Newcastle`da doğdu dünyaca sevildi, tek ve biricik Eric Burdon

Newcastle`da doğdu dünyaca sevildi, tek ve biricik Eric Burdon

Seksenlerin ilk yarısında Turgut Özal daha bira reklamlarını yasaklamamışken Türkiye`de yeni piyasaya sürülen Bavyera`nın meşhur birası Löwenbrau`nun reklamı vardı. Sloganı hep hoşuma gitmiştir. “Münih`te doğdu, dünyaca sevildi”. Yıllardır seyretmeyi beklediğim Eric Burdon`u konser öncesi yerli bir red ale ile yâdederken Newcastle ile müsemma iki marka Eric Burdon ve Newcastle Brown Ale için de böyle bir benzetme çok uygun geldi.

 

“Newcastle`da doğdu, dünyaca sevildi”

 

 

 

Chris Farlowe, Mick Jagger, Van Morrison, toprağı bol olsun Joe Cocker ile beraber ilk akla gelen adalı vokalistlerden Eric Burdon 1957`den bu yana 60 yılı aşan muazzam kariyerini yüzlerce harika müzisyen ile paylaştı. (Cyril Davis, Jack Bruce, Andy Summers, The War, Jimi Hendrix, Jimmy Witherspoon, Zoot Money, Bob Tench, Geoff Whitehorn, Aynsley Dunbar, Brian Auger, Robbie Krieger ... yazmakla bitmez gerçekten)

 

78 yaşında Amerika`dan aynı gün gelen bir vokalist için şahane bir performanstı

 

Konser öncesi salonda klasik Santana çalarak beni daha da gaza getirdiler. Los Angeles`lı 6 kişilik genç mi genç bir kadro sahneye çıktı. Grup tam bir soul kombosu; Davul, bas, gitar, klavye, saksofon, trombon. Zaten açılışı ismini hatırlayamadığım Booker T & The MG`s klasiği ile yaparak kimlik beyanlarını yaptılar. Efsanevi Eric Burdon yaklaşık dört senedir bu grup ile çalışıyor.

 

 

Fotoğraf: Sedal Antay

 

Newcastle`dan çıkmış ilk büyük grup olan Animals`ın gerçek kadrosu son olarak 35 sene önce birleşip bir albüm, (Ark) bir de turne yapmıştı. Albüm çıktığında daha bir yeni yetme iken o zamanlar bir devlet televizyonu taklidi yapabilen TRT sayesinde haberdar olup dinlemiştim. Onları tekrar dinleme imkanı zor artık ama Secret Life albümünün kadrosunu (2003-2005) izlemek isterdim gerçekten. O kadro ve albüm daha elektrikli, daha blues-rock tınlayan daha sert bir gruptu. Harika bir Alman klavyecileri vardı. Onun dışında grubun kadrosu yine Amerika`lıydı. Son albümlerinde müzik tarzı blues-rock`tan Amerikan soul-rock tarzına kaydı. Los Angeles`lı grup bu iş için biçilmiş kaftan misali harika bir enstrüman seçimi ile donatılmış. Playlist ilk defa geldiği bir yere uygun olarak Animals ve kendi solo kariyerinin köşetaşlarından seçilmişti. Açılış Randy Newman`ın ona verdiği ama daha çok Three Dog Night`tan tanınan Mama told me not to come ile oldu. Kendi yazdığı otobiyografik When I was young, The War ile söylediği Spill The Wine, White Houses 60`ların ikinci yarısındaki kendi Animals kadrosu ile yaptıklarıydı. Memphis Slim parçası Mother Earth, Lead Belly klasiği In the pines (Nirvana`dan Where did you sleep last night olarak tanır bir çok kişi) sonrası konserin ikinci yarısı The Animals best of`larının olmazsa olmazları It`s my life, Don`t let me misunderstood, Bring it home ve tabi ki House Of The Rising Sun seyirciyi ateşledi. Alan Price`ın o eşsiz klavye solosunu birebir çalmadı Davey Allen ama Hammond`ın hakkını verdi gerçekten. Don`t bring me down`da lepiska saçlı gitarist Johnzo West`in wah wah solosu müzisyenin kalitesini belli eden rafine bir işti. Biste dünyanın en güzel bas riflerinden birini içeren Gotta Get outta this place ile sahne önü benim de aralarında olduğum kuduruklar ile dolmuştu. Son parça Sam & Dave klasiği Hold On I`m Coming ile tüm salon ayaktaydı artık. 78 yaşında Amerika`dan aynı gün gelen bir vokalist için şahane bir performanstı. 3 ay önceki Alpay konserinden sonra Eric Burdon`ı da seyretmek bir görevi ifa etmek gibi. Şimdi aklımda Roger Daltrey ve Pete Townshend var, ha keza Jeff Beck?

 

Cenk Akyol

 

Cazkolik.com / 21 Haziran 2019, Cuma

 

Fotoğraf: Sedal Antay

 

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Cenk Akyol

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.