Borusan Müzik Evi`nde izleyeceğimiz Tin Men & The Telephone`dan Tony Roe ile Sami Kısaoğlu konuştu.

Borusan Müzik Evi`nde izleyeceğimiz Tin Men & The Telephone`dan Tony Roe ile Sami Kısaoğlu konuştu.

Caz bahçesine ilk tohumların atıldığı günden bu yana bu bahçenin en verimli türlerinden biri olan piyano üçlüleri özellikle son yirmibeş yılda Avrupa’da geçirdikleri evrimle her defasında meraklı kulaklara yeni tecrübeler sundu. Kıtanın Güneyinde (İtalya, Fransa) Amerikan geleneğinin ardılı olarak devam eden piyano üçlülerinin serüveni Kuzeyde ise daha melez bir çizgide yön buldu. Cazda yeni alt türlerin doğmasına neden olan bu eklektik tavır kendini Norveç, İsveç gibi ülkelerde belirgin bir şekilde gösterdi. Piyano üçlülerindeki bu dönüşüm İskandinavya’nın müzik fabrikası dört ülkesinin yanı sıra Kuzeyin bir diğer mucize ülkesi olan Hollanda da yankı buldu. Çok kültürlü, kozmopolit toplumsal yapısının sağladığı avantajları caz müziği sahnesinde belirgin kılan Hollanda caz coğrafyası 1960’lardan günümüze yepyeni çehrelere büründü. Doksanlarda büyük ölçüde Michiel Borstlap, Yuri Honing, Tony Overwater ve Eric Vloeimans’ın öncülüğünü ettiği bu değişime 2000’li yıllarda onlarca farklı genç isim öncülük etti.

Şüphesiz bu yazının asıl öznesi konumunda olan Amsterdam kökenli Tin Men & the Telephone grubu da yukarıda bahsettimiz Hollanda caz rönesansının saç ayaklarından birini oluşturuyor. Amsterdam Konservatuarı`nda tanışan Tony Roe (piyano), Lucas Dols (Kontrbas) ve Borislav Petrov’dan (davul) oluşan üçlü müzikte açık fikirliliğin yenilikçi örnekleriyle dinleyicilerini her daim şaşırtmayı başaran bir topluluk. Moetjenou?! (RoeM Records, 2010), isimli ikinci abümlerinde onlarca çeşit ses kolajının ustalıkla besteleriyle birleştiren topluluk şu sıralar Ürdün ve Lübnan’ı kapsayan bir Ortadoğu turnesinde. Topluluk bu turne kapsamında 16 Mart Cumartesi akşamı saat 20:00’de ise İstanbullu müzik dostları ile buluşuyor olacak. Borusan Müzik Evi’nin evsahipliği yaptığı “Doğaçlamada Avangard Perspektifler” konser serisi kapsamında sahne alacak olan Tin Men & the Telephone’nun piyanisti Tony Roe ile bu konser öncesinde bir söyleşi gerçekleştirdik.

Fotoğraf: Burcu Orhon

Telefonda beklerken geçen zamanın ses kolajları

için verdiği ilham.

Sami Kısaoğlu: Tin Men & the Telephone grubunun nasıl kurulduğundan ve isme nasıl sahip olduğun bahseder misiniz?

Tony Roe: Aslında uzun yıllar konservatuar uzun yıllar birlikte çaldık ve birlikte okuduk. Albümü kaydettikten sonra plak şirketlerinden randevu almak için telefon görüşmelerine başlamıştım. Tabi bu süreç hiç de kolay değildi. Her defasında telefona çıkan birileri hatta beklememi söylüyordu. Bu süreç bazen 15 dakikayı geçebiliyordu. Bende bu süreç zarfından telefon açıkken yeniden piyanonun başına dönüp çalışıyordum. Tüm bunlar yaşanırken telefondaki konuşmaları da bir şekilde müziğe dahil edebileceğimi düşündüm. İşte herşey biraz böyle başladı.

Sami Kısaoğlu: Yenilik neredeyse topluluğunuzun göbek adı gibi. Yaptığınız birçok farklı işte farklı bir perspektif bulmak olası. Sözünü ettiğimiz bu yeniliklerin belirgin bir şekilde su yüzüne çıktığı çalışmanız ise ikinci albümünüz Moetjenou?! Bu albüm üzerine konuşabilir miyiz?

Tony Roe: Piyano üçlüleri ilk bakışta bize çok da orjinal bir fikir gibi gelmiyordu. Çünkü her piyanistin bir piyano triosu var ve bizim yapmak istediğimiz daha farklı bir şeyler üretmekti. Böylelikle müzikte beklenmedik ses kolajlarını kullanmaya başladık. İkinci albümümüzde kullandığımız telefonda konuşan insan sesleri, kuş sesleri, komedi filmlerinde duymaya alışkın olduğumuz ses efektleri, vb. Tüm bunların yanı sıra dinlediğimiz herşeyin bu albüm üzerine bir etkisi var. Kendi adıma bir örnek verecek olursak caz piyanisti olsam da tabii ki sadece cazdan beslenmiyorum. Hip hop sıklıkla dinlediğim türlerden biri ve bu türün etkilerini konuştuğumuz albümde de görmeniz olası.

Sami Kısaoğlu: Çağdaş caz ile ilgili bir albümde dinleyiciye oldukça yabancı bir isimle karşılaşıyoruz: Fransız Olivier Messiaen`dan bahsediyorum. Bize biraz Messiaen’ın bu albümde yer alış hikayesini anlatır mısınız?

Tony Roe: Aslında klasik müzik piyanistliği üzerine eğitim aldım. Messiaen her zaman beni en çok etkileyen bestecilerden biri oldu. Albümde onun da eserlerinden birine yer vermek istiyordum. Böylece bir süredir sahnede de çalmakta olduğumuz Messiaen’ın "Danse De La Fureur, Pour Les Sept Trompettes" başlıklı oda müziği eserini caza uyarladık.

Sami Kısaoğlu: Birçok farklı bağlamda yenilikçi bir çalışma olarak tanımlayabileceğiz ikinci albümünüzün ardından 2 yıl geçti. Yeni albüm hazırlıklarınız nasıl gidiyor?

Tony Roe: Müzikte yapmak istediğimiz müzik dışından ya da müzikal olarak değerlendiremeyecek olduğumuz öğeleri de bir şekilde kendi yaptığımız müziğin içine dahil etmek. Yeni albümde bu doğrultuda olacak. Yeni albüm fiziksel bir çalışma değil. Bu nedenle CD ya da plak formatında satışta olmayacak. MP3 olarak sitemizden yayınlıyor olacağız. Albümdeki parçaları digital ortamda yayınlamamızın nedeni ise kimi parçaların dinleyici tarafından farklı versiyonlarda değiştirilmesine izin verecek olmamız. Yani parçayı dinlecek olan her bir dinleyici o parçanın kendisine göre bir versiyonunu yapabilecek.

* * *

“Doğaçlamada Avangard Perspektifler” konser serisi kapsamında Tin Men and the Telephone, konserinin sonrasında çağdaş müziğin günümüzdeki en önemli bestecilerinden Richard Barrett ve elektronik müzik kompozisyonu ve doğaçlaması alanlarında uzmanlaşan Paul Obermayer’i bir araya getiren FURT ikilisi izlenebilir.

Sami Kısaoğlu
Müzikolog

Cazkolik.com / 14 Mart 2013, Perşembe

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Cazkolik.com

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.