İdealist bir caz müzisyeni olarak Yavuz Darıdere ile Cazkolik İzmir ekibinden arkadaşlarımız konuştu.

İdealist bir caz müzisyeni olarak Yavuz Darıdere ile Cazkolik İzmir ekibinden arkadaşlarımız konuştu.

Yavuz Darıdere, çoğu İzmirli sanatseverin sadece caz değil müzik deyince aklına gelen isimlerinden biridir. O akşam Aksak Lounge’ta başlayan sohbetimiz La Cigale’de Yavuz Darıdere ve "In and Out" grubunun dinletilerine ara verdikleri zaman yediğimiz nefis yemekle devam etti. Sevgili Yavuz Darıdere caz, müzik, konservatuvarlardaki müzik eğitimi felsefesi ve sosyal sorumluluk projeleriyle öyle doluydu ki sorularımıza başlamadan önce sohbetimiz zaten kendiliğinden başlamış oldu. Yavuz Bey, öncelikle müzik eğitimi verdiği öğrencilerine değinmek istiyordu. Türkiye çapında 400’ü aşkın öğrencisi vardı ve bunların sadece altısını yurtdışında okutma imkanı bulduğunu, geçen yaz bu öğrencilere okul fonu sağlamak için Avrupa Birliği projesi kapsamında bir proje tasarlayarak önerdiğini, çok sıcak karşılandığını ifade etti. Kültür Bakanlığı’nın bu konulara çok da dahil olmadığından emrivaki ile onları konuya dahil ettiklerini de ekledi. Avrupa Birliği’nden temsilcilerin konu çerçevesinde kendisine albüm çıkarmaları için ciddi miktarda ücret önermelerine rağmen kendisinin en büyük isteğinin sosyal sorumluluk projeleri kapsamında bir fon kurup sadece öğrencilere değil, sokak hayvanlarına da yardım etmek olduğunu ısrarla vurguladı. Galiba tüm bunları anlatırken asıl söylemek istediği sanatçı olmanın gereklerini vurgulamaktı. Bir çok kişinin zannettiği gibi sanatçıların aslında sırça köşkler içinde yaşayan insanlar olmadığını söylemek istiyordu. Derken konu tekrar öğrencilere döndü. 16-17 yaşında olup da henüz kısa süredir gitar çalmaya başlayan gençlerin caz çalma isteğini “özenti” olarak değerlendiriyordu. Ona göre blues çalmayan insanların jazz çalmak istemesi, bu gençlerin müziğe tersten başladıklarına işaretti. Öğrencilerini çok önemsediği her cümlesinden belli olan Yavuz Darıdere’ye göre çocuk psikolojisiyle ilgili sertifikalar almasının, insan motivasyonuyla ilgilenmesinin sebebinin, öğrencilerine nasıl iyi bir müzisyen olunabileceğini daha iyi öğretme düşüncesinden geçtiği ortadaydı.

Bu görüşmemizden bir gün önce birçok Avrupalının tanıdığı Hollandalı ünlü bir caz müzisyeninin, "In and Out" grubunun çaldığı mekana gelip, onları kendisine eşlik grubu olarak seçmesine yönelik iş teklif etmesi de Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girememesinin sebeplerini biraz irdelemesine sebep olmuş. Darıdere’nin söylediği bir söz hepimizin kendi iş dünyasını iç dünyamızla birlikte düşünmemize neden oldu: “Bir kişiyle çalışıyorsanız onun seviyesindesinizdir.” Avrupalı caz müzisyenlerinin kendileriyle çalışmak istemelerinin nedenini bu sözle açıklıyordu zaten.

Müziğin kendisinin mesleği olmadığını, hayatı olduğunu belirterek Dokuz Eylül Üniversitesi Konservatuarı’nda birlikte çaldığı genç müzisyen arkadaşlarından bahsetti. Üç dört saatlik prova ile güzel bir konser çıkardıklarını, onların sadece caz değil, blues, rock da çaldıklarını dile getirdi. Kendisinin hala Amerika’ya gidip ünlü müzisyenlerden ders aldığını ve öğrenmenin sonu olmadığına dair inancını hiç yitirmediğinin de altını çizdi. Türkiye’deki müzik eğitimi müfredatını eleştiren ünlü müzisyen, Türkiye ve Amerika’daki caz klüpleri arasındaki en büyük farkın, oradaki müzisyenlerin yeri geldiği zaman bir mekanda çalmak için para ödediklerini fakat Türkiye’de ise durumun aynı olmadığını belirtti. Gençleri düşündüğü zaman, klasik müzikten başlayıp cazda ilerlemelerinin daha sağlıklı olacağını çünkü müziğin bir bütün olduğunu belirtti. İş ahlakı onun için çok önemliydi ve okullardaki eğitim sisteminin blok flütten ileri gitmesi gerektiğini gülerek konuştuk.

Yavuz Darıdere’nin bütün ailesi müzisyenmiş. Ağabeyinin biri Amsterdam Jazz School’u bitirmiş, diğeri İzmir Devlet Senfoni Orkestrası sanatçısı, babası ise “eski TRT’cilerden” imiş. Böyle bir aileden çıkan bir müzisyenin ilk olarak eğitime öncelik vermesi elbette çok normaldi.

Yavuz Darıdere Folk Jazz Project ile geleneksel müziklerimizi caz ile birleştirip değişik ezgiler ortaya koyuyor. İlk konseri 8 Mayıs 2010 Cumartesi günü İzmir-Güzelyalı’daki Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde gerçekleşen proje Darıdere’nin, müziği sadece cazdan ibaret görmediğinin, farklı müzik türleri bir araya getirildiğinde ortaya evrensel bir müzik çıkabildiğinin başarılı örneği. Zafer Zencirli (vokal), Bike Baran (vokal), Gökmen Nacaroğlu (piyano & maestro), Metin Kurtuluş (Timbales), Barlas Kızılöz (Conga), Bora Peynirci (bongo & davul), Ziya Güçkan (back vokal & perküsyon), Fırat Duyulur (bas gitar), Alp Özdayı (perküsyon & klisifon), Yavuz Darıdere (trompet & klavye), Gürhan Keser (trombon), Kaner Sümer (saksafon)’den oluşan grup kuruluş amaçlarını “Türkiye’yi ve Türk kültürünü işitsel ve görsel şekilde; jazz müziğinin geniş armonik yapısı ile Türk Halk Müziği’nin melodik yapısını harmanlayarak tüm dünyaya denenmemiş şekilde göstermek.” olarak ifade etmektedir. İzmirli bir ekip olarak grubun “İzmir’in Kavakları” şarkısını özellikle beğendiğimizi belirtmeden geçmeyelim.

Yavuz Darıdere farklı ekiplerle (çoğunlukla In and Out grubundaki arkadaşlarıyla) Aksak Lounge, Opus, Mavi, Kybele, Le Cigale ya da Sir Winston Tea gibi kafe-barlarda veya Adnan Saygun Sanat Merkezi ya da İzmir Sanat Merkezi gibi salonlarda da sahne almış. Bir de Konak Belediyesi’nin Temmuz ayındaki “Mahallemiz Şenleniyor” etkinliklerinde yer alarak Alsancak’taki Dominik Caddesi’nde açık hava konseri vermişlerdi. Bu kadar farklı yelpazede müzik icra etmek kolay değildir fakat hepsinin ayrı bir keyfi olduğunu belirtiyor. In and Out grubuyla bir araya gelmeleri aslında eski dostluğa dayanıyormuş. Bu durum çalışmaları daha da keyifli kılıyor belli ki...

Darıdere’nin trompet ile olan profesyonel ilişkisi, popüler kişilerle çalışırken var olan cehaleti görerek, dünya çapındaki müzisyenlerle çalışırken oluşan verimliliğin içine karışarak onu hep güdülemiş. Öğrencilerine sürekli örnek olmaya çalışarak, onlar için fon oluşturma aşamasında Kültür Bakanlığı’nın desteğiyle Avrupa Birliği projesi kapsamında pek çok işler başaracağına inanıyoruz.

Söyleşi:
Beliz Hazan
Ceren Erdur
Yasemin Seymenoğlu

Fotoğraflar:
Yasemin Seymenoğlu

Cazkolik.com / 25 Ocak 2011, Salı

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Cazkolik.com

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.