Caz, Milan Kundera'nın içinde saklı kaldı

Caz, Milan Kundera'nın içinde saklı kaldı

 

Milan Kundera'nın caz aşkı

 

 

Milan Kundera Türkiye'de "Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği" romanıyla ünlü olmuştu.

 

1980'lerin sonu. Kitap aynı isimle filme de alınmıştı.

 

Daniel Day Lewis gibi bir dev oyuncuyu ilk o rolde keşfettik ("My Left Foot" hangi tarihti?), kimimiz Juliette Binoche'a, kimimiz Lena Olin'e çok fena hayran olduk. Türkiye'de etkisi uzun süren bir film olmuştu. Kundera'yı keşfimiz de bu film sayesinde olmuştu.

 

Kundera'nın 1984 yılında verdiği bir röportajı okumuştum. Oldukça uzun bir zaman diliminde bitirebilmiş meğer bu romanı. 'Nasıl yazacağımı bilemediğim bir hikâye idi' diyor. Bitirememiş. Arada, "The Book of Laughter and Forgetting" romanına başlamış.

 

Uzun bir edebiyat anlatısı değil bu yazı, tersine, Kundera'nın cazla ilişkisi üzerine.

 

Çok yoğun bir ilişki değil belki ama gençliğinden beri hayatında olan bir müzik caz. Belki saklı kalmış bir hayranlık da diyebiliriz. Onun kuşağının, hele yazar çizer takımından birinin cazla yolu kesişmemesi imkansızdır. Avrupalıysa daha da imkansız.

 

Kitaplarında ele aldığı konulara dair; 'benim için her zaman bir kontrpuan meselesidir' diyor.

 

O bahsettiğim röportajda söylüyor. 'Biliyor musun, polifoninin ne olduğunu asla anlamadım'.

 

Elimde bir hikâye var' diyor, 'mesela "The Book of Laughter and Forgetting" romanı olsun, hikâye beni büyülemişti ama birden bu hikâye ile uyum yaratacak başka bir motif aramaya başladım ve kendimi bu uyumu tamamen gerçek bir anıyla, babamın ölümüyle birleştirmeyi düşünürken buldum'.

 

Duyarlığın tetikleyici özelliğinden bahsediyor.

 

Cazla ilgili söyledikleri, daha doğrusu anlattıkları da ilginç.

 

Milan Kundera'nın cazla ilişkisi biraz da Stalin baskıcılığının ülkesine karabasan gibi çökmesiyle de ilgili.

 

Aslında müzisyen bir aileden geliyormuş. Röportajı yapanın bu konuyu ıskalamaması iyi olmuş.

 

'Müzisyen bir aileden geliyorsunuz. Hiç müzik kariyeri düşünmediniz mi?'

 

'Evet, on sekiz yaşında tamamen bıraktığım belli bir müzik eğitimim bile oldu ama bende oldukça geniş bir müzik bilgisi ve sevgisi bıraktı'.

 

'Gençken caz da çalıyordunuz?'

 

'Caz belki doğru kelime değil. Çok genç iken, yirmi iki ya da yirmi üç yaşlarında, hayatımı birkaç arkadaşımla bistrolarda piyano çalarak kazandım'.

 

'Caz dinlemeyi çok mu sevdiniz?'

 

'Evet, biraz. 1948'den sonra Demirperde zamanlarıydı. Yani, çağdaş cazı bilmiyorduk, çaldığımız kendi caz hafızamızdakiydi, caz olarak kabul ettiğimiz şeyi kendi taklidimizdi. Caz gibi bir şey çaldım ve hepsi müthiş müzisyenlerdi, çünkü konservatuvardan siyasi nedenlerle kovulmuşlardı. Evet, belki de iyi çalıyorduk. Sınıflandırması zordu çünkü popüler barlarda insanların dans etmesi için, tamamen seyirciye çaldık. Yani, talepkâr bir dinleyici değildi ama tüm bunların arkasında caz aşkı vardı çünkü popüler müzik beni pratikten çok teori açısından, armoniler ve ritim açısından ilgilendiriyordu'.

 

Filmi hatırlıyorum ama soundtrack'i hatırlamıyorum, soundtrack'de caz var mıydı?

 

Hayır. Çoğunlukla, Çek besteci Leos Janacek'in müziklerinin kullanıldığı bir filmdi ama kitabının etkisi filmden çok daha uzun sürmüştü.

 

Feridun Ertaşkan

 

Cazkolik.com / 12 Temmuz 2023, Çarşamba

 

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Feridun Ertaşkan

Cazkolik.com kurucusu, editör ve yazar.

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.