Ahmad Jamal konserini izleyen arkadışımız Arto konser güzel ama izleyicimizsınıfta kaldı diyor

Ahmad Jamal konserini izleyen arkadışımız Arto konser güzel ama izleyicimizsınıfta kaldı diyor

Aslında niyetim konserle ilgili izlenimlerimi yazmaktı ama bu kez izleyen izlenenin önüne geçti. Herşeyden önce bir Ahmad Jamal konserinde mekanın yarısının, belki yarısından da fazlasının boş olması üzücüden öte bir durum. Cazın yaşayan son birkaç efsane isminden birinden bahsediyoruz, bu mu olmalı ilgi düzeyi? Bir Ahmad Jamal`i daha kaç kere canlı izleme olanağımız var (Allah uzun ömürler versin). Hadi gelmeyenleri geçtik, peki zahmet edip buyuranlar? Sahnede konser sürerken ve Jamal "Like Someone in Love" parçasında mest edici bir performans sergilerken mutad olduğu üzere araç kovalamak için kendini dışarı atanlar bir yana (tabi haklılar, o kalabalıkta(!) ya otoparktan çıkamaz veya taksi bulamazlarsa?), konser bitiminde sanatçının adeta kerhen alkışlanması ve bir tek bis bile yaptırılmaması hususunda söyleyecek söz bulamıyorum. Hadi yine diyelim performans hoşunuza gitmedi (ki olası bulmuyorum), o zaman olur olmaz yerde her bireysel soloyu niye alkışlıyorsunuz? Hava serindi üşüdük demeyin, Ahmad Jamal 82 yaşında ve eminim yeterli ilgiyi görse daha bir yarım saat rahatlıkla çalardı.

 

Gelelim Vehbi`nin kerrakesine: Kültür ve sanat alanında daha katedilecek epeyce yolumuz var... da, o yolu katetmeye hevesli olup olmadığımız konusunda ciddi kuşkularım var. Dünyaca ünlü o kadar sanatçıyı izleme olanağı buluyoruz (becerip de getirenlerin emeğine sağlık), hala bir konser izleme adabı oluşturamadık. Dün Ahmad Jamal konserinde tanık olduklarım, bunların tesadüf olduğunu düşünemiyorum. Kültür ve sanat ürünlerini de aynı teknolojiyi olduğu gibi (cep telefonu kullanımını düşünün en basitinden) sadece tüketiyoruz, ne bir tüketim adabı oluşturabiliyoruz ne de en ufak bir öğrenme ve derinleşme merakımız var. Üretene saygı ve takdirden bahsetmiyorum bile.

 

Ha bu arada konseri soracak olursanız, kaliteli bir Bordeaux şarabı gibi yıllandıkça tatlanan Ahmad Jamal ve oldukça dinamik ritm ekibi her zamanki tadına doyulmaz performanslarından birini sergilediler. Blue Moon`dan girip Like Someone in Love`dan çıktılar (ve ne yazık ki daha öteye "götürtülmediler"), arada Jamal kulak aşinası olduğumuz bol miktarda tanıdık parçacığı eserleri arasına tatlı tatlı yedirdi. Piyanodan Monk`vari kalkışlarını ve grup elemanlarını tek tek yönetişini izlemek de ayrıca keyifliydi. De.. bütün bunlar kimin umurunda? Dışarda taksi var mı biz ona bakalım, kazara burada falan kalırız sonra. Hey Allahım!

 

Arto Peştemalcıgil

 

Cazkolik.com / 20 Temmuz 2012, Cuma

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Cazkolik.com

  • Instagram
  • Email

YORUMLAR

  • Fatih Erkan
    21 Temmuz 2012 Cumartesi 09:34

    Yazınız ve değerli incelemeleriniz için çok teşekkür ederim Arto Bey. Çok üzüldüm, hem kısmen boş salon için hem de özensiz dinleyici için. Ben Ankara"da olduğumdan ve hafta içi tek konserlik kontenjanımı Ahmad Jamal"dan önce açıklandığını düşündüğüm Keith Jarrett Trio konseri için doldurduğumdan bu konsere katılamadım. Ancak bu konser kaçanlar listesinin başında. Müziğe ve canlı performansa bakışınızı çok iyi anlıyorum. İlgili ve bilgili dinleyici ile müzikal performans paylaşımının tadına varmış biri olarak bu söylediklerinizin öneminin farkındayım. Bu tür olaylar gündeme geldiğinde arkadaşlarla konuşurken hep bunun dünya genelinde zaman içerisinde ortaya çıkan bir sorun olduğundan bahsedenler olur. Benimse aklıma hep iki örnek gelir İngiltere"den. Biri klasik, biri caz. Biri en iyi akustik ortama sahip mekanlardan Cadogan Hall"de Joshua Bell ve Academy of St. Martin in the Fields Konseri, diğeri geçtiğimiz sene Londra Caz Festivali"nde Impulse"ın 50. Yılı anısına Barbican"da düzenlenen McCoy Tyner Trio ve Chris Potter konseri. Cadogan Hall"de o gün 750 kişi, evde 3 kişi bile yakalanması zor bir sessizlik yakalamıştık. Sanatçılarla beraber adeta yaşadık o gün icrayı. Saygı ve özümseme öyle bir seviyedeydi ki ön sıralarda rahatsızlık geçiren bir hanımefendi görevliler tarafından çıkartılırken, gerek olmamasına rağmen, sahnedekilere saygıdan dolayı resmen çıt çıkmadı. McCoy Tyner Barbican konseri ise yakın zamanda Garaj İstanbul"da Joe Lovano ile verdiği olaylı konseri düşündüğümüzde oldukça vurucu bir örnek. O gün sahneye çıktığı andan itibaren daha konser başlamadan belki de 5-10 dakika ayakta alkışladık McCoy Tyner"ı. Chris Potter ise efsanenin önünde saygıyla eğildi. Gözlerimiz dolmuştu gerçekten. Sonrasındaki harika performansta müzikteki tansiyon dinleyicilerin nefes alış verişine yansımıştı. Konserden sonra yardımla sahneden ayrılabilen McCoy Tyner"ın bise çıkamayacağını bile bile 10 dakika ayakta alkışladık yine. Ben kısmen yeni yetme denilebilecek bir jenerasyona kendimi ait hissederek, bizden tarafa geleceğimizdeki dinleyici profilinden çok umutlu değilim ama yine de zamanımı aslında bunun düzelmesi için de harcıyorum. Bu saygı zorla veya özenti ile yapıldığında da eğreti duran birşey. Sadece müziği ve müzisyeni gerçekten sevdiğinizde kendiliğinden oluşan bir konsantrasyon ve algı biçimi. Size ve okuyuculara, saygı ve sevgilerimi sunuyorum.

    Bu Yoruma Cevap Yazın »
  • enis tanık
    21 Temmuz 2012 Cumartesi 07:09

    Konseri izleyen sayılı seyircilerden biri olarak, yazılanlara katılıyorum. Konser başında sanatçı sahneye çıkıp, elini alnına siper edip, seyircinin azlığına hayretle baktığında içim burkuldu. Allah sağlık versin, ama bir daha İstanbul"a gelmez sanırım. Bir yandan seyircinin azlığından yakınıyoruz. Ama zamanlamanın pek de iyi olmadığı bir gerçek. Jazz festivalinin yoğun programı, bir gün önce Keith Jarrett konseri,bir de üzerine yaz tatili eklendiğinde, ancak bu kadar seyirci toplanabiliyormuş. Gelen seyircinin, kalitesi, görgüsü ve bilgisi bu kadarsa , yapacak ne olabilir? Jazz, Türkiye de kitlelere yayılmadan daha iyisini beklemek hayal olur.

    Bu Yoruma Cevap Yazın »
  • Mehmet Murat Azak
    22 Temmuz 2012 Pazar 11:14

    Çok doğru tespitler,katılıyorum.Mesela Sultanahmet bölgesinde çok camii var.Tam konser ortasına ezanın denk gelmesi sanatçıları da ikilemde bırakıyor!Devam etseler birtürlü,etmeseler birtürlü.Seyirciyle sanatçı birbirine bakakalıyor!Cemiltopuzlu "Açıkhava"da,yakınlardaki eğlence mekanlarından "bangır-bangır" müzik,konser akışında "duygulu-yumuşak geçişlerin" içine sızıyor!Yani kısacası; kültür başkenti olmak, ardı ardına, sağda solda konser organize etmek demek de değil!Buna uygun mekanların "kondisyonları" da gözönüne alınmalı diye düşünüyorum.Sevgiler.

    Bu Yoruma Cevap Yazın »
  • Zeki Yerol
    23 Temmuz 2012 Pazartesi 10:59

    Peki ya mekanın boş kalmasında bilet fiyatlarının hiç mi suçu yok? Son 1-2 yılda özellikle caz konserlerinin fiyatlarında dünya standartlarının çok üzerindeyiz ve bu konuda maalesef kimse gıkını çıkarmıyor. Konsere gelenlerin ve adabı bilemeyenlerin de çoğu, eminim ki sahnede çalanların kim olduğunu bile bilmeyen davetiyeli kesimdi...

    Bu Yoruma Cevap Yazın »

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.