İzmirli müzikseverlerin dinlemeye doyamadığı Birsen Tezer ile İzmir ekibimizden arkadaşlarımız buluştu...

İzmirli müzikseverlerin dinlemeye doyamadığı Birsen Tezer ile İzmir ekibimizden arkadaşlarımız buluştu...

Birsen Tezer`le; "Çığlık

Çığlığa" bir söyleşi...

Günler öncesinde, 16 Kasım Çarşamba akşamı çok sevdiğimiz Birsen Tezer’in Alsancak Hangover Bar’da konser vereceğini önceden duymuştuk, İzmir ekibi olarak aramızda hızla haberleşip izlememiz hatta İzmirli müzikseverler adına bir de söyleşi yapmamız gerektiğine karar verdik. Cazkolik İzmir ekibinde aramıza yeni katılan Erel’in de ilk röpörtajı olacaktı, zaten hayranı olduğu müzisyenin konserini aramızda ilk duyan da oydu. Hemen bağlantıları kurduk ve Çarşamba akşamı 18:30’da Birsen Tezer klübün kapısından girdiği anda enerjisi bizi sarmıştı bile, “Merhaba, hadi nerede yapıyoruz röportajımızı?”. Bu sohbetin daha en baştan içten ve özel olacağını farketmiştik.

* * *

İzmir doğumlu Birsen Tezer İzmir’de pek kalmamış ama burayı çok sevdiğini ve ilerde buraya yerleşeceğini, hatta tüm ekibinin de İzmir’i tanıdıktan sonra aynı şeyi istediğini belirtiyor. İnternette İzmirli caz davulcusu Ateş Tezer’in eşi olduğu bilgisini soruyoruz, halbuki hiç tanışmadıklarını söylüyor gülerek. Bu soru ona çok soruluyormuş, haberi varmış bu yanlış bilgiden, biz de buradan düzeltmiş olalım.

İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuarı’nda müzik eğitimi almış bir müzisyen olarak cazla nasıl tanıştığını merak edip soruyoruz önce, cazla tanışıklığı 23 yaşında, arkadaşlarının “Şu şarkıyı dinlesene, bak ne güzel” benzeri yönlendirmeleriyle olduğunu, kulağının caza alışması için epey bir süre geçmesi gerektiğini anlattı bize. Konserlerinde seslendirdikleri bazen caz standartlarındayken şarkılarken bir diğerinde kanunu eline aldığını görüyoruz. O anda içinden nasıl geliyor ve hissediyorsa öyle söylüyormuş. Kâh doğaçlama scat yapıyor kâh Türk Müziğine dönüyor. İşte tam da bu noktada Türk müziği eğitiminin caz söylerken de kendisine ne denli önemli katkıları olduğunu anlatıyor. Birsen Tezer’in sahip olduğu içtenlik ve doğallığın söyleyişindeki mükemmelliğin anahtarı olduğunu farkediyoruz, hiç bir zorlama yok, sahnede her şey doğal ve kendi halinde gelişiyor. Sırrı bu...

Müzik bilimi okuyan Erel’in dikkatini ünlü şarkıcının hiç klibi olmaması çekmişti, eğitiminden kaynaklanan öğrenme ihtiyacıyla bunun özel bir nedeni olup olmadığını merak edip soruyor. Birsen Tezer’in anlatımıyla sebebi “görünmeme” stratejisi. İlk bakışta “beni görmesinler ama merak etsinler” gibi bir yaklaşım olarak algılansa da aslında öyle değil. Bizzat kendisi anlatıyor; “Mesela benim keşfettiğim bazı sanatçılar, müzisyenler var. Onlara, resimlerine ya da müziklerine ulaşmakta zorluk çektiğim zaman -bu genellikle Avrupa’da ve Amerika’da oluyor, Türkiye’de herkese çabucak ulaşabiliyorsun çünkü- keyiflendiğimi hissettim. Bu kişi sadece müziğini ön plana çıkartıyor, görsel anlamda ortaya koymuyor kendisini. Bu durum, keşfettiğim, ulaştığım zaman da onu daha değerli kılıyor benim gözümde ve ben onaylıyorum bu davranışı, bana iyi gelen mutlaka bir azınlığa da iyi gelir diye düşünüyorum.”

Çok fazla önde olmaktan hoşlanmayan sanatçıyı yakından takip edenler bu durumun ne kadar belirgin olduğunu bileceklerdir, dünyadaki her şeyin tüketilmek üzerine kurulu olduğunu gayet iyi bilen başarılı sanatçı kendi albümleri ve fotoğraflarının da zamanla aynı tüketim sarmalına gireceğini gayet iyi biliyor. Konserlerinde cep telefonlarıyla fotoğraf ve videolarının çekildiğini farkedince bu kısmî gizlenmenin pek de işe yaramadığını anlamış. Ancak çocukluktan bu yana fotoğraf çekilmekten, hele poz vermekten hiç hoşlanmadığını söylüyor, bu durumun tek istinası ise sahnede söylerkenki hali. Fotoğraf çektirmeyi sevmediğini öğrendiğimizde yaşadığımız -özellikle Yasemin’in- şaşkınlık, sahnedeki en müzikal halini çekebileceğimizi öğrenince yerini sevince bırakıyor. Bu arada Birsen Tezer’in konuşurken dahi sesindeki müzikalite Ceren’in dikkatinden kaçmıyor. Klip konusuna geri dönecek olursak, evet ikinci albümünde klip çalışması olacakmış bunun müjdesini bize veriyor.

"Onu dinlerken `an`ın durduğuna şahit olursunuz..."

Bilgisayar kullanmaya beş yıl önce başladığını, hayranlarıyla buluşmak için interneti kullandığını ancak bugüne kadar bunu aktif olarak gerçekleştiremese de bundan sonra özellikle hızlandıracağını anlatıyor. En son 2009 yılında güncellenen kendi web sitesinden bahsettiğimizde ise bu konuda biraz tembel olduğunu kabul ediyor. Sevenleriyle daha çok sahnede buluşmayı seviyor ama internetin özgürleştirici rolüne de inanıyor. www.birsentezer.com sitesinin “iletişim” bölümünden gönderilen iletilerin direk kendi mail adresine geldiğini söylüyor. “Neyse ki yüzlerce mail atıp da beni yormuyorlar.” diyerek kendisiyle hafiften dalga mı geçiyor acaba? Birlikte gülüyoruz zaten... İnternet üzerinden Birsen Tezer’e ulaşmanın diğer yolları ise Facebook’daki “birsen tezer official” sayfası ve Twitter’daki Birsen Tezer hesabı.

Bu arada biz de onun hakkında internet üzerinde yaptığımız araştırmada hayranlarının pek çok güzel yorumlarına rastladığımız belirtip seçtiklerimizi gösteriyoruz;

- Sesiyle her duyguna dokunan, içmeden sarhoş yapma kapasitesi yüksek kişi...
- Sesiyle aşırı doz huzurdan birini öldürme yeteneğine sahip tanrıça... (buna çok gülüyor)
- Her zerresiyle şarkı söyleyen insan...
- Bedeni şarkıyla buluşturmak bu olsa gerek...
- Yarattığı hüzünden bile müthiş keyif aldığım güzel kadın...
- Tanrı’nın kıskanacağı ses...
- Onu dinlerken `an`ın durduğuna şahit olursunuz...
- Ruhu dinginleştiren, tedavi eden terapötik bir sesi vardır...
- Size hayatın sırrını söyleyecekmiş gibi beklersiniz...

Peki kendisi tüm bunları okuduğunda neler hissediyor, klişe sözler değiller, yaratıcı ve yücelticiler, acaba “sanatçı egosu” denilen şey insanda olmasa dahi bu sözlerden sonra ister istemez (ve haklı olarak) oluşmaz mı? Bunları okuyunca ne diyeceğini şaşırıyor, büyüklenmek bir yana eziliyormuş. “Bana kalırsa öyle ahım şahım bir şey yapmıyorum. Ben de olan bir şeyi sunuyorum sadece. Şarkı söylemeyi çocukluğumdan beri çok sevdim, şimdi de sahnede söylüyorum, bu kadar basit...” diyor ama kendisinin de hayranlık duyduğu Bülent Ortaçgil için aynı heyecanı yaşadığını, bir şey söylemeden önce otuz kere düşündüğünü belirtiyor. Karşı çıktığı şey sevmek, beğenmek, hayran olmak değil “tabulaştırılmak”. “Eşitiz hepimiz, sen belki çok güzel resim yapıyorsun, ben ise müzik yapıyorum, bu kadar aslında...” diyerek içtenliğin de basit olması gerektiğini anlatıyor sanki bize.

2009’da yayınladığı ilk albümü “Cihan”ı Bodrum’dan İstanbul’a dönüşünde ortaya çıkan şarkılardan oluşturmuş. Kendi yazdığı şarkıları oluşana kadar albümü yayınlamak istememiş ve o zamana kadar da ortaya çıkmayan şarkılar Bodrum dönüşünde birdenbire oluşmaya başlamış. Bu süreçte birlikte çalıştığı grup arkadaşları olan Mümtaz Solmaz, Tunç Özdemir, Emre Tankal, Ahmet Özbilen ona her zaman destek olmuşlar. Kayıt için stüdyosunu hiçbir maddi karşılık beklemeden açan İhsan Amca’sının da adını belirtmeden geçmiyor. İkinci albümünün hazırlıkları için ise henüz stüdyoya girmediklerini, parçaların az çok oluşmaya başladığını ama her an değişebileceğini, çünkü ekip olarak hep öyle doğaçlama yaşadıklarını ve çalıştıklarını anlatıyor. Albümün yakın bir zamanda çıkacağını da “Ama ne zaman çıkacak peki?” ısrarlarımıza dayanamayarak söylüyor. Kendisinin Hüsnü Arkan, Bülent Ortaçgil ve Erkan Oğur gibi isimlerle düetlerini dinlediğimizi bu yeni albümünde de bu sefer kendisiyle düet yapacak sanatçılar olup olmadığını soruyoruz. İki isim varmış kafasında. Birisiyle konuşmuş netleştirmiş; İlhan Şeşen. 1995 yapımı, beş yönetmenin çektiği beş bağımsız hikayeyi barındıran “Aşk üzerine söylenmemiş her şey” isimli Türk filminin şarkısı da aynı adı taşıyor. Şarkının yazarı ve bestecisi İlhan Şeşen, söyleyen de sevgili Birsen Tezer. Yeni albümde bu şarkıyı ikisi seslendirecekler. Düet yapmak istediği ikinci ismi ise açıklamıyor çünkü henüz kendisiyle bu düşüncesini paylaşmamış. Bizim röportajımız aracılığıyla kendisine bir teklif iletmiş oluruz diye ısrar ediyoruz, bu fikrimize çok gülüyor ve cazkolik için önemli bir isim olduğu ipucunu veriyor sadece. Hepimizin kafasında ayrı isimler beliriyor ama kim olduğunu öğrenmemiz için beklememiz gerekiyor.

Çoğu dinleyicisinin en çok sevdiği şarkısı “çığlık çığlığa”, Yasemin’inki “Bilsen”, Ceren`inki “Çal Kapımı” ve Erel ise tüm şarkılarını aynı keyifle dinliyor. Peki acaba kendisinde ayrı yeri olan, söylemekten daha çok keyif aldığı bir şarkısı var mı? Birsen Tezer de Erel’e katılıyor, tüm şarkılarının kendisi için ayrı bir yeri olduğunu, şarkılarının arasında bir ayrım yapamayacağını söylüyor.

* * *

Kasım ayı sonrasında neler yapacağı konusunda ise yine doğaçlama devam edeceklerinden belirli bir programları yok. Yurtdışında bir proje yapmayı düşünüp düşünmediği konusunu da hayatın akışına ve gelecek tekliflere bırakıyor, istiyor ama zorlamıyor. Zaten artık sohbetimizin ortalarına doğru Birsen Tezer’in doğaçlamayı sadece sahnede değil hayatında da kullandığını, yarınını adım adım planlanmış programlarla bağlamayan özgürlükçü biri olduğunu anlamış bulunuyoruz. Hayata uyum sağlıyor, yaptığını büyütmüyor ama devleştiriyor.

Son olarak bizlere ne söylemek istersiniz diyoruz. Güzelmişiz, öyle söylüyor. Caz söylemek isteyen genç müzisyenlere bir öneriniz var mı diyor Erel, kendisinin cazcı olmadığını sadece caz dinleyen biri olduğunu söylüyor Birsen Hanım. Şarkı söylemenin söyleye söyleye öğrenileceğini, özellikle sahnede söylemekle gelişeceğini paylaşıyor. Kendisine çok ısınmış ve “güzel” olarak yanından ayrılıyoruz. Konser saatinde mekana tekrar geldiğimizde mekanda adım atacak yer kalmadığını görüyoruz. Birsen Tezer ara sıra seyircilerin seslerinden yakınıyor, “Haklısınız tabii çok kalabalıksınız gürültü olacak haliyle. İstanbul’da konserler nasıl oluyor biliyor musunuz?" diyerek tatlı tatlı giriyor konuya, “Nefesimi duyuyorum ben” diye net bir şekilde mesajı iletiyor. Ses düzenindeki çeşitli aksaklıklara rağmen Hangover’ın işletmecilerinin ilgili tavırları aksilikleri örtbas ediyor olmalı ki gelen talep üzerine iki gün sonraki cumartesi günü Birsen Tezer tekrar aynı mekanda konser veriyor. İzmirlilerin bundan çok memnun kaldıklarını Tezer’in internet bağlantılarındaki yorumlardan görebiliyoruz. Birsen Tezer’in samimi üslubu ve yakınlığı sayesinde yeni bir arkadaşla tanışmış gibi mutlu, sesiyle büyülenmiş, kalabalıktan yorulmuş olarak konserden ayrılıyoruz.

* * *

Yazın bitişiyle çevre sayfiye beldelerinden, Çeşme’den, Foça’dan, Seferihisar’dan, Gümüldür’den dönen İzmirliler (ve tabii ki de Cazkolik İzmir ekibi) ile birlikte şehirde caz etkinlikleri artıyor, cazseverler hareketleniyor, bize de yazmak düşüyor. Yeni yazılarda görüşmek üzere, verdiğimiz ara için kusura bakacak İzmirli yoktur bizce…

Röportaj:
Ceren Erdur cerenerdur@cazkolik.com
Erel Elif Türkçü
Yasemin Seymenoğlu yaseminseymenoglu@cazkolik.com

Fotoğraflar: Yasemin Seymenoğlu

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Cazkolik.com

  • Instagram
  • Email

YORUMLAR

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.