Saksofonu bulan bir müslüman mı?

Saksofonu bulan bir müslüman mı?

10 ekim salı ilk seminerde Bolden-Armstrong var

Yeldeğirmeni Sanat`ta caz seminerleri başlıyor

Birine siz de gelmiş olabilirsiniz! Geçen sene Kadıköy Belediyesi Yeldeğirmeni Sanat`ta sevgili arkadaşlarım Murat Beşer ve Alper Maral`la belediye himayesinde caz tarihi seminerleri düzenlemiştik, gerçekten çok güzel ilgi görmüştü, zamanla çoğuyla dost olduğumuz, her semineri dolu dolu bir salon dolusu cazseverle caz tarihi üzerine haftalar boyu sohbet ettik. Bitince, tadı damağımızda kaldı diyecektik ki Kadıköy Belediyesi ve Yeldeğirmeni Sanat`ın değerli yetklileri bu sezon da sürdürmemizi rica etti. Geçen sene caz tarihini konuşmuştuk bu sene konsepti caz tarihini yazan müzisyenler üzerine kurguladık ve her seminer 2 büyük müzisyeni konuşacağız, pikaptan, CD`den müzikler dinleyecek, hikayelerini anlatacağız. Sizi de bekleriz, gerçekten 2 saatin nasıl geçtiğini anlamadığınız zevkli seminerler oluyor. Orada görüşelim, tanışalım... Ücretsiz olduğunu unutmadan ekliyim.


369. Piyade Caz Alayı

Amerikan caz piyade alayı işbaşında

Geçen hafta Amerikan caz basını bir haberle çalkalandı. New York doğumlu 67 yaşındaki caz davulcusu Alvin Queen Amerikan iç güvenlik tarafından Amerika`ya sokulmadı. Ünlü sanatçı gerçekleşecek bir konserde yeralacaktı ama Wynton Marsalis de devreye girmesine rağmen konsere yetişmesi şüpheliydi. Haberi okurken Queen`in katılacağı konserin ne olduğu aslında ayrıca ilginç geldi. 1914-18 arası 1. Dünya Savaşı`na katılan ve The 369th Infantry Regiment ya da Harlem Hellfighters adıyla bilinen 369. Piyade Alayı ya da yaygın tabirle 369. Caz Alayı ile ilgili özel bir anma ya da kutlama konseriydi. Bir rivayete göre caz müziği alay Fransa`dayken alaydaki bir grup asker tarafından kurulan Hellfighters Band aracılığıyla Fransa`ya girmiş. Doğrudur ya da yanlış veya abartıdır bilmem ama böyle de bir öykü var.


Konserlerde alkışlamak

Alkışımızı esirgemeyelim

Yeni sezonu geçen hafta İKSV Salon`da Mammal Hands konseriyle başlattım, izlenimlerimi yazdım, meraklısı sitede okuyabilir. Diyeceğim başka, ayaktaysanız eğer parça ya da konser sonu alkışlamak konusunda yıllardır takıldığım bir detay var, ilginçtir, bu konserde de denk geldi. Şöyle ki; konser esnasında eğer elinizde tuttuğunuz bir eşyanız varsa parça bittiğinde bir türlü istediğiniz gibi coşkuyla alkışlayamazsınız, elindekini bir yere bırakana kadar alkış biter ya da türlü şekillere girersiniz. Mammal Hands konserinde yanımda, elinde bira bardağı duvara yaslanmış duran biri vardı, muhtemelen yabancıydı, emin değilim, o sıra çalan harika parça sona erdi, salon yıkılıyor, gözüm bir ilişti ki adam bir elinde bira bardağı diğer eliyle şap şap şap ensesine tokat atıyor, ama ne ses çıkıyor! Ulan dedim içimden, alkışlamak istersen ille bir yolunu bulursun…


Bir şarkının anatomisi

Bir şarkı neden hit olur?

Amerikan caz basının önemli kalemi, New York Times`ın caz yazarı Marc Myers yeni kitabı "Anatomy of A Song"u yayınladı. "Her şarkının büyüleyici bir hikayesi var" diyen Myers seçtiği 45 şarkının yaptığı röportajlarla çevresinde örülü bilgileri takip ederek arkasındaki hikayeleri bulup çıkarıyor. Arka planda ise daha büyük bir diğer amacı var, müzik dünyasına damga vurmuş hitlerin anatomisini anlamak. Myers`ın beş yılını alan çalışma şarkıların arkasındaki duygu, lham ve teknikleri ortaya çıkarmaya çalışıyor. Myers`ın ele aldığı hitler arasında Led Zeppelin`in "Whola Lotta Love", Janis Joplin`in "Mercedes Benz", R.E.M.`in "Loosing My Religion", John Fogerty`nin Beethoven`ın 5. Senfonisi`nden "Proud Mary", Elvis Costello`nun "Red Shoes" gibi tam 45 şarkı. Nesiller boyu dünyayı etkilemiş hitler ve sırları… Myers kitabın önsözünde çoğu New York Times`da yayınlanmış bu söyleşilere nasıl başladığının da öyküsünü anlatıyor. Gazetede ele aldığı ilk şarkı da Smokey Robinson`ın "My Girl"ü olmuş.


Küçük ama büyük şirket 50 yaşında

Firmanın kurucusu Chuck Nessa

Altmışlı, yetmişli yılları sadece müzisyenler, albümler üzerinden anlamak çok eksik kalır. Müzik şirketleri üzerinden de anlamak şart. 1970`li yıllar küçük, bağımsız müzik şirketlerinin kurulduğu, müziği tarzlar üzerinden etkilediği yıllar. Bunların içinden ECM gibi büyük marka olan çıkarken mesela Nessa Records gibi mini bir firma bugün 50. yılını kutlasa da hâlâ küçük bir firma olarak yaşamını sürdürüyor. Delmark Records`un prodüktörü olarak çalışırken 1967 yılında dönemin hareketliliği içinde kendine düşen rolü çekinmeden üstlenen prodüktör Chuck Nessa o yıl soyadını verdiği firmasını kurar. Yayınladığı ilk albümler free jazz ekolünün önde gelen isimleri Roscoe Mitchell ve Lester Bowie`nin çalışmalarıdır. Firma bugün hâlâ taş gibi dimdik ve en yeni albümleri yine Rosco Mitchell, Lester Bowie, Von Freeman. Alkış. Saygı. Destek.


Saksofonu bulan bir müslüman mıydı?

Ali Ben Sou Alle müzisyen mi maceraperest mi?

Saksofonun mucidinin Adolphe Sax olduğunu biliriz di mi, yeni öğrendiğim bilgi hikayeyi değiştirecek nitelikte. Paul Wehage isimli müzik tarihçisi temmuzda bir makale yayınladı. Makalenin başlığı; "Ali Ben Sou Alle 19. yüzyılda fareli köyün kavalcısı mıydı?" idi. Yazı uzun, toparlanacak gibi değil ama çok kısaca diyor ki, 19. yüzyıl çoğu suçlu ve maceraperest müzisyenlerle dolu bir dönemdi. Kimi örnekler sıraladıktan sonra sözü 1820`de doğan Ali Ben Sou Alle`ye, onun Senegal`de Fransız Marine Band direktörlüğüne getirir, Ali 1848 devrimi sonrası Londra`ya Orchestra of the Queen`s Theatre`a gelir, burada, bir başka Fransız müzisyen Louis Antoine Julien`in teşvikiyle tek oktavlık bir nefesliye yeni tuşlar ekler ve bu alete "Turfosfon" ismini verir. Bu aletle konserler verir. Sonra Hindistan Mysore`a yerleşir. Royal Music for the Maharajah yönetmeni olur. 1860`da Fransa`ya döner. Türlü maceralar sonrası 1899`da öldüğü söyleniyor. Wehage`nin yazdıkları tabii ciddi araştırılmaya muhtaç şeyler ama ilginç, değil mi?


En etkili müzisyenler. Kesin bilgi yayalım!

Müzik tarihinin en etkili isimleri

Geçen hafta sosyal medyada paylaştığımız listeyi gören oldu mu? Tüm zamanların en etkili müzisyenleri listesi. Listenin başını 1236 puanla The Beatles çekiyor. Diğer puanlara bakınca çok yüksek bir puan. İkinci 342 puanla Miles Davis, cazın en etkili ismi kabul ediliyor. Bence Miles pop/rockta The Beatles`a göre daha az kavga çıkarır, genel kabulü var. Bundan sonraki rakamlar birbirine çok yakın. Mesela R&B James Brown, kimileri Ray Charles diyebilir mesela, vokal Billie Holiday mesela, bu da kavga çıkartır ama benim tercihim de Billie olurdu. Latin Jobim, hiç şüphesiz OK! Reggae Marley, şüphesiz OK! Film müzikleri Morricone, şüphesiz OK! Easy listening Henry Mancini olmuş. İsimlere bakınca çoğuna niye olmasın diyorsunuz zaten, kabül oranı yüksek isimler. Elektronikte Kraftwerk mesela The Beatles ve Miles Davis`in ardından en yüksek üçüncü puan, 323 almış.


Genişletilmiş caz çalışmaları

Bill Cunliffe`in makalesi önemli

Başlık değişik gelebilir ama emin olun okuyacaklarınız daha ilginç. Benim cazla ilgili kafa yorduğum konuların ikisi; big bandlerle klasik ve cazın ek yeri konusunu caz piyanisti Bill Cunliffe Downbeat`in eylül sayında kaleme almış. Konu tam bu değil ama değinmiş. İyi bir klasik dinleyicisi olduğunu söyleyen Cunliffe türlerin karıştırılması konusuna çalışmaya başladığında Great American Songbook külliyatının büyük ölçüde Rus asıllı olduğunu farketmiş. Kastettiği Gershwin, Vernon Duke ve Irvin Berlin`in Rus asıllı olmalarından ziyade (o gözle bakarsanız Yahudi olmalarını nereye koyarız?) bestelerde yoğun biçimde Borodin, Rimsky-Korsakov, Çaykovski ve Rahmanninoff etkisi olması. Cunliffe, bu etkiyi bariz olarak hissetmesini ilk Duke Ellington`ın orta tempolu bir bestesini dinlerken aşinalığı araştırınca Çaykovski`nin "Fındıkkıran Suite"i olduğunu farketmesi olarak belirtiyor.


Feridun Ertaşkan

Cazkolik.com / 09 Ekim 2017, Pazartesi

Kay

 

Kaydet

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Feridun Ertaşkan

Cazkolik.com kurucusu, editör ve yazar.

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.