ABD`de kayıtlar, Downbeat Dergisi, Fazıl Say...

ABD`de kayıtlar, Downbeat Dergisi, Fazıl Say...

(Bu yazıya ait okunma rakamları 14 Şubat 2011 tarihinden sonrasına aittir.)


Kayıtlar


Son makalemden sonra uzunca bir ara verdiğim için özür diliyorum. Hem konservatuardaki işim hem de kayıt projeleri nedeniyle çok meşguldüm. Son makalemin yayınlanmasından sonra Fulbright uzmanı Skip Gailes ile birkaç konserde çalmak için ABD’ye gittim. Aynı zamanda birinde orkestranın ortak lideri ve ikisinde de grup üyesi olarak çaldığım üç albüm kaydettim. Kayıt sırasında en çok eğlendiğim albümler arasında yer alan bu albümler için aynı zamanda çok gurur duyuyorum. Yeni albümlerde yer alan parçalar hazır oldukça bazı örnekleri bu sayfada sizinle paylaşacağım.

Geçen ay üzerinde çalıştığımız ilk kayıt bir ortak projeydi. Virginia Commonwealth Üniversitesi’ndeki eski arkadaşlarımla ve Richmond caz ortamında gerçekleştirdik. Bu projedeki genel anlayışımız çok güzel, melodik bir albüm kaydetmekti. Albümdeki ses çok ilginçti: şimdiye kadar birlikte kayıt yapmadığım, hatta çalmadığım iki telli enstrüman – Banjo ve Pedal Steel ile birlikte çaldım. Banjoyu VCU gitar bölümü öğretim üyelerinden Adam Larrabee; Pedal Steeli VCU mezunlarından Trey Pollard çalıyordu. Banjo aslında Afrika uyruklu bir çalgı aletidir ama hem modern Banjo hem de Pedal Steel Amerika’nın yerel folklor müziğinde kendilerine yer etmiştir. Onların sesleri de birbirine çok zıt:  Vurmalı bir alet olan Banjonun atak serisine benzer sesi karşısında Pedal Steel gür ve yumuşak dokulu bir ses sağlıyor.

http://www.youtube.com/watch?v=12CUCn4d_qohttp://www.facebook.com/video/video.php?v=283467539945

Gruba ayrıca VCU öğretim üyelerinden J. C. Kuhl klarnet, bas klarnet, tenor saksafon ve Taylor Barnett’de trampet ve flugel horn ile katıldı. Cameron Ralston kontrabas ve ben de bateri çaldım. Albüm için önceden prova yapmadığımız halde, iki gün gibi çok kısa bir sürede tamamladık. Harika bir performans göstermek veya harika bir kayıt yapmak için hiç kimsenin bir formülü yoktur. Bazen her türlü provayı, hazırlığı yaparsınız, gereken her türlü tecrübeye sahip olursunuz ama o özel “sihir” sizinle olmaz. Bu kayıtta, “sihir” bizimleydi. Sonuç hepimiz için sürpriz oldu. Bence sihrin bizimle birlikte olmasının nedeni Adam, Trey ve Taylor’un mükemmel aranje ve besteleri ile biri-birimize duyduğu güvendi.

Kaydettiğim ikinci albümde ise zaman bakımından biraz daha avantajlı durumdaydık: kayıttan önce prova yapmak için yaklaşık dört, kayıt için üç de günümüz vardı. Amerika Birleşik Devletleri Deniz Piyade Kuvvetleri’nin "President’s Own" (Başkan’ın Kendisinin) bando üyeleri ile kaydettiğimiz bu albümde Anna Maria Raffaella piyano, Ryan McGeorge tuba, Aaron Clay elektrik bas ve ben bateri çaldım. Çoğunluğu Ryan McGeorge’un orijinal bestelerinden oluşan albümün müziği  daha çok fusion tarafındaydı. Albümün yapımcılığını Los Angeles’tan bu albüm için gelen Mike Lloyd yaptı. Mike aslında film müziği besteler. Film müziği bestelemekteki deneyimi nedeniyle onun yapım / kayıt yaklaşımı benim önceki çalışmalarımdan daha değişikti. Mike çok iyi bir çalışma gerçekleştirdi ve sonuç da gayet başarılı oldu. Bu albüm ABD’de Potenza Music şirketi tarafından yayınlanacak.

Son albümü eski arkadaşlarım / öğretmenlerimle kaydettik. Skip Gailes saksafon, John D’earth trompet, Randall Pharr bas, Paul Pieper gitar çaldı. Albümde Skip’in orijinal besteleri ile Joe Henderson, Mingus, Duke Ellington ve Miles Davis’in parçaları yer aldı.  Bu inanılmaz bir kayıt oldu: büyük müzisyenlerle çalmanın getirdiği mutluluk… Bu albümü çok kısa süre sonra web siteme koyacağım.


Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuarı Caz Bölümü


Son birkaç aydan beri Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuarı’nın ilk sömestrinde gerçekleştirilecek çok büyük ve heyecanlı bir proje üzerinde çalışıyoruz. Hala HUADK, VCU, NYU, JMU ve Amerikan Elçiliği ile projenin ayrıntıları üzerinde çalışmağa devam ettiğim için projenin tüm detaylarını vermeyeceğim. Sadece önümüzdeki sömestrin Türkiye’nin caz ortamında müzik bakımından tarihi bir dönem olacağını söylemekle yetinmek istiyorum. ABD’de Downbeat caz dergisi bizim yeni caz bölümü ve planlanan faaliyetlere ilişkin tam sayfa yazı hazırladı. Eylül sayısında çıkıyor! Son ayrıntılar kesinleşir-kesinleşmez yazacağım birkaç makaleyi bu olaya ayıracağım.  Biraz sabır…


Fazıl Say


Şimdiye kadar Fazıl Say’ın Türkiye’de Arabesk müzik hakkındaki yorumuna ilişkin tartışmaları hepiniz duymuşsunuzdur. Ben onun Arabesk müzik dinleyen, Türk kültürünü kabul etmeyen yorumunu duyduğumda Facebook sayfama belagatli ve bilge baterist Elvin Jones’tan  bir alıntı koydum: “Başka insanların müziği hakkında kendi değerlerinize göre hüküm veremezsiniz. Onu, kendi koşulları ile kabullenmelisiniz.”

Facebook’a koyduğum bu söz Say’ın yorumu hakkında hemen kızgın bir tartışmanın başlamasına neden oldu. Şimdi, iddiaların iki tarafını da görmeğe çalışıyorum.

Bu konuda bir şey söyleyip-söylememek konusunda çok düşündüm. Sonuçta ben yetişkin hayatımın sadece bir buçuk yılını Türkiye’de geçirdim. Türk kültürünün dinamiğini anlamakta hala başlangıç aşamasındayım. Benim görüşlerim dışarıdan birinin görüşleri. Bununla birlikte bir yabancının görüşü belki bu tartışmaya yeni bir perspektif getirdiği için geçerli olabilir.

Önce yorumu duyduktan sonra Fazıl’ı başka insanları küçümseyen, dar görüşlü bir müzisyen olarak nitelemek çok kolaydı. O farklı zevklerin, karmaşıklıkların, estetiğin olduğunu göremiyor mu?  Müziği nasıl insanların aptallığı olarak suçlayabiliyor?  Onun söylediklerine benim ilk tepkim böyleydi.

Diğer taraftan…

Niçin Türkiye’de bir müzisyenin belirli bir çeşit müziği sevmediğini açıkça söylemesi böyle büyük bir tartışmaya neden oluyor? Fazıl’ın doğru ya da yanlış kendi fikrini beyan etme özgürlüğü yok mu? Türkiye’nin müzik ortamında bir müzik parçası hakkında olumsuz yorum yazabilecek ve kendi düşüncesini destekleyebilecek bilgili müzik eleştirmenleri yok mu? Her zaman birisini incitmekten bu kadar çekinirsek veya eleştiri yapmamıza izin verilmezse sanat alanında iyileşme, değişme veya gelişme nasıl mümkün olabilir?

Bu konuda görüş ve yorumlarınızı  bekliyorum.


Yazımı sonlandırırken, arkadaşlarla bir kaç hafta önce yaptığımız caza dair bir konuşmada geçenleri aktarmak  istiyorum sizlere. Bence Türkiye’deki insanların caza bakış açısını içten ve biraz da komik bir şekilde anlatıyor bu cümleler. İsim vermeden paylaşıyorum. Örneğin iyi bir rock gitaristi olan bir arkadaşımın yorumu: "Sarp Maden gerçekten inanılmaz bir gitarist. O kadar iyi ki dinlerken caz gitar olduğunu unutuyorsun." Bunlar da çok yetenekli bir fotoğrafçı arkadaşın sözleri: "Caz dinlemeyi seviyorum, gerçekten... Ama bazen sanki şarkı hiç bitmeyecekmiş gibi geliyor."

Hoşçakalın

Emre Kartarı
08 Ağustos 2010, Pazar


Recording in USA, Hacettepe University Ankara State
Conservatory Jazz, Downbeat Magazine, Fazil  Say...


Dear Cazkolik Readers,


Recordings


I apologize for the long break after my last article. It’s been a very busy time for me, both with my work with the conservatory and with recording projects. Since my last article, I’ve traveled to USA to play several gigs with our feature incoming Fulbright Specialist, Skip Gailes. I’ve also recorded three albums, one as a co-leader and two as a sideman. I’m very proud of these recordings and they’re among the most fun I’ve done. I will try to share some samples of the music on this page as they’re finished mixing. The first recording we’ve worked on last month was a joint project. It was with my old friends from Virginia Commonwealth University, and the Richmond jazz scene. The concept for this project was to record a very beautiful, melodic album.. The sound of the album was very interesting do to two string instruments I’ve never recorded or performed with before, the Banjo and the Pedal Steel. Banjo was played by VCU guitar faculty Adam Larrabee, and Pedal Steel was played by VCU alumni Trey Pollard. The banjo’s origins are from Africa, but both the modern Banjo and the Pedal steel are instruments that are from the native, folk music of the States. They have a very contrasting sound. Banjo, being very percussive, all attack, and the Pedal Steel, providing a very lush, soft texture.

http://www.youtube.com/watch?v=12CUCn4d_qohttp://www.facebook.com/video/video.php?v=283467539945

The group also featured VCU faculty J.C. Kuhl on clarinet, bass clarinet, tenor saxophone, and  on trumpet and flugel horn, another VCU faculty, Taylor Barnett. Cameron Ralston played upright bass, and I played the drums. The album was done quickly in two days, with no prior rehearsals. Nobody has the formula for giving a great performance or doing a great record. Sometimes with all the practice, preparation and the experience, that special "magic" is just not there. With this recording, that magic was there. The end result surprised all of us. I think the magic was due to the excellent arrangements and compositions of Adam, Trey, and Taylor,  and the trust that we all had for another.

For the second album I’ve recorded, we had a little bit more advantage in terms of time: we had about four days of rehearsals before the record, and three days of recording time. This was done with United States Marine Corps "President’s Own" band members, AnnaMaria Raffaella on Piano , Ryan McGeorge on Euphonium, Aaron Clay on electric bass, and myself on drums. The music was more on the fusion side, with mostly original compositions and arrangements by Ryan McGeorge. Ryan had a very unique, original vision for this record. It’s unlike anything I’ve done before, and I’m proud to be a part of such a cool project. The album was produced by Mike Lloyd, who flew in from L.A. to work on the record. Mike’s real experience is with film composing. Because of his experience with writing film scores, he had a different approach to producing/recording than what I had done before. The end result however was a success, and Mike did a great job. This album will be released in USA by Potenza Music.

The last recording was with old friends/teachers, Skip Gailes on Sax, John D’earth on trumpet, Randall Pharr on bass, Paul Pieper on guitar. The material for this recording was Skip’s originals, and compositions by  Joe Henderson, Mingus, Duke Ellington and Miles Davis. This was an amazing session, just plain fun playing with great musicians. I will put this record up on my website very soon.


Hacettepe Ankara State Conservatory Jazz


For the last few months, we have been working on a very large and an exciting project that will take place during our first semester at the Hacettepe Ankara State Conservatory. I will not give the full details of this project now as I am still working out the details with HUADK, VCU, NYU, JMU and the American Embassy. All I can say is, there will be a musically historic time this coming semester for the jazz scene in Turkey. Downbeat magazine in USA has done a full page article covering our new jazz department, as well as this upcoming event. It will be out in the September issue! As soon as the final details are worked out, I will dedicate several articles to this event, please be patient...


Fazil Say


By now you have all heard of the controversy regarding Fazil Say’s comments about the Arabesk music in Turkey. When I heard about his comments dismissing the Turkish culture listening to Arabesk music, I’ve put a quote on my facebook page. It’s by the eloquent, and wise drummer, Elvin Jones:"You can’t judge other people’s music by your own values. You have to take it on it’s own terms." Putting that quote on Facebook started an immediate, heated debate on Say’s comments. Now, I’m trying to see the both sides of the argument. I’ve thought a lot about whether or not I should say anything about this subject. I have after all only spent a year and half of my adult life in Turkey. I am still in the beginning stages of understanding the dynamics of the Turkish culture. My views are from an outsider. However, the point of view of an outsider may have a validity by offering a new perspective in this argument.  At first, hearing his comments, it was easy to write Fazil off as a close minded musician who belittles other people. Can’t he see that there are many different tastes, complexities, aesthetics? How could he blame the music for stupidity of the people? This was my initial reaction to his statements. On the other hand....Why does a musician telling publicly that he doesn’t like a particular kind of music cause such a big controversy in Turkey? Doesn’t Fazil have the freedom to express his opinions, right or wrong? Aren’t there any well informed music critics on the scene in Turkey, who can write a negative review on a piece of music and back up their opinion? How can the arts scene improve, change, or grow, if we are always too worried about offending someone or if we are not allowed to criticize?I welcome your opinions and comments on this topic.


I would like to end the article on a lighter note. I’ve heard couple of things regarding jazz from my friends few weeks ago. I thought they were very funny, and I would like to share them with you. To save my friends from embarrassment I will not give their name.

This is from a very good rock guitarist friend of mine:

"Sarp Maden is a really incredible guitarist. He is so good that you don’t realize you’re listening to jazz guitar."

And this is from a very talented photographer friend:

"I really like listening to jazz, honestly! It’s just that sometimes the pieces feel like they’re never going to end."

Emre Kartari
August 8, 2010

Cazkolik.com / 08 Ağustos 2010

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Emre Kartarı

  • Email

YORUMLAR

  • Evren Ahmetoglu
    09 Ağustos 2010 Pazartesi 01:58

    arabeskten bende hiç hoşlanmamışımdır belkide bu müzik hakkinda ondan daha katıyımdır ama Fazılınki gibi bir aşağılayıcılığa tahammül etmemde mümkün değil. Onunki fikir değil alenan milyonlarca insana hakaret. Buna fikir diyeceğimize bu adamın içindeki ruh halini tahlil edelim bence daha iyi olur.

    Bu Yoruma Cevap Yazın »

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.