26 Nisan akşamı İş Sanat`ta konser veren, Wim Wenders`in Lisbon Story filminden müziklerini sevdiğimiz Madredeus ile Cenk Erdem konser sonrasının mutlu yorgunluğunda bir araya geldiler...

26 Nisan akşamı İş Sanat`ta konser veren, Wim Wenders`in Lisbon Story filminden müziklerini sevdiğimiz Madredeus ile Cenk Erdem konser sonrasının mutlu yorgunluğunda bir araya geldiler...

Dinlediğiniz müzik Madredeus`un Ao Longe O Mar isimi şarkısıdır.


Madredeus ile uçsuz bucaksız sularda...

İstanbul`da bir bahar akşamı sanki bir siren şarkılar söyledi ve bizi okyanusun sularına çekti. 26 Nisan gecesi, İş Sanat`taydım ama Madredeus konseriyle okyanusun derinliklerinde tüm dinleyicilerle beraber kaybolduk. Yaylı aranjmanlar, sahnedeki ışık oyunları ve bir siren gibi hepimizi büyüleyerek şarkı söyleyerek adeta dinleyiciyi kayalıklara çeken, 24 yaşındaki Beatriz Nunes sayesinde neredeyse uçsuz bucaksız bir masalda aşık olduk ama onu aynı zamanda kaybettik ve ağıt olduk. Portekiz`in efsanevi topluluğu Madredeus, kendilerine özgü ve fadodan ilham aldığı halde daha karanlık ve klasik müziğe de yeni düzenlemeleriyle oldukça yakın duran performanslarıyla olağanüstüydü. Grubun kurucularından Pedro klasik gitarıyla şiir yaratıyor, kemanlar ve çello ile sahne iyice şiire sürükleniyordu. On yıldan fazla bir süredir ünlü dans tiyatrolarının ve dans topluluklarının da sahnelerini ışıklandıran Miguel Ramos, İş Sanat sahnesinde de mucizeler yarattı ve kimi şarkıda sahnede gölgeler, kimi şarkıda bir okyanus ve kimi şarkıda da karanlık ormanlar vardı. Wim Wenders`ın filmi, Lisbon Story`deki müzikleri sayesinde tüm dünyada meşhur oldukları 1994 yılından beri, Portekiz`in en başarılı çağdaş müzik topluluğu olarak gösterilen Madredeus, sahnede gerçekten bir şiir yaratıyor, ancak kimi zaman fazlaca aşağıya çektiğini de itiraf etmeliyim. Bazı şarkılardaki ağıt kimi dinleyicinin kalbine fazla yük verebilir; bir ara ruhlar alemine de gittik geldik, yalanım yok. Ancak ne var ki konser bütünüyle bir meditasyona dönüşüyor ve Madredeus’un müzikleri kesinlikle hayal gücüne de izin veriyor. 25 yılı geride bırakan efsane topluluk, yepyeni bir turneye çıkıyor ve yepyeni şarkılar kaydediyor. Grubun beyinlerinden Carlos Maria Trindade ile sımsıcak bir sohbet gerçekleştirdik.

Cenk Erdem
http://twitter.com/#!/thecenkerdem



 
Carlos Maria Trindade: "Türkiye kültürel zenginlikleri açısından ve çeşitliliğiyle büyük bir füzyon gibi..."

Cenk Erdem: Madredeus hikayenin en başında şiir gibi bir müzikle ortaya çıkmaya nasıl karar verdi?

Carlos Maria Trindade: Pedro Ayres Magalhães ve Rodrigo Leão pop gruplarında çalışırken kelimenin tam anlamıyla davuldan ve pop müzikten öyle sıkılmışlar ki, daha sakin müziklere ihtiyaç duymaya başlamışlar. Teresa’yı ve onun özel sesini de keşfettikten sonra, 1985 yılında Madredeus’u kurmuşlar. O sıralarda bir yandan da diğer gruplarına devam etmişler ve bu kadar ünleneceklerini akıllarına bile getirmemişler. Şimdilerde yeni bir vokal ararken Beatriz`i keşfettik ve Beatriz klasik müzik geçmişiyle bizim şiirsel yaklaşımıza çok yakışıyor.
 
Cenk Erdem: Müziğinizi “Portekiz kökenlerine bağlılığını koruyan müzikal fanteziler” olarak tanımlıyorsunuz. Bu ifadeyi biraz açar mısınız?

Carlos Maria Trindade: Farklı tarzlarda müziklerden ilham alıyoruz ve bu yüzden aslında bir tür fantezi sayılabilir. Madredeus, Bossa Nova’dan, Fado’ya kadar farklı türleri bir araya getirerek belirli bir tarz oluşturmuş durumda ve hepsi Lizbon hayalleri kurduracak kadar güçlü müzikler ve bu anlamda da birer fanteziler.
 
Cenk Erdem: Portekiz Amalia Rodrigues, Saramago, Mariza gibi  birçok özel ismi bizlere armağan etti. Siz Fado ve fadodan ilham alan şarkılar için neler dersiniz?

Carlos Maria Trindade: Fado hüzünlü ve karanlık bir tür. Öykülerinde hasret ve ayrılık var. Okyanusa açılıp geri dönmeyenler var. Sözler çok derin ve melankolik. Nostaljik ve kederli şarkılar. Aslında keşfedilene kadar bir sırdı, sonrasında tıpkı İspanyolların flamenkosu gibi keşfedildi ve tanındıkça tüm dünyada daha çok seviliyor. Bizim yaptığımız fado değil ama tıpkı fado gibi hasret ve ayrılık şarkıları.
 
Cenk Erdem: Fado dışında başka hangi türlerden ilham alıyorsunuz?

Carlos Maria Trindade: Biz müziklerimizde dünya müziklerinden ilham alıyoruz. Afrika’dan, Güney Amerika’dan ve Portekiz’in geleneksel müziklerinden ilham alarak şarkılar yapıyoruz. Tarzımızda hepsinden birer parça var. Belirli bir tarihi geçmişi ve nostaljik tarafları olan müzikler tüm dünyada seviliyor.
 
Cenk Erdem: Bizde özellikle fado çok seviliyor, bu sizi şaşırtıyor mu?

Carlos Maria Trindade: Akdeniz insanlarının duyguları çok güçlü ve bir yandan da melankoliyi seviyorlar; bu yüzden fado sanırım sizin insanınıza da yakın geliyor. Açıkçası popüler hale gelmesi de ayrıca insanlarda merak uyandırıyor. Fadoyu kimseler bilmezken, popüler hale geldikçe ne kadar güzel olduğu gün ışığına çıkıyor.
 
Cenk Erdem: Aslında 1997 yılında çıkardığınız O Paraíso albümünde fadonun köklerinden uzaklaşmıştınız, farklı türlere açık mısınız?

Carlos Maria Trindade: Öncelikle net olarak bizim yaptığımız fadodan ilham alarak bambaşka bir tarz ortaya çıkarmak. Geleneksel fadoda Portekiz gitarı vardır ve biz kayıtlarda hiçbir zaman Portekiz gitarı kullanmadık bile. Yaptığımız alternatif bir tarz oluşturmak ve bunu yaparken fadodan oldukça besleniyoruz ve sanırım çok çok uzaklamış olmayız...
 
Cenk Erdem: Wim Wenders’in Lisbon Story film müzikleriyle sizin için neler değişti?

Carlos Maria Trindade: Wim Wenders harika bir müzik dinleyicisi ve harika bir sinemacı. Lisbon Story için senaryoyu yazmadan önce Madredeus’u dinlemiş ve ilham almış, bunu kendi söylüyor ve senaryoya yerleştirdiği Madredeus ve müzikleri de filme tam bir Lizbon havası veriyor. Kesinlikle Madredeus’un kariyeri için de harika bir çıkış sayılır.
 
Cenk Erdem: Sırada neler var?

Carlos Maria Trindade: Deneysel çalışmalar yapıyor olabiliriz. Uzun süredir müziklerimize Klasik müzik ve yaylı düzenlemelerle çalışıyoruz ama her ne yaparsak yapalım, geleneksel saf bir fado olmayacağı kesin.
 
Cenk Erdem: Bir aralar da "Electronico" albümünüzde bambaşka bir sound denemiştiniz; başka deneysel çalışmalarınız da olacak mı?

Carlos Maria Trindade: "Electronico", EMI Londra projelerinden biriydi ve dünyanın her yerinden DJ prodüktörler bizim şarkılarımızı kullanarak remixlerle yeni müzikler ortaya çıkarmışlardı. Bence çok farklı ve iyi bir albüm olmuştu; hatta albümün Londra’da kült bir albüm haline geldiğini de biliyorum.
 
Cenk Erdem: Türkiye`ye ikinci ziyaretiniz gerçekleşmiş oluyor, peki son olarak Türkiye denildiğinde aklınıza en çok neler geliyor?

Carlos Maria Trindade: Türkiye kültürel zenginlikleri açısından ve çeşitliliğiyle büyük bir füzyon gibi. Kültürel açıdan ritmik, hareketli ve zengin bir çeşitlilik olduğunu biliyorum ancak Türkiye’deki müzikleri Pasion Turca ekibinden ve daha çok festivallere beraber katıldığımız birkaç isimden biliyorum. Festivallerde daha çok geleneksel müzikleriniz sahnede oluyor.

Cenk Erdem
http://twitter.com/#!/thecenkerdem

Cazkolik.com / 27 Nisan 2012, Cuma

 

 

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Cazkolik.com

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.