Caz tarihinde bir dönemin sonu... Hank Jones hayata veda etti...

Caz tarihinde bir dönemin sonu... Hank Jones hayata veda etti...

Dünya basınında söz birliği edilmişcesine benzer başlıklar var; "Caz dünyasında bir dönemin sonu..." Bu başlık bir çok açıdan doğru. İlki Hank Jones’un kendi kuşağından neredeyse artık kimse kalmamıştı ve o modern swing ile bebop’un kendi sofistike tarzında yaşayan son halkaydı. Tümüyle kendine ait bir çalışı, derin ve sakin cümleleri ile artık pek rastlanmayan bir müzisyen ekolünün son temsilcisiydi. İşte bu büyük müzisyen geçen gün, Pazartesi günü hayata veda etti. 91 yaşındaydı, son güne kadar da çalmayı sürdürdü.
Hank Jones’un piyanosunun en dikkat çekici yanı çalışındaki ‘espas’ (space) duygusudur, tabii yanına oldukça sofistike bir lirizmi de eklemek gerek. Bu söylediğimizi 40’lı yılların sonundan itibaren kaydettiği tartışmasız bütün albümlerde görebilirsiniz. Geleneksel ‘stride’ piyano ile bebop’un armonik yapısını buluşturan tarzı / tekniği gerçek bir deneyimci, ilerici bir fusion tecrübesi yaşatmıştır caz piyanosunda.
Herhalde lafa ortasından girmiş olduk ama güncel haberlerimizde mutlaka görmüş olmalısınız; Günümüz caz piyanosunun yaşayan en tecrübeli ve kariyerli ismi Hank Jones Pazartesi günü 91 yaşında hayata gözlerini yumdu. Uzun ve başarılı, dingin, kişiliği gibi sakin, olgun, her zaman yüzündeki bilgece gülümseyişiyle karşısındakine güven veren bir müzisyen, bir duayendi Hank Jones ve bu dünyada yaşamını geçirdiği son yılında biz Türklerde bir şekilde yer aldık... Geçtiğimiz aylarda, 2009’un son günlerinde İstanbul İş Sanat salonunda müthiş bir ilgi gören, tek bir koltuğun bile boş kalmadığı bir konseri vardı büyük müzisyenin. Günlerce gazetelere konu oldu, İş Bankası genel müdürü ile birlikte resimleri yayınlandı...

Bu ilginin nedeni onun caz dünyasında sahip olduğu haklı ün ve saygıydı kuşkusuz. Cazın neredeyse başlangıç günlerine kadar uzanan uzun ve sağlıklı hayatı onu bir caz tanrısı mertebesine çoktan çıkarmıştı. Öldüğünde 91 yaşındaydı ve halen aktif olarak çalmayı sürdürüyordu. Önümüzdeki hafta sonu için dahi Birdland ile çalma anlaşması yapmıştı, Mart ayından bu yana sağlığı bozulmuş olsa da kendini yine de çalabilecek gibi hissediyordu demek ki! Ama maalesef olmadı!

Bundan 2 sene önce yine bir sağlık sorunu yaşamış, kalbine bağlı nedenlerden dolayı bir süre hastanade yatmış ama sonrasında sağlığına kavuşmayı başarmıştı. O zaman yanında günümüz kadın caz vokallerinin en tanınmış isimlerinden Roberta Gambarini vardı. Yine bu yıl içinde James Moody orkestrası ile birlikte Cemal Reşit Rey’de izlediğimiz ama ne yazık ki Hank Jones konseri kadar basında ilgi uyandırmayan konserde Moody ile izledik genç ve güzel kadın solisti. Jones ile birlikte kaydettikleri albüm için tam iki yıl boyunca birlikte turne turne, konser konser dolaştılar. Billie Holiday, Ella Fitzgerald, Abbey Lincoln gibi dev solistlerle birlikte çalmış olan Jones’un torunu yaşındaki genç şarkıcıya müthiş bir profesyonel saygısı vardı.

31 Ağustos 1919 tarihinde Vicksburg Mississippi’de dünyaya gelen Henry “Hank” Jones’un annesi ev kadını, babası ise General Motors fabrikasında kereste müfettişi idi, aynı zamanda Baptist kilisesinde papaz olarak çalışıyordu. 7 kardeş olan Jones’ların ailece içlerinde müzik aşkı vardı zira Hank Jones ile birlikte en az kendisi kadar ünlü ve önemli iki müzisyen kardeş daha yetiştirdi aile. Trompetçi Thad Jones ve davulcu Elvin Jones... Ayrıca keman ve piyano eğitimi almış olan iki de kızkardeşi de eklemek lazım.

Tüm bu 7 kardeşin en büyükleri olan Hank Jones müzik çalışmaya ilk olarak evde piyano dersleri alarak başladı. İlk dersleri klasik müzik üzerineydi. Bu müziğe karşı olan duyguları piyano hocasına karşı ikna edici oldu ki caz kayıtları çalmasına da izin verildi. Dinlediği ve çaldığı piyanistler arasında Duke Ellington ve Earl Hines, Fats Waller gibi isimler vardı. Bu dönemde Detroit’te ki Greystone Ballroom’a sık sık Louis Armstrong’u dinlemeye kardeşleriyle birlikte giderlerdi. Hank ve kardeşleri cazı bu kadar sevmelerine rağmen babaları cazı şeytanın müziği olarak tanımlar ve sevmezdi, buna rağmen Hank çalışmaya devam etti. Yerel gruplarla ilk çalmaya başlaması ise 13 yaşındadır. Bu yaşlarda sık sık tenor saksofoncu Billy Mitchel ile Detroit’te Blue Bird isimli kulüpte birlikte çalarlar.

Piyanodaki yeteneği sayesinde kısa bir süre sonra davulcu Benny Drew ve alto saksofonist Ted Buckner Jones’u kendilerine katılmaya ikna ederler. Bu ilk grubuyla Michigan, Ohio, Buffalo ve New york’a kadar uzanan seyahat ve turne yapar. Müzisyen yaşamı başlamıştır...

Michigan’da çalarken tenorcu Lucky Thompson ile tanışır. Jones’un piyanosundan hayli etkilenen Thompson onu New York’a, trompetçi Oran “Hot Lips” Page ile birlikte çalmak için davet eder. Bebop çalacaktır ve bu onu çok heyecanlandırır. Bu yeni tarzı denemeyi gerçekten çok istiyordur. New York’a ulaşır ve 52. Cadde’de ki Onyx Club’da Page ile beraber çalmaya başlar. Yıl 1944’tür! Boş geçen zamanlarında ise dönemin büyük isimleri ve özellikle çok beğendiği piyanist Al Haig, Dizzy Gillespie, Charlie Parker gibi isimleri dinleyerek geçirir. Al Haig’in tarzında modern piyanoyu görür, yakından tanır! Bu etkinin sersemleticiliği ile böyle çalan yeni piyanistleri aramaya ve merak etmeye başlar ve kısa bir süre sonra da Bud Powell gibi bir ikon müzisyeni bulur! Powell’ın piyanosundaki karmaşık ve armonik melodileri müthiş ve inanılmaz bulur.

1947 yılının Kasım ayında büyük şarkıcı Ella Fitzgerald ile birlikte çalışmaya başlar. Ella ile çalışması sayesinde dönemin büyük emprezaryosu Norman Granz ile bir dizi kayıt yapar. Bu kayıtlar bir seri konser esnasında yapılan kayıtlardır. Bu konserler sayesinde Hank Charlie Parker, trompetçi Roy Eldridge ve davulcu Max Roach gibi efsanelerle birlikte çalma imkanı bulur, tam bu yıl ise kendi adına ilk albümünü de kaydeder; “Urbanity”.

Norman Granz ile olan ilişkisi sayesinde Granz’in en önemli albümlerinde piyanist olarak çalmış biri olur. Bu kayıtların içinde en dikkat çekici olanlarından biri Parker’la birlikte 1950 Nisan’ında kaydettikleri “Star Eyes” isimli parça olur. Jones’un bu parçadaki tarzı Bud Powell’ı anımsatıyor olsa da çoğunlukla kendi performansının ne denli başarılı olduğu konusunda sayısız övgü alır.

53’te Fitzgerald’dan ayrılır, tromboncu Tyree Glenn ile çalışmaya başlar, ardından 54’e kadar Artie Shaw ile çalışır. Bu dönem farklı müzisyenlerle serbest çalışmalara da katılmaktadır.

1955 yılında basçı Wendell Marshall ve davulcu Kenny Clarke ise çalışır. Mayıs 56’dan Şubat 57’ye dek ise ilk kez ülke dışına çıktığı turnesini Benny Goodman ile yapar. 1958 yılında farklı bir isimle, Cannonball Adderley ile çalar ve caz tarihinin en belirgin isimlerinden olan Adderley’nin efsanevi kaydı “Something Else”de çalar.

Biz Cazkolik olarak bu uzun kariyeri zevkle anlatmaya razıyız ama yazıyı uzatmayalım isterseniz, CBC ile çalıştığı, Frank Sinatra ile çaldığı ve elbette başka bir çok şey yaptığı yetmişleri hızla geçelim ama ilk Grammy’ye de 77 yılında aday olduğunu hatırlatalım.

Seksenlerde JVC, Monterey gibi majör festivallerde sıklıkla sahne alır. Başta New York ve çevresi olmak üzere sürekli klüplerde çalmaktadır. 1989 yılında yayınladığı “The Oracle” isimli albümünde basta Dave Holland ve davulcu Billy Higgins vardır.

İkibinli yılların başlarında caz şarkıcısı Selena Jones ile birlikte çalmaya başlar. Üniversiteler ve festivalleri dolaşırlar. İkibinli yılların en önemli başarılarından biri ise büyük Joe Lovano ile birlikte kaydettikleri albümdür. Büyük bir başarı kazanan albüm bir çok ödüle layık görülür. Ardından bir çoğu genç pek çok isimle çalar. Aynı yıl yukarda da bahsettiğimiz Roberta Gambarini ile birlikte çalmaya başlar. Aynı yıl National Medal of Arts ödülünü başkan Bush’un elinde alır. Harvard ve New York Üniversitelerinde master sınıflarında dersler verir.

Büyük başarılarla dolu inanılması güç bir kariyer olabilecek en kısa şekilde böyle özetlenebilir. Kardeşleri, kendinden çok önce hatta genç sayılabilecek yaşlarda bu hayata veda etmişlerdir. Hank Jones Pazartesi günü öldüğünde 91 yaşındaydı. Oldukça sakin ve dingin bir kişiliği, uyumlu sosyal kimliği vardı. Kimbilir belki de bu sakinliği ve olumlu kişiliği nedeniyle böyle uzun ve sağlık bir yaşamı oldu.

Onun piyanosunda keskin bir zarafet, seçkin bir entelektüellik vardır. Jones ile birlikte çalan bir çok müzisyenin ortak fikri aynen söyledikleri gibidir; “Onu piyanonun başında gördüğümüz zaman her şeyin yolunda gideceğini anlıyor ve rahatlıyorduk.” Müzisyen dostlarına böyle söyletebilen nadir büyük piyanistlerden biriydi.

Hank Jones’un kazandığı ödüller:

- National Endowment for the Arts Jazz Master
- The International Jazz Hall of Fame
- JazzFest 2002 Jazz Master
- Congessional Achievement Award
- Living Legend Jazz Wall of Fame: ASCAP
- Grammy Nominations for: "Bop Redux", "Love For Sale" & "I Remember You"
- Jazz Journalists Award
- Hightlights in Jazz Award

Diskografisinden seçmeler:

- Urbanity (1947)
- Bluebird (1955)
- This Is Ragtime Now (1964)
- Hanky Panky (1975)
- Bop Redux (1977)
- The Oracle (1989)
- Live at Maybeck Recital Hall, Vol. 16 (1991)
- Upon Reflection: The Music of Thad Jones (1994)
- The Great Jazz Trio Collaboration (Kardeşi Elvin Jones’un anısına kaydettiği albüm)
- Master Class (1997)
- For My Father (2005)
- West of 5th (1996)
- Joyous Encounter (2005) (Joe Lovano ile birlikte)

Cazkolik.com / 19 Mayıs 2010, Çarşamba

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Cazkolik.com

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.