Hasan Kocamaz 95 yaşında; Caz devrinde İstanbul sahnesi

Hasan Kocamaz 95 yaşında; Caz devrinde İstanbul sahnesi

Fotoğraf: Soldan sağa; Neşet Ruacan gitar, Onno Tunç kontrbas, Emin Fındıkoğlu piyano ve Hasan Kocamaz ağız armonikası.

 

Cazı caz yapan ögelerin en başında gelen, günümüzde ise artık modası geçmiş bir kavram sayılan swing (bir tür akış, bir yuvarlanma) bu müziğe yeni başlayanların ilk başlardan edindikleri bir duygu, bir akıcılık idiyse eğer, bunu büyük bir cömertlikle sergileyen ve çevresindekilere aşılayanlar da kesinlikle önceki yıllardan gelip günümüzde hâlâ daha bu tılsımı çalışlarında hissettiren bir (veya birkaç) nesil önceki cazcılardır diyebiliriz.

 

Hasan ağabeyimi ilk tanıdığımda onaltı yaşındaydım ve cazı yeni yeni öğrenmeye çalışıyordum. 1956 ilkbaharında dönemin en ilgi çeken tiyatro salonu olan Küçük Sahne’deki bir caz konserinde, genç bir Arif Mardin’in düzenlemelerini seslendiren İsmet Sıral Altılısı konserinin ikinci yarısında ağız armonikasıyla topluluğun konuk sanatçısı olan Kocamaz ise İstanbul caz sahnesinin en renkli simasıydı. Yıllar boyu, tek kapılı Buick arabasının direksiyonunda boğaz yollarında giderken Count Basie’nin büyük orkestrasının parçalarını söyleyip duran Hasan’ı izlemek 1930’ların en swingli topluluğu olan Basie ve efsane solistleri tenor saksofoncu Lester Young’ın sahnede en yakınlarında olmak gibi bir duyguydu, yani cazı birinci elden yaşar gibiydiniz. Daha fazla ne isteyebilirdiniz ki. Gene o yıllarda Kocamaz’ı kendi okulu olan Galatasaray Lisesi'ndeki konserinde dinlemiştim. Dörtlüde piyano çalan Birol Boyer’in swing duygusu adeta bulaşıcıydı. 0 yılların cazcıları şimdilerdeki gibi konservatuar veya okullarda caz eğitimi almamış, sahnede yan yana çaldıkları eskilerden usta-çırak ilişkisiyle öğrenmekte olan, plâkların büyüleyici dünyasında yaşayan alaylı müzisyenlerdi. Bu arada Hasan bir fırsatını bulup 1952’de Paris’e gitmiş ve bir ağız armonikası yarışmasına katılıp birincilik almıştı, Larry Adler jüri başkanıydı. Doğal olarak Paris’in caz klüplerinde kalmıştı kalbi ve de aklı. Dönüşünde Bebek’te 306 adlı caz klübünü açtı. Benim yetişemediğim bu kısa ömürlü mekân ülkemizin ilk caz klübü olarak hatırlanır.

 

Hasan Kocamaz yıllar boyunca İstanbulun çeşitli klüplerinde çaldı durdu. Radyo programlarında ise askerlik sırasında bandoda öğrendiği trompetiyle yer aldı. İngiliz yapımı Besson trompetinden Miles-vari bir ses elde ediyordu. Ağız armonikasıyla yer aldığı CD sayısı yalnızca iki oldu, bunlardan biri Dog Songs, diğeri ise I’m New adlı albümler. Ülkemizde cazın en durgun devri olan 70’li yıllarda İstanbulun tek caz grubu olan Fındıkoğlu, Tunç, Ruacan, Tunç Boyacıyan dörtlüsünün Galata Kulesi caz klübü konserlerinde, 80’li yıllarda ülkemizin üfleme çalgılardaki en ünlü isimlerini bir araya getiren Euphony adlı 8 kişilik topluluğun Bilsak Caz Center ve daha sonra Ece Bar’daki gecelerinde konuk sanatcçı olarak yer aldı.

 

Onyıllar böylece akıp gitti, keyifli çalmalar geride kalmıştı artık, doksanlı yaşların yorgunluğu çıkıyordu. Gene de ağız mızıkasını, cep trompeti ve flügelhornunu yanından ayırmadı, ara ara üflemeyi sürdürüyor. Bir efsanedir Hasan Kocamaz ve kendisiyle bütün bir caz devri boyunca birlikte swingli çalabilme şerefini de tanımıştır bana.

 

Emin Fındıkoğlu

 

Cazkolik.com / 22 Mayıs 2023

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Emin Fındıkoğlu

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.