Paraya kıyın bunları alın

Paraya kıyın bunları alın

"Page 8" 2011 yapımı bir film.

Caz gibisin, hiçbir işe yaramıyorsun!

Her rolde oynayabilen ama her rolü kendi tarzına uyarlayan çok sevdiğim hınzır İngiliz oyuncu Billy Nighy`ın merkezinde bir casusluk hikayesinin olduğu filmini izledim geçende. İngiliz istihbaratında görevll üst düzey bir yetkili ama resim koleksiyonu yapmak, caz dinlemek gibi kendine has zevkleri de var, üstelik, başından beş evlilik geçmiş ama çapkın biri sayılmaz. Kızının annesi olan eski karısı (kaçıncı karısı?) ona oldum olası çok kızdığı için terkedip üniversiteden çok eski arkadaşı olan amiriyle evlenmiş vs. Kızının hamile olduğunu öğrenince babalık geçmişini sorgulayan Nighy`la eski karısı tartışırlarken kadın bir anda sinirle "tıpkı caz gibisin, hiçbir işe yaramıyorsun" deyiverir! Oysa adam son sıra ilgi duyduğu komşusu genç kadına Billie Holiday`in Lester Young`a olan sevgisini anlatmıştır. Ah, ah! Bu senaristler lafı nasıl kurgulayıp nereden sokuşturacaklarını iyi biliyor!


Yine Monk, hep Monk

100. yaş Monk`a yakıştı

Daha önce, bu yılın, 100. yıllarını yaşayan Ella, Monk, Buddy Rich ve Dizzy bakımından önemli olduğunu söylemiş ve şampiyonu Ella olarak ilan etmiştim. Başta Amerika, caz dünyasından öyle haberler geldi ki acaba şampiyonu erken mi ilan ettim diyorum şimdi. Aslında yayınlanan albümler bakımından hâlâ Ella önde ama o albümler arasında öyle gereksiz işler var ki, kuru kalabalık etmekten başka işe yaramıyor, oysa, Monk`la ilgili etkinlikler daha kaliteli ve daha iyi düşünülmüş işler. Çıkan albümler de öyle. Mesela, gelen son haber, Lincoln Center 1-3 haziran günleri mini bir Monk festivali düzenliyor, artık bitmiş olmalı. Wynton Marsalis`li Lincoln Center orkstrasına Pakistanlı flütçü Baqir Abbas ve bandolimci Hamilton de Holanda konuk olarak katılacak. Bir diğer konser de cazın en genç yetenekleri arasında gösterilen 13 yaşındaki piyanist Joey Alexander ve başka isimlerin de katılacağı "Monk`un Mirası" isimli konser olacak. Aynı merkezde, nisan ayında İş Sanat`ta izlediğimiz Michael Feinstein de "Ella on my Mind" isimli bir konsere imza atacak, bunu da ayrıca not edeyim. Peki ama Dizzy ile ilgili etkinlikler nerde sorusuyla da bitireyim?


Cenaze bülteni gibi

Grammy`ler sadece ödüllerden ibaret değil

Recording Academy yani Grammy`lerin basın bültenlerini yıllardır takip ederim, şaşırtıcı bilgilere denk gelirim sıklıkla ama son iki yıldır ödül günleri dışında adeta cenaze bülteni gibi çalışıyor koskoca kurum. İlk başlarda `aa, ne haber var acaba` diye maillere hemen bakardım, artık mail görünce korkar oldum, biliyorum ki yine bir ölüm haberi verecekler. Konu ölüm haberi olmasa diyeceğim ki, adamların allahı var iyi çalışıyorlar, daha sosyal medyaya düşmeden `press room`dan mail geliyor. Bu vefat bülteni yüzünden hiç tanımadığım bir sürü müzisyen ismi öğrendim. İşte yine son haber, Gregg Allman ama bu sefer haftasonu diye mi bilmem haberin sosyal medyada duyulmasından sonra geldi bülten. Bültende ne mi diyor? Southern rock müziğin kurucu babalarından, yeni nesil rock müzisyenleri etkileyen, "Midnight Rider" ve "Whipping Post" gibi efsanevi albümlerin sahibi, 1995`de "Jessica"yla en iyi rock enstrümental performansı sahibi ve Amerikan müziğin öncü ismi vb... Bu kez geç kaldılar ama dil yine aynı.


Back to 2004

Back to 2004 derken daha dün gibi

Cazda işler hep geriye doğru işler, yani, eski albümler deyince taa elli yıl öncesi anlaşılır, halbuki zamanın hızını daha dünmüş gibi gelen yakın geçmişe bakarak en iyi anlarız. Bu yüzden gelin 2003-2004`lü yıllara geri gidelim diyorum. Daha ne ki, şunun şurasında anıları hâlâ taze yıllar. Peki o yıllarda hangi albümler yayınlandı hatırlıyan var mı? Ben size söyleyim. Her daim Manhattan Rhapsody filminden çıkmış gibi duran, Woody Allen`ın entelektüel psikoloğu kılıklı ama piyanosu tadından yenmez Bill Charlap "Somewhere" isimli albümünü yayınlamıştı. Kendisi gibi piyanist olan Reneé Rosnes ile henüz evlenmemişti, içi baygın New York sosyetesinin gözde bekarıydı. * * * Ayrıca, bugün tanrı tenor konumundaki Joe Lovano ve büyük piyanist Hank Jones`la (George Mraz ve Paul Motian`ı da unutmamalı) "I`m All for You" isimli balad kitabını yayınlamıştı. Bu albümün üstünden çok sular aktı ama hep iyi bir kayıt olarak kaldı. * * * 100 yaşına ramak kala giderek gençleşen (allah ömür versin ama, evet, böyle bir becerisi var) Roy Haynes o yıl "Fountain of Youth"u yayınlamıştı. Monk besteleri uçuşuyordu albümde. Gençler de vardı. * * * Tenor saksofoncu Bennie Wallace güzel bir kadına sırtını döndüğü kapağıyla, piyanoda Kenny Barron, basta Eddie Gomez`le çok cazseverin canını yakacak standartlara imza atmışlardı "The Nearness of You"da. * * * Udî Rabih Abou Khalil`in füzyonun damarına damarına vurduğu albümü "Morton`s Foot"da o yıl çıkmıştı. Özellikle açılış parçasının enerjisi hâlâ kulağımdadır. * * * Trompetçi Ingrid Jensen`in "Here on Earth" albümü de o yıl diyeceğim ama biraz daha önce çıkmıştı, neyse, farketmez, yine o yıldan olsun. "Shiva`s Dance"ı hatırlayan var mıdır? Baya sıkı post-bop yapmıştı. Bana güzel bir yakın dönem nostaljisi oldu, umarım sizin de hoşunuza gitmiştir.


Bir TV dizisi karakterinin dinlediği müzikler

Dizide Amerikanın başkanı Francis Underwood

Yaşadıklarımızla paralelliğinden midir bilinmez benim de heyecanla izlediğim bir dizi "House of Cards". Şimdi yeni bölümleri başlayacak. Bekliyoruz. Spotify bir basın bildirisi yayınlayarak dizinin Trump`tan beter kahramanları başkan Frank ve karısı Claire Underwood`un sabah koşu sahnelerinde hangi müzikleri dinlediğini yayınlamışlar. Bu müzikler o oyuncuların hakikaten dinlediği müzikler olduğunu sanmıyorum, karakterlerini pekiştirmek için akıllı bir PR hamlesi büyük ihtimal ama müziklere gözatınca ilk sırada "My Way"in olmasına şaşırmıyor insan. Güç ve iktidar meraklılarının en sevdiği şarkı "My Way", diğerlerine bakıyorum, onlar da faşizan milliyetçilik, ölüm, güç, savaş, çılgınlık, oyun, gizlilik vs. temalarla dolu şarkılar. Karısı Claire`in şarkı listesi de "My Way"le başlıyor, allahın emri. Devamında kadın, dünya, aşk, baskı altında olmak, kaybetmemek, masumiyet vs. gibi kavramlar ön plana çıkan temalarla dolu şarkılar. Bu şarkıların hiçbirinin yanından bile geçmem ama bir dizi PR`ı için bence başarılı bir taktik.


Paraya kıyın bunları alın

Portatif ama kaliteli kayıt cihazları

Konserlerde cep telefonuyla kayıt yapmayı seviyorsanız (ki bu kayıtların çoğu korsan biliyorsunuz di mi?) hiç değilse iyi bir cihazla kaydedin ki belki yaptığınız kayıt ilerki yıllarda önemli hatta tarihi bir işlev görür. Bu konuda birkaç mini ama kaliteli cihaz önerim var. Bunların bazıları ucuz değil, kabul, ama evladiyelik emin olun, bazıları daha ekonomik ama onlar da evladiyelik. Cihazların sunduğu seçenekler ve imkanlar farklı, ihtiyacınızı belirledikten sonra seçim yapmanız yerinde olur. Tascam`ın üstte iki kulaklı görünen cihazı efsanedir. Zoom üstünde yuvaklak mikrofonu olan da aşağı kalmıyor. Samson ve Rode`nin silindirik modellerini ben de yeni gördüm, araştırmak lazım. Bu cihazların en önemli müşterileri müzisyenler biliyorsunuz, hem provalarını hem kendi konserlerini kaydederler. Blue Mikey ve Zoom iQ7 sadece kafadan ibaret görünen modelleri de ilginç. Bu cihazlar elbette profesyonel kayıt cihazları değil ama bazen profesyonel kayıtlardan daha iyi sonuçlar alabildiğiniz cihazlar. Unutmayın, dünyanın kadedilmiş en iyi albümlerinden biri kabul edilen Jazz at the Pawnshop tüm zamanların efsane kayıt cihazı Nagra`nın el cihazıyla kaydedilmişti.


Biz bu drone meselesini daha tam anlayamadık

Bu enstrümanlara daha da eklenebilir...

 Ben bu drone teknolojisinin nasıl büyük bir pazara dönüşeceğini tam anlamamışım demek ki, teknoloji sitelerine düşen yeni bir habere göre akıllı telefon satışları hızla azalıyor, kuş kondurmayacaklarsa eğer pazar doygunluğa ulaştı demek ki, tablet pazarı da resmen batıyormuş, PC`lerse kendine nasıl bir çıkış bulacağını çözememiş durumda ama drone pazarı her yıl katlanarak artıyor. Son istatistiklere göre kişisel drone pazarının 2017`de 1,7 milyar dolardan 2,36 milyar dolara tırmanacağı anlaşılmış. Profesyonel her tür kullanımı anlarım, insan hayatını kolaylaştıran kullanımlar vs. ama kişisel kullanımlar galiba bir zamanlar uzaktan kumandayla araba filan yarıştırırlardı, anlaşılan drone`lar şimdi o oyuncakların yerine geçti, yani, babalar eğer çocuklarına almıyorsa yetişkin oyuncağı niyetine kendileri için alıyorlar demektir. Kameralı filan havada drone dolaştırmak varken yolda kamyon yarıştırmanın nesi daha zevkli ki.


Kaydet

Feridun Ertaşkan

Cazkolik.com / 05 Haziran 2017, Pazartesi

 

Kay

Kaydet

Kaydet

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Feridun Ertaşkan

Cazkolik.com kurucusu, editör ve yazar.

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.