James Blood Ulmer`ın adını duyunca içimden sessiz bir çığlık yükseldi; Sakın biletleri değiştirmeyin

James Blood Ulmer`ın adını duyunca içimden sessiz bir çığlık yükseldi; Sakın biletleri değiştirmeyin

 

3 Temmuz akşamı, müzisyen değişikliği sonucunda, SSM Bahçesi sahnesine bir efsane çıkıyor: James Blood Ullmer

 

 

22. İstanbul Caz Festivali’nin mutlaka gitmek istediğim konserlerinden biri 3 Temmuz’da, Marcus Miller’in hemen ertesi akşamı, Sakıp Sabancı Müzesi Bahçesi’nde. Konserin kadrosu önce Charnett Moffett (bas) liderliğinde Stanley Jordan (gitar), Cyrus Chestnut (piyano) ve Jeff `Tain` Watts (davul) olarak duyurulmuştu. Sonra bir değişiklik olmuş. Stanley Jordan gelmiyormuş, yerini James Blood Ulmer almış. İKSVciler doğal olarak, isteyenin biletlerini iade edebileceğini söyledi. Bunu okuduğum anda içimden sessiz bir feryat yükseldi: “Sakın biletleri değiştirmeyin!”

 

Stanley Jordan’a elbette hiçbir itirazımız olamaz. Ama onun yerini alan James Blood Ulmer, bizim için öyle değerli bir sanatçı ki, tek başına gelip herhangi bir sahneye çıkacak olsa memnuniyetle seyircisi oluruz. Ulmer’ın gelişinin bir diğer anlamlı yanı da, böylece grupta, kısa süre önce yitirdiğimiz Ornette Coleman ile birlikte çalışmış iki cazcı olması: O ve Moffett. Charnett Moffett, Ornette’in yirmi birinci yüzyıldaki Harmolodics üçlüsünün elemanlarından. Üçüncü eleman ise çocukluğundan beri babası Ornette’le çalışan davulcu oğul Denardo. Tabii aynı zamanda gruptaki virtüözlerin hepsinin kariyeri boyunca Moffett ile dirsek temasında olmaları durumu da söz konusu.

 

James Blood Ulmer’e gelince, ender bulunur bir Free Jazz’cı olduğunu söyleyelim. Oysa Free Jazz iyi gitaristleriyle tanınmaz. Bu yüzden de gitarı seçen deneysel müzisyenler kendilerine çok az rol modeli bulabiliyorlardı ve sonunda da esin kaynağı olarak rock gitaristlerini seçmişlerdi. James "Blood" Ulmer bu konudaki ender istisnalardan biridir: büyük ölçüde Afrika-Amerika yerli müzik gelenekleri üzerine kurulu bir üslup yaratmış olan ‘dışarıdan’ bir gitarist. Ve elbette Ornette Coleman’ın Harmolodik teorisinin takipçilerinden. Gerçi Ulmer’de Jimi Hendrix etkisi de kendini hissettirir ama blues, funk ve free jazz unsurlarıyla karışmıştır. Sonuçta ortaya, Harmolodi ekolün en üst düzeyinden bir sound çıkar. Bütün bunlar bir yana, Ulmer’in gitar çalışı da, şarkı söyleyişi de tamamen kendine özgüdür. Hendrix’ten sonra ileri doğru bir adım daha atabilmiş pek az gitaristten biridir.

 

Bir söyleşide, “Caz çalmayı öğrenirken,” diyor, “Okula giderdin ve kilise müziğiyle başlardın. Sonra blues gelirdi, sonra avangard ve nihayet klasik çalardın ve ne çalmak istediğine ondan sonra karar verirdin.” Sırf caz çaldığı için aynı kulüpte çalıştığı bir blues grubundan üstün görürmüş kendini o zamanlar. Sonra işin pek de öyle olmadığını anlamış.

 

Şarkıcılığını da yabana atmamak gerek. Önce sadece enstrümentalistken giderek birer-ikişer şarkı söylemeye başladı. “Yaptığım ilk kayıttan, “Tales of Captain Black”ten sonra, her plağa bir-iki şarkı koymaya başladım. Çalmaya başlayıp da New York’a enstrümentalist olarak gitmeden önce şarkılarla ilgiliydim hep. Daima şarkıcı değildim, ama şarkıcısı olan gruplarda çalışırdım. Bu tür şarkıcılığa hayrandım, peşini bırakmak istemedim. Şarkı söylemeyi de hep istemişimdir, çünkü bu güçlü adamlarla tanışmadan önce geldiğim yer orası. Her plağa bir-iki tane koyardım, yeterince şarkı olunca da bir yerde onları söylerdim.”

 

Hayatındaki en önemli kişilerden biri, armoni ile melodiyi karıştıran “harmolodics”i ile Ornette Coleman. Kimin kimin ne kadar etkilediğini söyleyemiyor. Onlar kadar yakın bir şekilde çalışılınca ancak birbiriniz için ne yaptığınızı düşünürmüşsünüz.

 

“Coleman hep özel olarak bir şey üzerinde çalışırdı ve bunu en üst düzeye çıkarmaya uğraşırdı. Bunu yapıp bitirdiğinde kimseyi etkilemeyi düşünmezsin. Sadece o işi layıkıyla bitirmeyi düşünürsün... Şaşırtıcıydı! Böyle biriyle çalışmak öyle şaşırtıcı ki, etkiyi falan düşünmüyorsun. “Hadi bunu yapmanın bir yolunu bulalım,” diyorsun. Belli şeylerin farkına varmamı sağlayarak, harmolodiks’in de farkına varmamı sağladı. Bana söylediği en güzel şey, doğal bir harmolodiks müzisyeni olduğumdur. İnsana yaptığının çok önemli olduğunu hissettiren biriydi. Bir de şu var: yaptığımın iyi bir şey olduğunu da hissederdim. İşte bunu yaptı bana.”

 

 

Sevin Okyay

 

Cazkolik.com / 20 Haziran 2015, Cumartesi

 

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Sevin Okyay

  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.