Ibrahim Maalouf: Müziğimin caz olduğunu, nereli olduğumu, hepsini unutun, trompet çaldığımı da unutun

Ibrahim Maalouf: Müziğimin caz olduğunu, nereli olduğumu, hepsini unutun, trompet çaldığımı da unutun

Her ne kadar biz onu bir caz müzisyeni olarak bilsek de o `bana caz müzisyeni demeyin` diyor. Biz onu Lübnan`lı bilsek de o benim yarım Türk diyor. Kim mi? Ibrahim Maalouf... Müziğinin zarfını değil mazrufunu önemseyen bir müzisyen Maalouf müziğinin hem bir kültürel içerik hem de iyi zaman geçirmek için ideal bir format olduğunun farkında ve altını çiziyor. Çok az müzisyen buranın insanıyla bu kadar içten ve doğrudan ilişki kurabiliyor. Bu açıdan şanslı biri mi, olabilir ama bunun esas nedeni Maalouf`un kişiliğinde saklı. Açık ve dürüst oluşunda, kendini saklamayışında, müziğinde, içtenliğinde saklı. Yayınladığı yeni albümlerin ardından bir kez daha Türkiye`ye gelen Maalouf`la arkadaşımız Burak Sülünbaz Cazkolik için özel söyleşi gerçekleştirdi. Bu söyleşi için epey çaba harcayan,özen gösteren sevgili Burak`ın söyleşisini Türkçe İngilizce alt alta yayınlıyoruz. Uzun yıllar Maalouf`un bu dönemine ait müziği ve söyledikleri konusunda önemli bir başvuru kaynağına dönüşecek röportajındaki içtenlik için hem sanatçının kendisine hem arkadaşımız Burak Sülünbaz`a teşekkür ediyoruz.

 

Cazkolik.com

 


 

Müziğimin caz olduğunu, Lübnanlı ya da Fransız olduğumu hepsini unutun, trompet çaldığımı da unutun

 


 

Burak Sülünbaz: Türkiye`de sevilen bir müziğin var. Aslında, bana göre bu sevgi, müziğinin biz Türklerin nesiller boyu ruhumuza işlenen müziklerle örtüşmesinden oluşuyor. Sanıyorum Türkiye dışında bu boyutta bir bağ kurulması mümkün değil. Müziğinle Türk dinleyicisinin ilişkisini, etkileşimini nasıl değerlendirirsin?

 

Ibrahim Maalouf: Türkiye’de çalmayı seviyorum çünkü müziğimle seyircinin mükemmel bağlantısını hissediyorum. Ailemin bir kısmı Türk ve benim müziğimin Türk müziği olduğuna inanıyorum. Bu çılgın bir şey :) Bu durumda bizim müzikal dilimiz aynı, aynı şekilde yaşıyoruz, çocuklarımızı aynı şekilde yetiştiriyoruz. Hemen hemen aynı şeyleri yiyoruz. Bilirsin, kültürümüz birbirine çok yakın.

 

Burak Sülünbaz: Trompetçi baba ve piyanist anneden doğan bir çocuk olman bize trompeti kendinizi ifade etmek için tercih ettiğin enstrüman olmasında ipucu veriyor. Babanın isteği üzerine çello çalabilirdin. Neden trompeti tercih ettin?

 

Ibrahim Maalouf: Babamdan bana trompet çalmayı öğretmesini istediğimde yedi yaşındaydım. Bu işi çok ciddiye aldım ve on yıl sonra profesyonel olmuştum. Babam bana tüm hayatımı vermiştir. Onu çok seviyorum ama konu enstrüman konusuna gelirse çelloyu tercih ederdim.

 

Burak Sülünbaz: Türkiye`yi daha önce "Kalthoum" projesiyle ziyaret ettin ve şimdi daha hareketli bir projeyle İstanbul`da olacaksın. "Red and Black Light"ın "Kalthoum"la benzer yönleri var mı?

 

Ibrahim Maalouf: Belki şöyle söyleyebilirim, iki proje de kadınlara övgü için yaratılmış albümler. Birbirlerini tamamlıyorlar ama çok farklılar.

 

Burak Sülünbaz: Müziğin kendi köklerinden gelen müzikleri yansıtıyor. Muhteşem bir Ortadoğu sesler senfonisi karşımızda ama genellikle Amerikalı ve Avrupalı müzisyenlerle çalışıyorsun onların senin müziğini bu kadar iyi hissedip yorumlamalarını nasıl değerlendiriyorsun?

 

Ibrahim Maalouf: Sanırım müziğim benim ortadoğu kültürümün ve benimsediğim batı kültürünün harmanı. Birlikte çalıştığım müzisyenlerse batı kültüründen. Ben doğu kültürünü getiriyorum onlar da bana kendi kültürlerinden ilham veriyor.

 

Burak Sülünbaz: Birkaç defa sahne performansını izlemiş bir müziksever olarak dinleyiciye alışıldık caz performanslarının dışında bir sahne şovu sergilediğini düşünüyorum. Size göre sahne şovunun müziğinin sevilmesinde etkisi var mı? Müzik hangi türde olursa olsun içerikle birlikte sunumunda güzel olması zorunluluğu yeni dünyanın getirdiği bir zorunluluk mu?

 

Ibrahim Maalouf: Benim için en önemli şey müziğimin anlaşılabilir olması. Hoşlanılması çok önemli değil. Aynı zamanda eğer bir şeyi veya bir kişiyi anlarsan onu daha çok sevmen için daha çok sebebin olacağını düşünüyorum. Sahnede beni ve müziğimi daha iyi anlayabilmeleri için elimden gelenin en iyisini yapıyorum. İnsanlarla konuşuyorum, müziğimin perde arkasındaki hikayeleri anlatıyorum. Şov olarak kabul edilecek bir şey yapmak yerine müziğime ve dinleyicilerimi dürüst ve samimi olmaya çalışıyorum.

 

Burak Sülünbaz: Daha önce bir sohbetimiz sırasında bir dönem Laço Tayfa dinlediğinden bahsetmiştik. Ayrıca, daha önceleri Kudsi Ergüner` le bir projede yer aldığını biliyorum. Bunun dışında Türk müziğiyle yolunun kesiştiği anlar oldu mu?

 

Ibrahim Maalouf: Evet. New York’ta New York Gypsy All Stars diye bir grup var. O grubu çok seviyorum. Onlarla birkaç sefer çaldım ve birkaç başka Türk müzisyenle de sahne aldım.

 

Burak Sülünbaz: Lübnan doğumlu Fransız olarak kariyerine Paris`te devam ediyorsun. Paris`te yaşamanın müziğine etkisi nasıl?

 

Ibrahim Maalouf: Paris olağanüstü bir şehir. Kültür ve enerji dolu, aynı zamanda çok sakin. Dünyada etrafınızda bu kadar enerji varken bu kadar barış içinde yaşayabileceğiniz başka bir ülke yoktur sanırım. Beyrut’u ve New York’u seviyorum. Türkiye’de özellikle İstanbul’da vakit geçirmekten hoşlanıyorum ama Paris benim için çok özel bir şehir.

 

Burak Sülünbaz: Keyifle dinlediğim "Red and Black Light" albümüyle 23 Nisan`da Istanbul`da olacaksın, Cazkolik.com okurlarına hangi mesajı göndermek istersin?

 

Ibrahim Maalouf: Evet. Lütfen benim müziğimin caz olduğunu ya da benim Lübnanlı ya da Fransız olduğumu unutun, trompet çaldığımı da unutun. Sizin için bir anlam ifade eden bir müzikle çok iyi zaman geçirmek ve evinize güzel enerjiyle dönmek için GELİN bizimle dans edin ve şarkı söyleyin.

 

Burak Sülünbaz: Çok teşekkürler. 23 Nisan akşamı Volkswagen Arena`da görüşmek üzere.

 

Ibrahim Maalouf: Benim için zevkti.

 

Burak Sülünbaz

 

Cazkolik.com / 18 Nisan 2016, Pazartesi

 

 

Please, forget that music is called “jazz”. Listen to music that means something, and get back home with great energy, come sing and dance with us

 

Burak Sülünbaz: Your music is loved in Turkey. I think this love sources from the fact that your music matches with the music that is printed in the minds of Turkish people for generations. I think such bond may not be established except for Turkey. How do you assess the correlation, interaction between your music and Turkish audience?

 

Ibrahim Maalouf: I love playing in Turkey because I can feel a wonderful connection between the audience and my music. Some people in my family who are originally Turkish believe my music is Turkish!! It’s crazy? So, I think we have the same musical language, we live the same way, we raise our children the same way, we eat almost the same food. You know, our cultures are very similar.

 

Burak Sülünbaz: The fact that you are the son of a trumpet player father and a pianist mother, it gives us clue why you have preferred trumpet to express yourself. You might have played cello upon the request of your father. Why did you choose trumpet?

 

Ibrahim Maalouf: I was 7 when I asked my father for the first time to teach me play trumpet. I took it very seriously and 10 years later I was a professional. He did everything. I love my father, and what he gave to me. He gave me a life. Now, in terms of instrumentation, I think I would have preferred cello!!!

 

Burak Sülünbaz: You visited Turkey with "Kalthoum" project previously, and now you shall be in Istanbul with a livelier project? Are there any similar aspects between "Red and Black Light" and "Kalthoum"?

 

Ibrahim Maalouf: Maybe the fact that they both are in a way the same tribute to women. They are complementary, but very different.

 

Burak Sülünbaz: Your music reflects the melodies that comes from your roots. We have a fantastic symphony of Middle East sounds. However, you generally work with American and European musicians. How do you assess the fact that they are able to feel and play your music this good?

 

Ibrahim Maalouf: I think my music is a mix between my middle east roots, and my adoption culture which is western culture. The musicians I play with, need to bring my western influences. I bring the middle eastern one.

 

Burak Sülünbaz: As a music lover, who watched your live performances several times, I think you exhibit a stage show to the listeners, which is different than other usual jazz performances. Do you think that stage shows make any impact on your music’s being loved? Is it an obligation, which is brought in by the new world, to ensure that its presentation is as good no matter what style of music you are playing?

 

Ibrahim Maalouf: The most important thing for me, is that my music is understood. Not necessary liked. I also consider that if you understand something, or someone you might have more reason to like it/him/her. So on stage, I try my best to make people understand my music, and me. I talk to people, I tell the stories that are behind the music. I don’t try to do any special “show”. I’m just trying to be honest, and sincere with my music.

 

Burak Sülünbaz: In one of our previous conversations, you said that you listened to Laço Tayfa for a period. Also, I know that you participated to a project with Kudsi Ergüner formerly. Other than these experiences, did you have any other experiences where your path intersected with Turkish music?

 

Ibrahim Maalouf: Yes, there is an amazing band in NY called “The NY Gypsy All star”. I love this band, and I played with them. I also had several collaborations with other Turkish artists.

 

Burak Sülünbaz: As far as I know, you continue to your musical career in Paris as a French born in Lebanon. How does it affect your music to live in Paris?

 

Ibrahim Maalouf: Paris is an amazing city. It’s full of culture, full of energy, but also, very calm. I can’t think of any other place in the world when you can actually feel this much peaceful and in the same time, getting so much energy from what happens around you. I love Beirut, New York, and love spending time in Turkey, and especially İstanbul. But Paris is very special to me.

 

Burak Sülünbaz: You will be playing in Istanbul in April 23 with "Red Black Light" album, which I listen to with great joy, and would you like to send a message to the readers of cazkolik.com?

 

Ibrahim Maalouf: Yes!! Please, forget that music is called “jazz”. Forget that I’m “Lebanese”. Forget that I’m “French”. Forget that I play trumpet. Just if you want to have great time, enjoy a nice evening, listen to music that means something, and get back home with great energy, COME sing and dance with us !!!

 

Burak Sülünbaz: Thank you very much. Hope to see you in Volkswagen Arena in April 23...

 

Ibrahim Maalouf: My pleasure !!!! 

 

Burak Sülünbaz

 

Cazkolik.com / 18 Nisan 2016, Pazartesi

 

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Cazkolik.com

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.