Radyo Cazkolik Bodrum Kat`ta Can Tutuğ "Japon Özgür Cazı" program serisine başladı.

Radyo Cazkolik Bodrum Kat`ta Can Tutuğ "Japon Özgür Cazı" program serisine başladı.

Japon Özgür Cazı programlarını dinlemek için lütfen bu satıra tıklayarak program sayfasına geçin.


Radyo Cazkolik Bodrum Kat`ta arkadaşımız Can Tutuğ 59. programdan itibaren ülkemizde cazseverlerin fazlaca tanımadığı bir alan olan Japon Özgür Cazı üzerine hazırladığı programlarını yayınlamaya başladı.

Program içeriği itibariyle ülkemizde aynı zamanda bir ilke imza atan sevgili Can Tutuğ sadece belli bir alan üzerinde yoğunlaşmıyor, yanısıra bu konuyla ilgili tek başvuru kaynağı sayılabilecek arşivini de program program oluşturmaya başlıyor. Her açıdan çok değerli bu program serisini cazseverlerin yakından takip etmesini ve programcımız ile iletişim halinde olmasını arzu ediyoruz. Gerek programlara gireceğiniz yorumlar, gerek merak ettiğiniz kişi ve konularla ilgili sorularınızı dilerseniz doğrudan bize veya program sayfasından maille programcımıza iletebilirsiniz.

Japon Özgür Cazı nedir?

İkinci Dünya Savaşı öncesinde caz, Japon kültürünün bir parçası olmasa da -özellikle kırkların bop devrimiyle birlikte- hayatın içine girmiş, keyifle dinlenen bir "yabancı müzik türü" olmuştu. Ancak İkinci Dünya Savaşı, değişen dünya düzeni ve savaşın getirdiği yıkım ve yasaklar cazda da kendini göstermiş, "düşman müziği" olarak nitelenen caz, Japonya`da oldukça geri plana atılmış, birçok vinyl record imha edilmişti. Özellikle ellilerin sonunda Avrupa`da da etkisini gösteren özgür caz ve özgür doğaçlama akımının Japonya`ya yaklaşık on yıl -belki on beş- geç ulaşmasının nedeninin bu "yasak" olduğunu söyleyebiliriz.

Yine de, etkinin tepkiyi doğurduğunu zaten biliyor; gözlemlerime göre [özellikle konu özgür caz olduğunda] yasağın ve baskının tam tersi özgürlüğü ve tam anlamıyla elitist eleştirmenlerce kakofoniyle kıyaslanabilir hale gelen atonaliteyi gerçellediğini fark edebiliyoruz. 

Japon Cazı, ikinci atağını altmışların sonunda buldu.

Ve bu "kendini buluş" tamamen farklıydı; çünkü ne Derek Bailey, Evan Parker ya da Peter Brötzmann gibiydiler; ne de Albert Ayler, Cecil Taylor ya da Sunny Murray ile kıyaslanabiliyorlardı. Onların çizgisi doğaçlamanın da ötesinde, tamamen serbestliğin ön planda olduğu ve müziğin ne olduğunun sorgulandığı; bir anlamda yönelim ve bellek yetilerine odaklanmaksızın salt bilince / alt benliğe erişebilen hipnotik bir terapiydi. 

Denenmemiş "şey"lerin denendiği, müziğin müzik olmaktan çıkarak sadece ses olarak ele alındığı, enstrümanların icracıların birer organı haline geldiği; salt ve saf duygudan ibaret bir "şey"dir Japon Emprovize Müziği.

Cazkolik.com / 08 Ocak 2014, Çarşamba

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Cazkolik.com

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.