Branford Marsalis Cemal Reşit Rey`de, Yellow Jackets JC`s`de!

Branford Marsalis Cemal Reşit Rey`de, Yellow Jackets JC`s`de!

Bu iki ismin aynı yazı içinde görünce cazseverler şaşırmıştır. Aslında özel bir nedeni yok ama ortak bir yanları var! Nedir o derseniz, cazın farklı türlerinin bu iki tanınmış ismi ve grubu kısa aralıklarla aynı günlerde İstanbul’da olacaklar. Yakınlık sadece bu kadar! Hep söylüyoruz, İstanbul belki bir Londra, Paris değil elbette ama özellikle cazda son yıllarını ve yine özellikle dünya müzisyenleri bakımından hayli parlak geçiriyor. Sezon yeni başlamış olmasına rağmen gerek konser salonları ve festival kapsamında, gerekse de caz kulüpleri birbiri ardına önemli isimleri ağırlamaya başladılar. Bu nedenle bize de biraz çifter çifter yazmak düştü. Ama bunu sadece yeni sezon başladı olarak algılamayın, yazın da böyleydi! İstanbul artık en azından kendi bölgesinin bir çok açıdan başkenti olan bir şehri iken giderek Avrupanın da pek çok konuda önde gelen kültür başkentlerinden biri olmaya doğru ilerliyor. Nasıl olmasın ki! İçinde yaşadığımız için belki pek farkında olamayabiliriz ama gerçekten enerjisi oldukça pozitif ve yüksek bir şehirde yaşıyoruz. Bizi karamsar yapan konularla duygusal olarak başetmeyi başarabilirsek eğer, mükemmel bir caz şehrinde yaşadığımızı daha sık farkedeceğiz.

Evet, isterseniz İstanbul hakkında sizlerin de katılacağınızı umduğumuz güzel sözleri bir yana bırakıp konserlere gelelim;

Geçen yıl da bir önceki albümü için İstanbul’a gelen Branford Marsalis aradan sanırız tam bir yıl geçmişken yeniden İstanbulda. Hatta o aylarda, yani İstanbul ve takip eden Avrupa şehirlerindeki konserlerden sonra evine dönünce önünde kendisini bekleyen işlere zaman ayırmaya karar vermiş ve hemen bekleyen albüm projesini bitirmiş. Bunu nereden mi biliyoruz, dergilere verdiği mülakattan elbette. Yeni albümü “Metamorphosen”ı çıkaran Marsalis’e yeniden yollar görünmüş anlaşılan. Son yıllarda Amerikan caz müzisyenlerinin kendi ülkelerinden daha çok Avrupada bulunduklarını biliyoruz, onlara en çok kucak açan coğrafya kuşkusuz Avrupa. Bunun ekonomik sebebi de var ama Avrupalı cazseverin kuşaklar öncesinden gelen bir caz sadakati var ve bu müziği ayakta tutan temel bir kaç etkenden biri durumunda Avrupalı dinleyici ki içlerine kendimizi de dahil ediyoruz.

Bu yılın Mart ayında çıkan albümdeki ekip bir eksikle burada olacak, davulcu Jeff ‘Tain’ Watts yerini Justin Faulkner’a bırakmış. Watts’ın da kendi albümü çıktı eminiz ki o albüm için o da başka yerlerde konserlere çıkıyordur. Ünlü New York Times albüm için “Müzik neredeyse zorlayıcı biçimde yüksekti, hızlı, saldırgan, özenilmiş, cömert ve interaktifti” demiş. Davulcu Faulkner’ı saymazsak bu ekiple çok sık birlikte çalıyor Marsalis, birbirlerini iyi tanıyan müzisyenler. Basçı Eric Revis’i en iyi nereden hatırlayacaksınız hemen belirtelim, Kerem Görsev’in 95 tarihli "I Love May", 96 "Relaxing", 98 "Warm Autumn" ve son olarak da daha yakın tarihli 2004 "Meeting Point" albümlerinde birlikte çalıştığı basçı idi.

Buradan Cemal Reşit Rey konser salonunun internet sitesine hakkında bir görüş belirtelim tam da yeri gelmişken, acaba konser hakkında ne bilgiler var diye kontrol ettiğimizde çok kolay bulunabilecek bir yazının fazlaca kontrol edilmeden ve bizim cazseverimiz ile yazının içerik uyumu fazlaca düşünülmeden yazı çevrilip konmuş. Çevirdikleri yazının içeriğine bir diyeceğimiz yok ama kendileri de yazıyı ayrıca edit edip güncelleyemezler miydi acaba? Herkesin cazı yakından takip ettiği ve kimin kim olduğunu yeterince bildiği zannıyla mı hareket edilmiş acaba? Keşke daha başı-sonu belli bir yazı halinde olsaydı, kendi salonlarındaki önceki konserlere atıfta bulunulsaydı, aralarda olması muhtemel bağlantılar belirtilseydi... diye aklımıza gelmedi değil. Bu notu belirttikten sonra yine “Metamorphosen”ı dönelim. Bu albümün en belirgin özelliklerinden biri de tenor saksofonuyla görmeye pek de alışık olmadığımız Branford’un bu albümde ilk enstrümanının alto ve tenor saksofonu olması. Eleştirmenler bu ayrıntıya da dikkat çekmişler zaten. Toplam 9 parçadan oluşan albüm kimi eski parçaların neo bop yeni düzenlemeleriyle sürekli tempolu ilerliyor. Örneğin Thelonious Monk’un ünlü “Rhythm-a-Ning”i içinde tatlı soyutlamalar olan, (albümde) davulcu Watts’ın sürükleyici bir tempo tutturduğu ‘funk’ bir parça. Albümün hemen açılışındaki ünlü “The Return of the Jitney Man” ise kırklı yıllara dayanan bir parça. Orijinal adı “Jitney Man” olan parçayı Marsalis ve arkadaşları “Jitney Man’in Dönüşü” şeklinde yorumlamışlar. Albümün altıncı parçası olan “Sphere” Monk’un bir bestesi olan parçanın Eric Revis tarafından yeniden düzenlenmiş hali.

Albümün adı konusunda ise Marsalis şöyle bir açıklama yapmış; “Biz bu ekip olarak on yıldan fazladır birlikteyiz ve neredeyse hergün prova yapıyoruz. Kendi içinde kaydettiğimiz gelişimi de gün gün görebiliyoruz, bu nedenle Almanca ‘değişim’ anlamına gelen “Metamorphosen”ı albümün ismi olarak koymaya karar verdik.” Bu Cuma yani 30 Ekimde gerçekleşecek olan konser Akbank Caz Festivali kapanışının hemen ardından harika bir konser. Kesinlikle Türk cazseverin seveceği türden bir konser olacağı kesin, parçalarda doğaçlamaya da sıklıkla kayacaklarını düşünürsek dinleyicileri harika bir caz soundu bekliyor demektir.


Yellow Jackets İstanbul Jazz Club’da...


Aytek Şermet’in yönetimindeki İstanbul Jazz Club belli ki yıldan yıla giderek pop ve fusion caza ağırlık veren bir sahneye dönüşüyor. Radyo Cazkolik’te yaptığımız programdan da dinleyicilerimiz hatırlayacaklardır bu detayı. Daha 10 gün önce Bob James JC’s de çaldı, hemen ardından Spyro Gyra ve şimdi de son otuz yıla damgasını vuran bir Yellow Jackets 5 ve 6 Kasımda sahne alacak.

Günümüzün ünlü bluescusu Robben Ford 1977 yılında bir kaç müzisyen arkadaşıyla birlikte “The Inside Story” isimli bir albüm kaydetmeye karar verir. Kendisi dışında 3 kişiden oluşan bu ekipte klavyelerde Russell Ferrante, basta Jimmy Haslip ve davulda Ricky Lawson vardı. Dörtlü albümü kaydettiler, iş ortaya çıkınca baktılar ki ortaya çıkan müzikte iyi bir kimya ve uyum var gelin bunu bir ekip yapıp birlikte yeni müzikler yapmaya çevirelim işi dediler, işte o zamanlar The Robben Ford Group olarak bilinen ekip sonradan adını Yellow Jackets olarak alan grubun çekirdeğiydi. Aslında bakarsanız kadro zaman içinde çok değişmedi desek mi... Jimmy Haslip ve Russell Ferrante halen ekipteler, galiba 1980’de Ricky Lawson Lionell Richie’nin turnesine katılmak için ayrıldı, Robben Ford elbette günümüzün en ünlü bluescularından. En önemli fark grubu günümüze taşıyan en önemli müzisyen saksafonist, besteci, aranjör, son dönem grubun her şeyi Bob Mintzer’in katılması oldu elbette. Zaten İstanbul Jazz Club’da da Ferrante, Mintzer, Haslip ve Baylor olarak sahne alacaklar. Daha doğrusu Marcus Baylor ikibinli yıllarda gruba katılan isim oldu, çekirdek dersek eğer diğer üç isim Yellow Jackets’tir demek dana doğru olur. Hatta bir ara gruba katılan ünlü davulcu Peter Erskine’ini de sayalım mutlaka ama Erskine öylesine meşgul ve farklı projelere girip çıkan bir adamdı ki uzun süre birlikte olamadılar.

Bu anlatım böyle sürer gider, en iyisi pop & fusion cazın son otuz yılına şekil veren bir kaç ekipten biri olan bu müthiş grubu olgun yaşlarında JC’s’de kendiniz izlemeniz, olgun müziklerini canlı dinlemeniz. Bu özellikle fusion müziğin geçmişten bugüne seyri bakımından çok önemli bir tecrübe olacaktır cazseverler açısından.

Cazkolik.com / 27 Ekim 2009, Salı

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Cazkolik.com

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.