Caz tarihinin yaşayan en önemli bir kaç isminden biri olan, bir caz tanrısı Sonny Rollins hakkında özel bir portre çalışması...

Caz tarihinin yaşayan en önemli bir kaç isminden biri olan, bir caz tanrısı Sonny Rollins hakkında özel bir portre çalışması...

Sevgili Cazkolik okurları, Sonny Rollins üzerine yazdığımız portreyi okurken hiç kuşkusuz usta ile ilgili bir şeyleri de insan bir yandan dinlemek ister, bu nedenle caz devi Rollins`in kariyerinin en önemli albümleri arasında kabul edilen Tenor Madness isimli kaydından seçtiğimiz bir parçayı da beraberinde yayınlıyoruz.


<   yazının baş tarafı ana sayfadadır   >   yer alan bir avuç ismin olduğunu görürsünüz ki bu isimler caz tanrısı kategorisinde sayılabilecek isimlerdir. İşte İş Sanat sahnesi Kasım başında böyle bir ismi, artık ülkemizde görmekten umudumuzu kestiğimiz bir ismi Sonny Rollins`i sahnesinde ülkemiz dinleyicisiyle buluşturuyor. Sonny Rollins gibi sıradışı özelliklere sahip bir isim için sıradan bir yazıdan öte özel bir portre çalışması yapmamız gerektiğini düşündük, hem de iki bölüm olarak...


Bir caz devinin portresi; Sonny Rollins

Günümüzde caz müziğinin yaşayan tanrısı Sonny Rollins caz tarihinin en önemli albümlerinden kabul edilen Saxophone Colussus`u kaydettiğinde henüz yirmibeş yaşlarında genç bir müzisyendi ama kimi caz tarihçileri için bu dev müzisyenin muhtelif inziva dönemleri ve kendinden kuşku duyma nöbetleri nedeniyle parlak kariyeri bu albümle başlayan süreçle bir anlamda erken kesintilere uğradı ama kimileri için de Sonny Rollins`in sorgulayan ruhunun cazı canlandıran çok derin bir etkisi vardı.

Bu anlamda Rollins`in durumu Yunan mitolojisindeki Prometheus`u andırmaktadır. Meşaleyi dünyaya indirmek için elinden gelen her şeyi yapan, her tür riski göze alabilen Prometheus`u... Sonny Rollins sound için gereken arayışta bulunmaktan hiç bir zaman çekinmedi. Bu yüzden sesi benzersizdir. Evet ağırdır, hamdır, serttir ama hassastır...

İlk gençlik günlerinden beri örnek aldığı idolü Coleman Hawkins ile birlikte 1963 yılında ilk kez kayıt yapmak için stüdyoya girdiğinde 32 yaşındaydı, oysa Harlem`li ergen bir çocukken kapısında kendisinden imza almak için saatlerce beklediğini gayet iyi hatırlıyordu. İşte o adam şimdi karşısındaydı. Birlikte Lover Man ve Just Friends`i çaldılar.

Rollins o dönem yani ellilerde genç bir Bebopçu iken enstrümanındaki kelime haznesini geliştirmek için çok geç olmadığını farketmiş bu yüzden Hard Bop`a yönelmişti. 1956 yılında kaydettikleri Tenor Madness`te John Coltrane ile stilistik öğeleri paylaşarak çaldılar. Albüm tam bir dönem canavarıdır. O yılları böylesine iyi anlatan bir albüm daha bulmak zordur. Piyanoda Red Garland, basta Paul Chambers, davulda Philly Joe Jones ve John Coltrane ile Sonny Rollins. Aman allahım! Ne kadro ama! Kimi eleştirmenler bu albümde iki tenor saksofoncu olmasının Ornette Coleman gibi müzisyenlerin kendini yeniden sorgulamak durumunda bıraktığını anlatır. Bu apaçık davetkâr bir seçimdir...

Rollins`in Tenor Madness ve Saxophone Colossus`taki kompozisyonları usta müzisyenin etki alanını bugünlerin çok daha ötesine götürecek denli büyük bir imza halini almış, modern standartlara dönüşmüştür. Ustanın canlı performansları modern caz konusunda üretilmiş en iyi doğaçlamalar arasında sayılır.


Peki kimdir Theodore Walter Sonny Rollins...


9 Eylül 1930 yılında New York`ta dünyaya gelen büyük müzisyenin ailesi Virgin Adaları ve Haiti kökenlidir. Rollins henüz çok küçük bir çocukken aile Harlem`in Sugarhill`ine komşu olarak taşındılar. Oturdukları semtte dönemin en iyi müzisyenleri arasında gösterilen Andy Kirk, Don Redman ve Coleman Hawkins`de yaşıyordu.

Rollins müziğe ilk piyanoyla başladı. Saksofona geçmesi Louis Jordan tarzı swing çalmaya başlamasıyladır ve annesine alto saksofon almak istediğini söyler. Saksofonu ilk Coleman Hawkins`i taklit ederek çalmaya başlar.

Önceleri uzunca süre yerel ritm`n`blues ve swing gruplarında çalarak devam eden Rollins bu dönem ilk kaydını şarkıcı Babs Gonzales ile yapar. O sıralarda yine komşuları arasında olan Thelonious Monk`la tanıştıktan ve onun müziğini dinlemeye başladıktan sonra Bebop`un kendisi için aradığı müzik olduğuna karar verir ki bu dönem aynı zamanda Monk`un Rollins`in akıl hocası olduğu dönemdir.

Kendini New York`un seçkin caz çevresine çok çabuk kabul ettirmeyi başarmıştır. Henüz yirmili yaşlarındaydı ve J.J.Johnson, Bud Powell, Miles Davis gibi isimlerle kayıtlar yapmıştı bile. Caz çevrelerinin onu erken yaşta aralarına almasının Rollins`e getirdiği en önemli avantajlardan ya da artılardan biri diyelim kendinden genç müzisyenler arasında birden dikkate alınması gereken bir kahraman gibi algılanmasıdır. Gerçekten de güçlü ritmik hissiyle yenilikçi, erkeksi ve saldırgan tonu vardı ama işte kimi eleştirmenlere göre de bu erken alkışlar onun kısa zaman içinde kendinden şüphe duyduğu dönemin oluşmasına katkıda bulunmuş olabilir diye yorumlanıyordu.

Ellili yılların başlarında Chicago`ya taşınmaya karar verdi ve gitti. New York gibi bir yerde kazandığı bunca başarının ardından bu gidiş caz çevresinde bir tür kaçış olarak algılanmıştı, belki işin içinde kaçma duygusu vardı ama bir yandan da Rollins kendi kuşağını esir alan uyuşturucu bağımlılığı illetinden kendini uzak tutmak istiyordu, biraz da bu nedenle New York`tan ayrılmayı istemişti.

Bir kaç yılın ardından yeniden New York çevresinde görünmeye başladığında `hip hero` niteliğinden fazla şey kaybetmemiş olduğunu farketti. Kendini yeniden dönemin ritmik ve melodik yaratıcı müziğin içinde bulmuştu bile ve ön saflarda hard bop denilen okulun temellerini müzisyen dostlarıyla birlikte atmaya başlamıştı.

1955 ile 58 yılları arasında o dönem Chicago`da birlikte çaldığı Clifford Brown - Max Roach beşlisi için henüz hiç beste yapmamışken dahi besteci yanını alabildiğine geliştirmeye başlamıştı. Bu dönem yazdıkları arasında St Thomas, Valse Hot, Oleo ve Airegin gibi çok önemli parçalar vardı. Bu bestelerin son ikisini Miles Davis ile birlikte ayrıca çaldılar.

Ellili yılların ikinci yarısını freelance müzisyen olarak geçiren Rollins düzenli bir grubun içine girmeyi pek tercih etmedi. Daha ziyade kendini Thelonious Monk gibi isimlerin yanında sideman olarak görmeyi tercih ediyordu ama bir East Coast müzisyeni olarak Prestige, Blue Note gibi firmalara bu dönem Way Out West gibi majör kimi albümler kaydetmekten de geri durmadı.

Sonny Rollins`in öncü yanlarından biri de ellilerin ikinci yarısında, 1957 - 58 yıllarında trio formatında öncü nitelikli gelişmeler yaratma çabasına girişebilmiş olmasıdır. Caz triosunda ritmik ve melodik yaratıcılığı daha da açığa çıkarmak ve vurgusunu artırmak istiyordu, ona göre bunu yapabilmenin tek yolu da bu tarz müzikte piyanonun hakimiyetini azaltması gerekliliği idi ve basçı Wilbur Ware, davulcu Elvin Jones ile kurduğu üçlüyle Village Vanguard`da kaydettiği I Can`t Get Started gibi parçalarla efsanevi A Night At Village Vanguard albümünü kaydetti.

Daha öncesinde, Prestige Records`un prodüktörleri Saxophone Colossus albümü için kendisine kayıt daveti gönderdiklerinde aynı dönemde kendisinin geçirdiği parlak dönemin paralelinde ufukta muazzam bir tenor John Coltrane`in gümbür gümbür ayak sesleri duyulmaya başlanmıştı. Kimi tarihçiler, Coltrane`in bu yükselişinin Rollins`in kendine olan güvenini sekteye uğrattığını iddia ederler halbuki ikisi de yakın arkadaştırlar ve Rollins Colossus`ta birlikte çalmak için Coltrane`i davet etmekten çekinmez ama yine de bu durumu doğrular görünen verilerin başında Sonny Rollins`in 1959 yılından itibaren sürecek üç yıllık bir suskunluk dönemine girmesiyle John Coltrane`in Giant Steps gibi dev bir albümü kaydetmesi, Ornette Coleman gibi bir East Coast majör ismin belirmesi aynı dönemin birbirine paralel gelişmeleridir.

* * *

Sonny Rollins için bundan sonrası aynı zamanda altmışlı yılların başlamasına denk gelen bu dönem kimi dini eğilimlerin de hayatında önemli rol oynamaya başladığı, motivasyonları arasında farklı âlâmetlerinde belirdiği yeni dönemdir. Biraz da bu nedenle Sonny Rollins hakkında tek bir yazı değil iki farklı portre kaleme almayı düşündük. İlki, yukarda okuduğunuz yani altmışların başına kadar uzanan dönem ve ikinci yazı olarak da sonrası. Ama bu sonrayı 2 Kasım İstanbul konser izlenimleriyle birlikte ele alacağımız farklı bir yazıyla değerlendirmeyi istiyoruz.

Cazkolik.com / 27 Ekim 2011, Perşembe

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Cazkolik.com

  • Instagram
  • Email

YORUMLAR

  • Metin Kaşo
    22 Eylül 2014 Pazartesi 10:54

    Geçen hafta Levon -Linda Kuyumcıyanların hayal kahvesi. YIRMIDOKUZ da. Kızlarının düğününde , bir İngiliz caz grubu. Muhteşemdi. Swing. Ve Foxtrot çaldılar. ...... O grubun adını arıyorum. Cazsız kalmayın. Metin Kaşo

    Bu Yoruma Cevap Yazın »

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.