yıl parlak programına rağmen, düzensiz bir seyir izledi, ses sorunları da çıktı, umduğumuzu bulamadık. Çok üzüldük, çünkü İlhan Erşahin’s Love Trio (Arto ile) vardı, Dan Berglund kendi grubu Tronbruket ile katılmıştı ve benim çok sevdiğim Medeski, Martin and Wood da gecenin konuğuydu.

* * *

Bu sefer mekân “tekinsiz” değil, “rüya gibi”... Konserlerin su gibi akıp gideceğine inanıyorum. Ama hepsindeki tanıdıkları tek tek anmadan önce, Volvo Car’ın sponsoru olduğu gecenin programını bir aktaralım:

* * *

“Gecenin ilk grubu, Avrupa cazının en önemli topluluklarından olan e.s.t.’nin kurucularından perküsyoncu Magnus Öström’ün kendi adını taşıyan yeni grubu olacak. Sonrasında kadrosunda Stefon Harris, David Sanchez ve Nicholas Payton gibi üç usta cazcının yer aldığı Ninety Miles’ın vereceği konserle devam edecek gecenin kapanışını ise, Norveç’in yaratıcı elektronik-caz müzisyenlerinden Bugge Wesseltoft ve “arkadaşları” İlhan Erşahin, Erik Truffaz, Joaquin “Joe” Clauss’un vereceği konserle tamamlanacak.”

* * *

İşte böyle. Sakıp Sabancı Müzesi’nin tarihi değerine ek olarak kültür sanat dünyasında da önemli bir yere sahip hülyalı mekânında bizi, kulaklarımızı beklentiyle titreten konserler bekliyor.

* * *

İlk konser, saat 20.00’de, Üst Teras’ta Magnus Öström’den. Davulcu / vurmalı çalgıcı Öström, her şeyden önce bize e.s.t.’nin, 2008’de çok sevdiği bir sporu yapıp denize dalarken genç yaşta ölen piyanisti Esbjörn’ün yadigârıdır. Bu yüzden kendisine ayrı bir muhabbetimiz vardır.

* * *

Öström`e piyanoda Daniell Karlsson, gitarda Andreas Hourdakis ve basta Thobias Gabrielsson eşlik edecek. Kendisi ise, önceki akşam Arkeoloji Müzesi’nin aynı derecede sihirli mekânında bir kontrbas / çello üstadına, Lars Danielsson’a eşlik etti. Danielsson`un son albümü Liberetto’dan parçaların çalındığı konserde, piyanoda Yaron Herman, gitarda ise John Parricelli vardı. Festivalin en iyi konserlerinden biriydi. Öström, Lars Danielsson’un Arkeoloji Müzesi’ni Harikalar Diyarı’na çeviren (İlhan’dan çalıntı değildir, bu Alice’inki) konserinin sempatik davulcusuydu, ama bizim için aslen unutulmaz e.s.t. üçlüsünün davulcusudur, hep de öyle kalacaktır. Geçen yılki “Tuhaf Yer” gecesine katılan Dan Berglund gibi, içimizi nafile bir kaybın verdiği hüzünle doldurarak.

* * *

Komşu grup üyelerinden Stefon Harris ile de çalışmışlığı olan Magnus da Dan gibi, Esbjörn’ün vakitsiz ölümünün ardından kariyerine ara verdi, derken bir Esbjörn ağıdı diyebileceğimiz “Thread of Life” ile çok anlamlı bir dönüş yaptı. O albümde “Ballad for e” parçasında Magnus’a, Dan Berglund ile Pat Matheny (onunla da birlikte çalışmıştı) eşlik etmişti. Hiç unutmuyorum: Babylon’da, sahnenin arkasındaydık. Esbjörn Svensson da oradaydı. Dan bana, “Strange Place for Snow” adlı albümlerinin adının nereden geldiğini anlatıyordu. Saunadaymışlar, nedense girdiklerinden farklı bir noktadan dışarı çıkmışlar ve kendilerini karların arasında bulmuşlar. Zaten Esbjörn ile Dan de tanışmalarının ardından ilk kez (bir İsveç geleneği olarak) gene saunada sohbet etmişler.

* * *

Times gazetesinin “On Yılın Grubu” dediği, çoğuna göre Avrupa’nın en iyi triolarından, ‘cazı yeniden icat eden’ e.s.t. böyle başlamışı işte. Kendilerini hep eşit elemanlardan oluşan bir grup olarak gördüler. Dan’in bası, Magnus’un davulu ve Esbjörn’ün piyanosu, dünya cazseverlerine unutulmaz dinletiler, albümler sundu. e.s.t. için, “Onun içindeydim, o benim içimdeydi, hep benimle olacak,” diyen Dan’den sonra Magnus da her tekrarlanışında bize bu eşsiz grubu hatırlatacak olan gecenin başını çekiyor.

* * *

Konserlerimizin ikincisi, Ninety Miles’dan, saat 21.45’te, gene Üst Teras’ta. Kuzey Amerikalı, Porto Rikolu ve Kübalı müzisyenlerden oluşan grup adını Miami ile Havana arasındaki mesafeden alıyor. Adamlarımız, vibrafonist Stefon Harris, David Sanchez ve trompetçi Nicholas Payton. Kadroda Edward Simon (piyano), Ricky Rodriguez (bas), Mauricio Herrera (vurmalı çalgılar) ve Terreon Gully de (davul) var.

* * *

Nicholas Payton günümüzün en büyük ustalarından biri. Sitesinde, “Nicholas Payton, ondan önce gelen her trompetçinin cisimlenmiş halidir, onu izleyecek olan herkese de yol gösterir” yazıyor. Elhak öyledir. ‘Virtüöz’ tanımına liseyi bitirmeden hak kazanmıştı. 1994’te “From This Moment” ile (Verve), lider olarak ilk kaydını yaptı. Anında “genç aslan” ilan edildi. Aynı gruba dahil edilen (ve bundan memnun kalmayan) diğer dönemdaşları gibi (Joshua Redman, Christian McBride, Roy Hargrove, Wallace Roney, vd.) o da, bütün etiketlerin dışında, kendi sound’unu bulmayı hedefledi. Belli bir janra ya da üslüba bağlı olmadığını söyleyerek, “Ben hep hayatımın bütününü tam olarak kapsayacak müziği bulmaya çalıştım,” diyecekti. Yetişkin bir erkeğin, bir ilişki yolunda gitmeyince neler hissettiğini anlatan son albümü “Bitches” de, kişisel bir albümdür belki.

* * *

Nicholas Payton da, gruptaki Stefon Harris ve David Sanchez gibi kısa süre önce (ve ayrı ayrı) İstanbul Jazz Center’da çalmıştı.

* * *

Stefon Harris’i ilk kez, Caz Festivali gecelerinin belki de en çılgınında tanıdık. Yıl 1999. Açıkhava Tiyatrosu’nda sahneye önce vibrafoncu Stefon Harris, sonra da Joshua Redman Topluluğu ve Branford Marsalis Dörtlüsü çıkıyordu. Ondan önce de Atatürk Kültür Merkezi`nde John Scofield / Dave Holland / Joe Lovano / Al Foster konseri vardır. İlkinin tanıtımında ”Bu akşam Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu`nu kendi kuşaklarının en başarılı isimlerinden üç genç müzisyen şenlendirecek. Saat 21.00`de İstanbul Caz Festivali kapsamında gerçekleşecek konsere Stefon Harris ‘‘Stefon Harris Quintet’’ ile, Joshua Redman ‘‘Joshua Redman Band’’ ile, Branford Marsalis ise ‘‘Branford Marsalis Quartet’’ ile katılıyor,” denmiş. Hepsiyle tek tek konuşmuştuk, unutulmaz bir geceydi. Ancak, bir önceki konserdeki sanatçıların uçağı rötar yaptığı ve konser geç başladığı için oradan iki parça arasında kalkıp çıkmak zorunda kalmış, küçümseyen bakışların hedefi olmuştuk.

* * *

Harris, vibrofona itibarını iade edenlerdendir. Klasik müzik eğitimli sanatçı, kontrbas ve trombon dahil yaklaşık yirmi enstrümanı çalabiliyor. İlk enstrümanı piyanoydu, vurmalı çalgıcı olarak geçen birkaç yıldan sonra bir müzik bursu kazandı ve cazla tanıştı. New York`a taşındı, caz kulüplerinde vurmalı çalgıcı olarak çalışıyordu ki, 26 yaşında vibrafonda karar kıldı. Çalarken notaları kontrol etmeyi Louis Armstrong dinleyerek öğrendiğini söylüyor.

* * *

O, trompetçi Christian Scott ve grup arkadaşı David Sanchez, geçen yıl Havana’da bu akşamki gruplarının adını taşıyan “Ninety Miles”ı kaydetmişlerdi. Porto Rikolu saksofoncu David Sanchez’in hayatı, kardeşinin bir gün eve John Coltrane’in de çaldığı bir Miles Davis albümü getirmesiyle değişmişti. Ustalara öğrencilik etti, yanlarında çıraklık yaptı. Hamisi ise, onu kanadının altına alan Dizzy Gillespie’dir, üstada ödenmez bir borcu olduğunu söyler. Latin Grammy’li Sanchez’in latin etkileri de yerli yerinde duruyor ama onca caz, Amerika’nın müziği. Kendisi de caz eleştirmenlerinin gözdeleri arasındadır.

* * *

Üçüncü konser ise, Bugge ve arkadaşlarından: Bugge ‘n Friends, saat 23.30’da, Sakıp Sabancı Müzesi bahçesinde yer alan The Seed`de çalacak. Bugge de bizim arkadaşımız sayılır, çat orada çat kapı arkasında ama daima İstanbul’da bir kardeş. Şikayetimiz yok, bâşımız üstüne... Wesseltoft`a, saksafonda İlhan Erşahin, trompette Eric Truffaz, elektronik ritimler ve organik vurmalı çalgılarda Joaquin "Joe" Claussell, bas gitar ve kontrbasta Marius Reksjo, vurmalı çalgılarda Erik Holm ve davulda Andreas Bye eşlik edecek.

* * *

Elektronik müzik ile cazı sentezleyen öncü isimlerden biri olan Bugge Wesseltoft, şehrimize sık gelip gider, bizi de memnun eder. Daha geçen yıl, 2011’in “Caz Kalpli İstanbul”unda European Jazz Club programına dahil oldu, Alp Ersönmez’le sahneye çıktı. Wesseltoft, 1980’lerin sonları ve 90’lı yıllarda Norveç caz sahnesindeki birçok grupla ve Jan Garbarek, Nils Petter Molvær, Sidsel Endresen gibi caz sanatçılarıyla çalıştı. “New Conception of Jazz” ile kendi müzik tarzını oluşturdu, tutkun hayranlar edindi. 2004’ten beri devam eden bir solo projesi var.

* * *

Erik Truffaz da şehrimizin yarı sakinlerinden... Caz festivallerine gelir, hatta Efes Pilsen One Love Festival’e de katılmıştı sanırım. İlhan Erşahin’in “İstanbul Sessions with Erik Truffaz”sunun (2010) misafir sanatçısıydı. Hatta daha geçen Aralık ayında dörtlüsüyle Tamirane’deydi. Onun da kendi müzikal tarzı var: cazı  elektronika, drum ‘n’ bass ve hip-hop’la bir güzel harmanlar. 1993 yılında Fransa’nın prestijli caz ödüllerinden, “Jury de Concours National de la Defence” tarafından verilen “Prix Special” ödülünü almıştı, ilk kez de Montreux Jazz Festivali’ne katılmıştı. Blue Note ve EMI France’ten çıkmış 10’un üzerinde albümü vardır.

* * *

İlhan Erşahin’in Love Trio’su geçen yıl da gecenin ikinci grubu olarak, “Caz İçin Tuhaf Bir Yer”e katılmıştı. New York gibi zor bir şehirde yıllardır mesleğini sürdüren, bununla da kalmayıp “Nublu” sayesinde cazın önünü de açan, farklı bir müzik yapmak isteyenlere olanak sağlayan, yeni projeler geliştiren Erşahin’i, çocuk denecek genç yaşından beri tanıyoruz. O da neredeyse elimizde büyüyen cazcılardan biri, şimdi boyunca çocuğu var, o başka. Artık evi olan New York’taki başarısında da, Nublu’yu sadece bir “mekân” değil, aynı zamanda bir “düşünce tarzı” olarak görmesi büyük bir rol oynadı. Bir önceki akşam Erykah Badu konserindeydi, halinden pek memnun görünüyordu. Biz de bu akşamdan aynı memnuniyetle ayrılırız diye umut ediyoruz.


BUGGE ‘N FRIENDS
Bugge Wesseltoft piyano, rhodes, synthesizerlar, müzik lideri
Erık Truffaz trompet
İlhan Erşahin saksofon
Joaquın “Joe” Claussell elektronik ritimler, organik vurmalı çalgılar
Marius Reksjo elektronik bas, kontrbas
Erik Holm vurmalı çalgılar
Andreas Bye davul

NINETY MILES
Stefon Harris vibrafon, marimba
Nicholas Payton trompet
David Sanchez tenor saksofon
Edward Simon piyano
Ricky Rodriguez bas
Terreon Gully davul
Mauricio Herrera vurmalı çalgılar

MAGNUS ÖSTROM
Magnus Öström davul
Daniell Karlsson piyano
Andreas Hourdakis gitar
Thobıas Gabrıelsson bas

Bizim yakadan geleceklere tüyo:
“Caz İçin Tuhaf Bir Yer”e, denizden de ulaşılabiliyor. Konser öncesinde, saat 18.30`da Kabataş Petrol Ofisi benzin istasyonunun yanındaki Kabataş Turyol Motor İskelesi`nden ve saat 18.50`de Bahçeşehir Üniversitesi`nin önündeki Beşiktaş Turyol Motor İskelesi`nden "Caz İçin Tuhaf Bir Yer"e motor seferi düzenlenecek. Gecenin bitiminde, saat 24.00`da, Sakıp Sabancı Müzesi`nin önündeki iskeleden kalkacak motor, önce Beşiktaş, ardından Kabataş Turyol Motor İskeleleri`ne yanaşacak. Konser biletini atmayın, dönüşte motorsuz kalırsınız. Bir de, bu akşam müzede otopark imkânı yok.

Sevin Okyay
14 Temmuz 2012, Cuma
Cazkolik.com

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Sevin Okyay

  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.