Stephan Micus`un stili caz ötesi

Stephan Micus`un stili caz ötesi

Stili: Caz Ötesi

 

Stephan Micus ebedi bir gezgin. Aslında bu bizim işimize de geliyor. Çünkü bu gezginlik onun müziğini daha da zenginleştirdiği gibi, bazen yolunu buralara da düşürüyor. Şahsen beni de halen hayrete düşürüyor. Çünkü Micus’un başka şeye pek benzemeyen müziği ile harikulade kapakları bende nedense onun halk karşısında konser vermek gibi sıradan fanilere özgü şeyler yapmayacağı izlenimini uyandırmıştı. Şükürler olsun ki beşer sahiden şaşıyor.

 

Micus benim kendi kendime keşfetmiş olmakla gurur duyduğum, albümlerini koyup koyup dinlediğim (hangisi olduğu fark etmiyor pek) bir müzisyen. Demek ki ilk seferinde ya albümün adını beğenmişim, ya da kapağını. “Festivalci sezgisi” dediğimiz şey ki, festival dışında da insanı pek ender yanıltır.

 

Stephan Micus beni hiç yanıltmadı

 

Bu saygın Alman besteci ve multi-enstrümentalist sahiden de ebedi bir gezgindir. Doğu’ya ilk yolculuğunu henüz 16 yaşındayken yapmış, Fas’a gitmiş. O gün bu gündür de dünyayı dolaşıp duruyor. Sonraları, Almanya’nın onun zevkine göre çok modern bir ülke olduğunu söyleyip, ikliminin sertliğinden yakınacaktı. Micus güneşi seviyor, hem o kadar seviyor ki, Bavarya Alpleri yakınlarındaki mekânını, dağları da sevdiği halde, terk etmiş. Balear adalarının başşehri Mayorka’ya gitmiş.

 

 

On altı yaşında başlayan seyahatleri sırasında Hindistan ve Japonya’da uzun süre kalıp kadim müzik çalgılarını inceledi. Onu asıl etkileyen ise, Hindistan yolculuğu. Avrupa’da tanınmayan Ravi Shankar’ın ilk plaklarını orada aldı. Seyahatlerden dönerken yanında Batı’da bilinmeyen etnik çalgılar da getirdi. Meramı bu çalgıları eskiden nasıl çalınıyor iseler öyle çalmak değil, dünyanın dört bucağından gelen seslerle yeni bir dil yaratmaktı. Hint müziğini ve enstrümanlarını: sitar, sarangi ve tambura’yı öğrenmeye başladı. Bir başka ülkenin müziğini gerçekten anlamak için orada uzun süre yaşamanız, yerel gelenek görenekleri, giysileri, yiyecekleri paylaşmak gerektiğini de genç yaşta anlamış. Japonya da onu çok etkileyen bir başka ülke.

 

Başka bir kültüre ait bir enstrümanı çalabilmek için, her şeyden önce o kültürün gerisindeki geleneği öğrenmek gerekir diyor Don Cherry. Sonra da enstrümanın kendisine karşı son derece kişisel bir yaklaşım geliştirirmişsiniz. Bütün bunlar olup bittikten sonra ise, sihirli seslerin mağmadan farksız füzyonuna dalmanızı hiçbir şey engelleyemezmiş. Evet, Don Cherry böyle diyordu, Stephan Micus da böyle yaptı işte. Sazı nasıl çalacağınızı ustalarından öğreneceksiniz. Sazın kendisini de size ustaları yapacak. Gerçi heveskâr yabancılara biraz şüpheyle yaklaşıyorlarmış ama, herhalde ciddiyetinizi ve kararlılığınızı sezince tavırları değişiyordur.

 

 

ECM’deki kayıtları insanda bir ansambl varmış izlenimi uyandırsa da, aslında çalan, besteleyen sadece Micus’tur, “overdub”larıyla böyle bir izlenim yaratır. Albümlerinde zaman zaman elektronik klavyeden çıkıyormuş gibi sesler duysanız da, Micus yeminli bir akustikçidir. Ama etnik enstrümanlarla tuhaf performanslar gerçekleştirip hayallere yolaçabiliyor işte.

 

Zihni açık bir kişi, ayrıca meraklı ve hiçbir şeyi öyle yüzeyden yoklayıp geçmiyor. İyice hazmedip, sonra kendisinde olanlarla birleştirip sunuyor. Batı’nın daha önce tanımadığı enstrümanlarla yepyeni müzikler yaratıyor. Her şeyi kendi yapıyor: albümlerdeki bütün sesleri o kaydediyor. Besteliyor, sayısız enstrüman çalıyor. Ve huzur içinde dolaşıyor, çünkü yaptığı iş, yarattığı sihir ona huzur veriyor. Hem zaten çocukluktan beri her şeyi kendi başına yapmayı tercih etmiş bir kişi. Çalmaya başladığı sıralarda onca müzik âlemine bir yeknesaklık hakimmiş, insanlar hep aynı şeyleri çalıyor diye düşünmüş. Onlar gibi çalmama kararı almış.

 

Ne kadar iyi etmiş! Stephan Micus’u kaçırmayın, buralara sık sık gelmiyor

 

Diskografisi:
- Archaic Concerts – 1976
- Implosions (1977)
- Koan (1977)
- Til the End of Time (1978)
- Listen to the Rain (1983)
- Stephan Micus: East of the Night (1985)
- Ocean (1986)
- Twilight Fields (1987)
- The Music of Stones (1989)
- Wings over Water (1990)
- Darkness and Light (1990)
- To the Evening Child (1992)
- Athos (1994)
- Behind Eleven Deserts (1998)
- The Garden of Mirrors (2000)
- Desert Poems (2001)
- Towards the Wind (2002)
- Life (2004)
- On the Wing (2006)
- Snow (2008)
- Bold as Light (2010)
- Panagia (2013)

 

Sevin Okyay


Cazkolik.com / 14 Mayıs 2019, Salı

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Sevin Okyay

  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.