Alan Broadbent: Benim için sanatın coğrafyası yok

Alan Broadbent: Benim için sanatın coğrafyası yok

Zorlu PSM bu sezon hayata geçirdiği yeni caz klübü Touché`de dünyaca caz sanatçılarını ağırlamaya başladı. Dünyanın önde gelen caz klüplerinin geleneklerinden biri olan aynı sanatçıyı birden çok gece misafir etme uygulamasını da Alan Broadbent ile başlatmış oldu. Türkiye`de Kerem Görsev`le yaptığı çalışmalarla adından sözettiren piyanist ve besteci Alan Broadbent ile arkadaşımız Leyla-Diana güzel bir söyleşi yapma imkanı buldu. Hem kariyerini ve sanatını hem caza dair konuşma fırsatı bulduğu söyleşi sayesinde bu önemli sanatçıyı daha yakından tanıyacağınıza eminiz. Söyleşi de ayrıca Broadbent`in yeni albüm müjdesini de Cazkolik okurlarına sürpriz olarak iletmiş oluyoruz.

 

Leyla-Diana

 


 

Caz ritim sanatıdır, duyguyu üretir, hisleri ortaya koyar

 

Leyla Diana: Yeni Zellanda’da dünyaya geldiniz. Dünyanın bir ucunda, bambaşka bir kültür ve coğrafya. Oradan nasıl etkilendiğinizi düşünüyorsunuz?

 

Alan Broadbent: 14 yaşında Yeni Zellanda’ya Dave Bruebeck Quartet gelmişti. Take Five çok popülerdi o zaman. Cazla o zaman ilgilenmeye başladım. Benim için sanatın coğrafyası yok. Alman besteci Beethoven ya da Charlie Parker gibi müzisyenler tüm coğrafyalara aittir. Herhangi bir şehre ait değildir. Çünkü sanat evrenseldir, sadece halk müziği o coğrafyaya aittir.

 

Leyla Diana: Müzik eğitimi için ABD’ye gittiniz ama öncesinde müzikle nasıl tanıştınız?

 

Alan Broadbent: Downbeat Magazine bursu kazanarak Berklee’ye kabul edildim ve 19 yaşında Amerika’ya gittim.

 

Leyla Diana: Hem klasik müzikte besteleriniz var hem de cazda, ikisinin birbirinden ayırd ediciliği ve benzerliği konusudaki görüşlerinizi almak isterim..

 

Alan Broadbent: Evet klasikte bir kaç bestem var. Orkestra ve vokal için ve çok fazla caz bestem var ve onları söyleyen de bir çok müzisyen var. Heart’s Desire ve daha birçok başka şarkılarım da var.

 

Caz formlarını cazda doğaçlamak daha kolay. Bir çok standart parçanın temel formları vardır. Cazdaki formlar ile müzisyenler kendilerini daha iyi ifade ederler ve her defasında farklı doğaçlamalar ortaya çıkar. Fakat klasikte ise hep aynı form vardır ve aynı şey çalınır. İkisinin de farklı fonksiyonları var, aralarındaki farklılık bu.

Alan Broadbent Trio 29 Mart Touché performansından. (Foto: Leyla-Diana)

 

Leyla Diana: Ruhunuzu, kişiliğinizi müziğe nasıl aksettirdiğinizi düşünüyorsunuz?

 

Alan Broadbent: Caz ritimdir, ritm sanatıdır. Duyguyu üretir, hisleri ortaya koyar. Chalie Parker’ın da dediği gibi, duygular güzel bir dağdan, güzel bir manzaradan, güzel şeylerden etkilenerek ortaya çıkar. Her şey bizi harekete geçirir. İngilizcede bu iyi ifade edilemiyor olabilir ama müzikte daha iyi ifade ediliyor. Bu da benim anlatma yolum.

 

Lennie Tristano`dan neler öğrendim?

 

Leyla Diana: Lennie Tristano’nun öğrencisi olmak, Woody Herman ile çalışmak size neler kattı?

 

Alan Broadbent: Lennie Tristano’nun stilinden çok, piyanoda nasıl şarkı söylemem gerektiğini anlattı bana. Piyanistler şarkı söylemeyi ustalardan öğrenmişlerdir. Mesela Lester Young, Charlie Parker gibi büyük müzisyenlerden. Bu ustalar, piyanistlere nasıl şarkı söyleyeceklerini öğretirlerdi.

 

Woody Herman ile çalıştığımda o zamanlar çok gençtim ve aradan çok zaman geçti. Çoğunlukla Woody için aranjeler yapıp yazıyordum ve piyano çok fazla çalamıyordum. İkisini bir arada yapmak zordu. Hem aranjörlük yapmak hem piyano çalmak zorlaşıyordu benim için.

 

Klasikte beni etkilileyen tek bir isim var; Gustav Mahler

 

Leyla Diana: Sizi etkileyen klasik ve caz müzisyenleri kimlerdi?

 

Alan Broadbent: Caz müziğinde Charlie Parker, Bud Powel ve tabii ki Bill Evans diyebilirim. Klasikte tek bir isim var beni orkestrasyonu ve besteleriyle etkileyen. O da Gustav Mahler’dir.

 

Leyla Diana: Çok ünlü isimlerle çalıştınız ve düzenlemeler yaptınız. Her biriyle farklı deneyimler yaşamışsınızdır. Biraz onlardan bahseder misiniz?

 

Alan Broadbent: Evet doğru çok fazla... Nat King Cole’ün kızı Nathalie Cole oldu kendisi için düzenlemeler yapıp yapamayacağını sordu. Bu benim, kendimi ilk defa onun orkestrasında gösterebilmem için çok iyi bir şanstı ve yapmayı sevdiğim bir şeydi.

 

Bir çok şarkıcının yer aldığı albümümde, Brodway şarkıcısı olan Christian Chenoweth var mesela. İrene Krall.. O da büyük şarkıcı. Onunla 1974 yılında ilk “Where is Love” isimli kaydı yaptık. Ve tabii ki Charlie Haden. Onunla üç defa Türkiye’ye gelmiştim. Her zaman onunla çaldığım deneyimlerim beni çok heyecanlandırmıştır. Charlie Haden’a yazdıklarım duyulduktan sonra, Ernie Watts’ın da projesinde çalıştım.

 

Leyla Diana: Türk cazını nasıl buluyorsunuz? Kerem Görsev`le, KağanYıldız, Ferit Odman`la çalıştınız, onların dışında çalışmayı düşündüğünüz sanatçılar olsaydı kimler olurdu?

 

Alan Broadbent: Türk caz müziğini fazla bilmiyorum. Şöyle düşünüyorum; benim için Türk, Alman, Yeni Zellanda, Amerika hepsi cazın parçası. Tek bir ülkenin değil. Bunları diyebilirim. Cazda önemli olan kültürlerin birleştiği yerler. Mesela Kağan ve Ferit ile çalıyorum. Biz müzisyenler olarak ne çalacağımızı biliyoruz. Amsterdam’da mesela benzer bir şekilde bir çok müzisyen bir araya gelip çalıyoruz.

Alan Broadbent Trio 29 Mart Touché performansından. (Foto: Leyla-Diana)

 

Leyla Diana: Diana Krall’in orkestralı konserlerinde orkestra şefliği yapmaya devam ediyorsunuz. Buna benzer çalışmalarınızı olacak mı?

 

Alan Broadbent: Evet olacak. Diana Krall artık çok fazla orkestra ile müzik yapmıyor. Yeni albümü çıkacak yakında. Kayıt dünyasında da o kadar çok şey değişti ki, fiyatlar çok pahalı. Büyük orkestralarla çalışmak çok kolay değil.

 

Alan Broadbent`ten yeni albüm müjdesi

 

Leyla Diana: Son albümünüz Develpment Story hakkında ve yeni projelerinizden biraz bahseder misiniz?

 

Alan Broadbent: Development Story benim hem klasik hem de caz triomu bir araya getirebileceğim bir çalışmam oldu. Bud Powel ve Gustav Mahler’Ie, Bill Evans’ı bir araya getirme deneyimine sahip oldum. Yeni bir trio albümüm olacak ve önümüzdeki ay çıkacağız. İsmi New York Notes. New York’taki yoğun yaşamı anlatıyor.

 

Burada dört akşam çalıyorum, benim için inanılmaz güzel deneyimler oluyor. Hepimiz birbirimizi çok seviyoruz. Kağan ve Ferit ile çalmak çok eğlenceli ve yeni deneyimler kazanıyorum. Piyano ve buradaki ses sistemi çok güzel. Arkadaşlarım Gamze, Deniz hepimiz biraradayız.

 

Leyla-Diana: Cazkolik okurları için verdiğiniz içten cevaplarınız için çok teşekkür ediyoruz..

 

Alan Broadbent: Ben de çok teşekkür ederim.

 

Leyla-Diana Gücük

 

Cazkolik.com / 29 Mart 2019, Cuma

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Leyla Diana Gücük

  • Instagram
  • Email

YORUMLAR

  • Sevinc Berkay
    29 Mart 2019 Cuma 05:10

    Röportajınızı keyifle okudum Leyla Diana.Başka röportajlarınızı da bulup okudum. Çok değerli isimlerle harika bir arşiv oluşuyor. Cazkolik"i bu bakımdan çok seviyorum.Sizi başka işlerinizle de beğeni ile takip ediyorum. Radyo programlarınızın içerikleri, derin görselliğiniz ve naif kişiliğiniz ile lütfen hep üretmeye devam ediniz.

    Bu Yoruma Cevap Yazın »
  • Orhan Göreli
    31 Mart 2019 Pazar 03:50

    Çok değerli bir müzik adamı. Konserde izleme fırsatını bulduğum için şanslıyım. Sonra röportajı da okuyunca konser deneyimim ile alan"ı bir arada düşündüm. Çok iyi. Harika bir iş çıkartmışsınız. Cazkolik"i ve sizi takipte olucam.

    Bu Yoruma Cevap Yazın »

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.