|
|||||
Radyo Cazkolik
İnternet üzerinde cazkoliklerin
buluştuğu bir caz radyosudur |
|||||
CazFM.com canlı yayınını dinliyorsunuz.
|
|||||
|
Türkiye'nin Caz Takvimi
Jazz Company Geceleri: Kubilay Kan ile Sinemada CazMekan: Jazz Company, Elite World Hotel, Talimhane, TaksimTarihi: 06 Aralık.2019 Saat: 21:00 Etkinlik Bilgisi : “Sinemada Caz” konseptli özel gecedepiyanist, şarkıcı ve besteci Kubilay Kan, 6 Aralık Cuma akşamı sahne alacak. Kubilay Kan’a davulda Emir Özoğlu Ulusoy ve kontrbasta Yiğit Şen eşlik edecek. Bugüne kadar beyazperdede kullanılan en sevilen cazmüziklerinin seçkin örnekleriyle oluşturulan özel repertuvar gecesi, birbirinden renkli sahne şovlarına ev sahipliği yaparak misafirlerine müzik ziyafeti yaşatacak. İZDSO KonserleriSanatçı: Yalçın Adıgüzel Şef, Orhan Teynalov Tar, İzmir Devlet Senfoni OrkestrasıMekan: AASSM Büyük Salon, İzmir Tarihi: 06 Aralık.2019 Saat: 20:00 Web Adresi: http://www.biletinial.com Etkinlik Bilgisi : İzmir Devlet Senfoni orkestrası aralık ayının ilk konserini bu akşam gerçekleştirecek. Ayrıntılı bilgi için www.aassm.org.tr Erdem Özkan Quartet![]() Mekan: The Badau, Akasya (Rez: 0 532 306 4334) Tarihi: 06 Aralık.2019 Saat: 21:30 Web Adresi: https://www.facebook.com/events/5 Etkinlik Bilgisi : Giriş: 50 TL. Müzik ve dansla küçük yaşta tanışmasına rağmen St. George Avusturya Lisesi ve Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü?nü tamamladıktan sonra kurumsal hayata yönelen Erdem Özkan, müzikle profesyonel olarak 30 yaşından sonra ilgilenmeye başlamıştır. Ankara menşeili müzisyen Nejdi Şimşek tarafından düzenlenen parçalarla Frank Sinatra?ya odaklanan Dance-A-Natra projesi kapsamında ilk vokal tecrübesini yaşadıktan sonra, Sibel Köse Caz Vokal Atölyesi`ne katılarak Sibel Köse, Evrim Özşuca ve Eylül Biçer ile çalışma fırsatı bulmuştur. 2016`da Pulawy, Polonya`da Janusz Szprot koordinasyonunda düzenlenen caz kampına katılmıştır. Bu eğitimleri takiben ilk sahne deneyimlerini Umut Ünleyen, Umut Oymak ve Burak Cihangirli ile gerçekleştirmiştir. 2017 yılında Şef Nail Yavuzoğlu yönetimindeki CRR Caz Orkestrası`yla Cazda Genç Soluklar konserleri kapsamında sahne almıştır. Caz standartları ağırlıklı olmak üzere, Gregory Porter, Kurt Elling gibi çağdaş müzisyenlerin eserlerini de seslendiren Erdem Özkan, müziği hikayeleri aktarmaya yarayan bir araç olarak değerlendirmekte ve sahne programlarında dinleyenlere bu hikayeler eğlenceli bir üslupla aktarmaktadır. |
Festival Günlüğü yayında: Festivalin anma gecesi en sıcak, en içten geceye dönüştü.
![]() 12 Kasım 2017, PazarBaşka boyutta bir virtüözite gösterisiGecenin ikinci konseri, daha büyük merak ve heyecanla beklediğimiz bir konserdi. Latin cazın iki bildik ismi Chucho Valdes ve Gonzalo Rubalcaba, unutulmayacak bir konsere imza attılar. Sahneye baktığımızda bizi ilk etkileyen, birbiriyle örtüşmüş iki piyanonun görkemli duruşuydu. İki müzisyenin ortak özelliği, yarattıkları müziğin klasik yaklaşımdan geliyor olması ve planlanmış, ama boşluğa izin veren bir icrayla çalıyor olmalarıydı. Teknik yeterlilikleri çok güçlüydü. Enstrümanlarını bedenlerinin parçasından ziyade onu farklılaştıran, onunla diyalog kuran müzisyenler gibi kullanıyorlardı. Özellikle Rubalcaba, tuşlara her dokunduğunda bu deneyim, serebral bir etkinliğe dönüşüyordu. Tercihler öyle güzel kurgulanmıştı ki; sesi dönüştüren parmaklar, insanın duyguları üzerinde ve onları dönüştürerek geziniyordu. Özenin hemen her safhada hissedildiği bir konserdi. Sanki Rubalcaba`nın elleri, Valdes`in ellerine karşılık verirken; diğer yandan bu uyum, bilinçli bir sanatsal zekâyla aniden kırılabiliyordu. Yorum ve icra konusunda çok güçlü bu iki piyanist, birbirleriyle enstrümanları üzerinden diyalog kurmayı hiç bırakmadı. Piyano iletişim & etkileşim aracına dönüşmüş; planlanmış sanat, kendi kendini yeniden üretirken gelişiyor ve seyircinin tanıklığından ürkmeden bu deneyime davet ediyordu. Karşılıklı doğaçlamalar sırasında Chucho Valdes`in keyiften bir an ara verdiği konserde, salonun tüm dikkati sahnedeydi; aynı anda, aynı şeyi yaşama deneyiminin keyfi tüm salonu sarmıştı. Latin müziğinin akıllarda yer etmiş standartları, sanatçıların yorumu ve icra yetkinliğiyle bambaşka bir forma bürünmüştü. Kategorik ve belki de etnik tüm kalıpları aşmış, yalnızca "iyi müzik" oluvermişti. Yalın ve apaçık olduğu kadar, büyülü ve etkileyiciydi.
Cümleler güzeldi ama orkestra karmaşıktıHayat acı-tatlı anılarla doludur. Bazı deneyimler var ki; insana, geleceğe, yaşama dair umut verir, ilhamla doldurur. 12 Kasım akşamı Cemal Reşit Rey`de ardı ardına izlediğimiz iki konser birbirlerini güçlendiren, pekiştiren birer müzikal deneyim oldu. * * * İlk konserde, Amina Figarova Sextet, son albümleri Blue Whisper`daki eserlerden oluşan bir repertuvar oluşturmuştu. Figarova`nın yumuşak tuşesinden, piyanoda yarattığı çok seslilik ilişkisinden albümde dinlediğim zamankinden daha çok etkilendim. Bazı bölümlerdeyse, hızlı soundcheck yapmak zorunda kalmalarının azizliğine uğradıklarını düşünüyorum. Klasik trio formuna ek olarak, ön bölüme eklenen üç üflemeliyle sesi genişletmeyi denemişti Figarova. Müziği, Avrupa`nın alışılagelmiş tekrarlara dayalı müziğinden farklı olarak; daha hikayesel ve sürprizlere açıktı. Açık söylemek gerekirse; flütü beğendiğim halde, saksafonda keşke daha önce duyurulduğu gibi Wayne Escoffery`i dinleyebilseydik diye düşünmüştüm. Bis parçası "Sneaky Seagulls" bittiğinde, artılar ufak tefek eksileri sildi süpürdü. Geriye sadık takipçilerin ve Figarova`nın müziğiyle tanışan müzikseverlerin yüzünde gülümsemeyle salondan ayrıldığı bir konser kaldı. Burak Sülünbaz Cazkolik.com / 28 Kasım 2017, Salı 11 Kasım 2017, CumartesiMatematik, simetri, duygular, melodiler, keşiflerHafta sonları festivallerin en yoğun günleri, özellikle cumartesiler. 11 kasım da aynı öyle bir gün. Gündüzden başlayan etkinlikler arasında iki söyleşi dikkat çekiyordu; biri "Kim Sevmez ki Cazı". Elif Çağlar`ın moderatörlüğünü üstlendiği sohbetin konuşmacıları caz piyanisti Çağrı Sertel ve caz şarkıcısı Ece Göksu`ydu. Caz müziğin korkulacak, çekinilecek bir müzik olmadığını, dinlemesi çok zevkli bir müzik olduğunu anlatan güzel bir sohbetti, diğeriyse çocuklara masal tadında cazın anlatıldığı bir atölyeydi, aynı saatlerde Lindy Hoppers`ın caz dans atölyesi ve `Çay Saatinde Caz`da iki farklı etkinlik olarak günü dolduruyordu ama bunlar gündüzdü, akşam olunca konserler devreye girdi, gecenin ilk konseri Akbank Sanat`ta Benedikt Jahnel Trio idi, arkadaşımız Burak Sülünbaz`ın festival öncesi yayına giren sanatçıyla söyleşisinde olsun, sanatçının başka beyanatlarında olsun öne çıkan detay bestelerini matematik formülü gibi ele aldığıydı, konseri izlemeye başlayınca aslında ne kadar konsantre bir müzik icra ettiklerini gördük. Sahnede iyi bir üçlü vardı, eli tüy kadar hafif kontrbasçı Antonio Miguel ve bence festivalin en iyi davulcusu diyeceğim Owen Howard ile piyanist Jahnel kompozisyonlara özenle gizlenmiş melodilerin çevresinde dolanan, her notanın hakkını ustalık ve zevkle veren, cumartesi kalabalığının arasına saklanmış mücevher kıymetinde bir konserdi. Üçlünün sahne iletişimleri iyiydi, Jahnel`in kompozisyonlarına matematik kattığı kadar simetriyi de kattığı belliydi. Üçlü, ağırlıklı son albümden olmak üzere, son üç albümden müzikler dinletti. Owen Howard`a bir kez daha dönmekte fayda var, hafif ve zarif fırçalarıyla, `snare drum`a kâh bezler örterek, kâh üzerine tahta kutu koyarak elde ettiği farklı seslerle, kasnaklardan, metallere kadar envai vuruş renkliliğiyle ve özellikle konserin sonundaki solosuyla bu adamı niye daha iyi tanımıyorum ki dedirtti doğrusu bana. 27. Akbank Caz Festivalinin iyi konserlerinden biriydi, tam bir festival keşfi oldu. Kenan Doğulu caz festivalindeDüşünüyorum da, bir pop müzisyeni olarak Kenan Doğulu`nun mesela on, on beş yıl önce bir caz festivaline katılması ne kadar yoğun eleştiri alırdı. Hatırlayın, mesela, artık hayatta olmayan Prince`in Montreux Caz Festivali`nde o dönem bir ilk olarak konser vermesiyle Montreux yönetimi adeta topa tutulmuştu, inanılmaz eleştiriler almıştı, zaten, Montreux`nun böyle bir huyu vardır, ama bir değişimin önünü açmış demek ki. Bugün böyle şeyler, yani, farklı tarzların sanatçılarının farklı müziklerin festivallerine katılması şaşılacak bir şey değil, üstelik, Prince`in o sıra çıkan yeni albümü caz albümünde cazla ilgili hiçbir şey yoktu, bildiğimiz Prince işte, oysa, Kenan Doğulu son albümü "İhtimaller"de kendi bestelerini ülkenin önde gelen caz müzisyenleriyle ve caz düzenlemeleriyle kaydetmişti, her iki taraf da birbirine yaklaşmıştı, bu konserin böyle bir ortamda festivalde yer alması bence az bile konuşuldu. Geçtiğimiz gün Doğulu`nun Nardis Caz Klübü sahnesinde görünmesi eskiden birbirine tahammül etmekten uzak bu tarz müziklerin her iki tarafla da yakın temas kurmaya müsait, caz müziğini iyi takip ettiğini bildiğimiz Kenan Doğulu gibi müzisyenlerin etkisiyle yeni şeyler yapabilme ihtimali yeni bir sayfa açmak kadar değerli olabilir. Feridun Ertaşkan Cazkolik.com / 19 Kasım 2017, Pazar Yukardaki fotoğraflar Kenan Doğulu`nun kendi sosyal medya hesabından paylaştığı fotoğraflardır. 09 Kasım 2017, PerşembeShabaka and the Ancestors`dan meselesi olan Afro-Futuristic perspektifShabaka Hutchings gibi son yılların etkileyici ve "müzikal huzursuz" tenor saksofoncusu gelmiş bir şeyler yazmadan olur mu? Geçen sene çıkardığı "Wisdom of Elders"ın (Yaşlıların Bilgeliği) müziğini, özellikle açılıştaki 13 dakikalık "Mzwandile"yi dinlemiş miydiniz? Bence kaçırmayın. Bu konser festivalin üzerinde fazla konuşulmadan geçip giden konserlerinden olmasın sakın. İki sene önce başka bir konseri için konuştuğum Hutchings (okumak için tıklayın) hâlâ o yılki kadar idealist ve sinirli. Belki daha da. Afro-diaspora estetiğine kendi selamımı gönderiyorum demişti bana o röportajda ve son albümünde de trompetçi Mandla Mlangeni ile Güney Afrika eksenli bir toplulukla çaldı. İki sene önce Afro-diaspora dediğimiz müzikler şimdi aynı periferide Afro-Futurism olup çıkıyor hırslı ve yaratıcı sanatçının ellerinde. Bana bir çeşit Pharoah Sanders`ı hatırlatıyor. Müziğinde büyük bir şeyler var ama kendini sakınmayan güçlü duygular da var, yine o röportajda Avrupa cazı denen şeye inanmıyorum demişti, herkesin kendi coğrafyasından kaynaklanan müzikal huylar bunlar diye eklemişti. Bu söylediğinden yola çıkınca, kendisi de Londra`da yaşayan ama kalbi Güney Afrika`da atan bir sanatçı, ters giden şeylere öfkelenen, kimliği, duruşu olan bir sanatçı. Yine gelecektir, güçlü bir müziği var, kaçırdıysanız eğer takip edin, yeniden geldiğinde kaçırmayın, dinleyin. Feridun Ertaşkan Cazkolik.com / 16 Kasım 2017, Perşembe Türkiye`de cazın geleceği Hakan Başar`a ve onun nesline emanetGeçen sene sevgili Leyla-Diana genç piyanistimiz Hakan Başar`la radyo programı yaptığından bu yana (dinlemek için tıklayın) konserler vermeyi sürdürüyor ve artık caz festivallerinin aranan isimleri arasına girmeye başladı. Bu yıl 27. Akbank Caz Festivali kapsamında 9 kasım perşembe günü St. Benoit Lisesi salonunda kendi dörtlüsüyle konser verdi. Bildiğim kadarıyla festivalin en genç sanatçısı ve bu yol onu geleceğin caz starlığına götürecek. Babasının üzerinde büyük emeği var Hakan`ın, o emeklere kendi çabasıyla ama tıpka bu yıl festivalde çalan ve röportaj yaptığımız dünyaca ünlü caz davulcusu Mark Giuliana`nın dediği gibi disiplinle ve çok çalışarak ekleyeceği müzikler ve zamanla albümler, ardından yurtdışı konserleri, yurtdışı festivalleri derken yine o zaman geldiğinde bu yazıyı da hatırlarsınız ama şimdilik not alın ve konserine denk gelirseniz gitmeyi, desteklemeyi ihmal etmeyin, Türk cazının geleceği adına yapın bunu. Feridun Ertaşkan Cazkolik.com / 16 Kasım 2017, Perşembe 08 Kasım 2017, ÇarşambaMehmet Uluğ özel anması festivalin en sıcak, en içten gecesine sahne olduAkbank Caz Festivalinin kurucularından Mehmet Uluğ`un erken yaşta vefatının ardından festival her yıl özel bir gece düzenliyor. Bu geceler bir anlamda hem festivali hem Türkiye caz ortamını Mehmet Uluğ anarak anlamlı bir geceye dönüştürüyor. Mesela, Uluğ`un yakın dostu David Murray bir önceki senenin özel besteleriyle mimarıydı, hatta albümü de çıktı. Festival bu yıl yine bir özel gece planlamış. Seksenli yıllarda Amerika`dan Türkiye`ye bir caz festivali gerekleştirme fikriyle yanıp tutuşarak dönen Uluğ kardeşler hemen Emin Fındıkoğlu ile temasa geçerler, çünkü, o zamana kadar Türkiye`nin caz festivali tecrübesi son derece sınırlıdır ve bu sınırlı tecrübenin sahibi de Bilsak Caz Festivali`ni düzenleyen Emin ağabeydir. Yaklaşık beş yıl süren festival Avrupadan ve Amerikadan birçok ünlü caz müzisyeninin İstanbul`da konser vermesini sağlamıştır. Sevin abla (Okyay) bir gün o günleri yazar da inşallah tüm ayrıntıları öğreniriz. * * * İşte, Emin ağabeyle o günden bugüne abi kardeş hukukunu sürdüren Uluğ`lar 8 kasım akşamı Babylon sahnesini Mehmet Uluğ anma gecesi olarak Emin Fındıkoğlu`nun +12 projesine açtı. Fotoğraf: Tunçel Gülsoy/Cazkolik Dostlar arasında bir konserdiTRT Hafif Müzik ve Caz Orkestrası haricinde aktif, düzenli konser veren bir caz orkestrası olmayan, big band fakiri bir ülke Türkiye ama Emin ağabey kendi yaşıtlarının emekli hayatı sürdüğü günlerde Türkiye`ye harika bir orkestra kazandırdı. Emin Fındıkoğlu +12 orkestrası giderek genişleyen bir orkestra. Aslında, +12 iken de Emin ağabey ve solist Meltem Ünel`le 14 kişilerdi, 8 kasım akşamı ise 16 olmuşlardı. Nev-i şahsına münhasır bir orkestraAslında, tam bir big band değil, o gece Emin ağabeyin de sahnede dediği gibi `küçük grup yaklaşımıyla büyük grup` diyebileceğimiz bir orkestraydı izlediğimiz ve klasik big band disiplini yoktu sahnede, en gencinden en tecrübelisine hepsi ezel ebed birbirini tanıyan, alkışlayan, sohbet eden, espri yapan, dinleyiciyle diyalog kuran sempatik mi sempatik bir orkestra demek daha doğru olur. Fotoğraf: Leyla-Diana Gücük/Cazkolik Konserin maskotu BijuGecenin en sevimlisi kuşkusuz konser boyunca Emin ağabeyin yanından ayrılmayan köpeği Biju`ydu. Maskara bir de oyuncu ki bu kadar olur. Emin ağabey Biju`yu yanında oturtunca bütün salonun neşesi, sempatisi olup çıktı. Her fotoğrafa poz verdi. * * * +12 projesini yıllardır solist olarak Meltem Ünel`le izleriz, bu genç ve güzel, başarılı solistimizi Emin ağabeyin dışında bir yerde hiç görmedik, dinlemedik. Ünel hem sahneye hem müziklere yakışıyor. O gece bir kez daha tanık olduk. Gecenin iki solisti; Meltem Ünel (solda), Zeynep Kuyumcu (sağda) Fotoğraf: Leyla-Diana Gücük/Cazkolik) Yeni bir vokalist sürprizi; Zeynep KuyumcuGecenin bir diğer sürprizi Emin ağabeyin yeni keşfi, genç caz şarkıcısı Zeynep Kuyumcu`ydu. İlk kez görüp dinlediğim Kuyumcu`nun sadece sesini değil sahne tavrını da sevdim. Kendine özgü, hatta hafif, ona yakışan asi bir havası var. Daha ilk şarkıda elini cebine sokarak şarkıyı söylemesi, şarkıya konsantre olması hoşuma gitti. Umarım caz söylemeyi bırakmaz, devam eder, onun havasına ihtiyaç var. Belki birileri daha rockvari bulabilir ama caza yakıştığını söyleyebilirim. Merakla takip edeceğim. ve tabii orkestra, ve tabii caz klasikleriGeceye Thelonious Monk`tan bir parçayla başlandı, Engin Recepoğulları`nın soprano saksofon solosu güzeldi, ardından Ünel`in seslendirdiği iki standart; "I Concentrate on You" ve "My Foolish Heart" ile devam edildi. Tolga Bilgin`in trompetine ayrı not düşmüşüm. Güzeldi. * * * Yeni keşfimiz Zeynep Kuyumcu "Teach Me tonight"ı seslendirdi, Emin ağabeyle tam 36 yıldır beraber aynı sahneyi paylaşan trompetçi Şenova Ülker`in solosu dinlemelere layıktı. Meriç Demirkol`un bariton saksofon solosu da öyle. Kuyumcu Kurt Veil`den "My Ship" ile tamamladı. * * * Emin ağabeyin repertuvarı renkli, hem enerjik hem baladlı ve blueslu seçimlerdi. Yani, hem icrası hem dinlemesi oldukça keyifli müzikler! Orkestrada bir de çok genç bir tromboncu vardı, Burak, daha 18 yaşında ama çok başarılı bir genç, yanlış hatırlamıyorsam Cannonball Adderley`nin parçasında solosu vardı. Not aldım. Michel Legrand`dan "The Windmills of Your Mind" ile gece devam etti. Fotoğraf: Tunçel Gülsoy/Cazkolik Arif Mardin`in düzenlemesi 57 yıl sonra ilk kez seslendirildiGecenin sürprizleri birden fazlaydı. Sona doğru, Emin abi çantasından büyük haberi çıkardı. bundan tam 57 yıl önce, Arif Mardin`in yeniden düzenlediği Dizzy Gillespie`nin efsanevi "Night in Tunisia" standardının ilk kez seslendirilmesine tanık olduk. Bu yanıyla tarihi bir andı. Umarım ilgililer gecenin kaydını almıştır. * * * Gece, daha latin ritmli, mesela "Black Orpheus" gibi parçalarla devam etti. Meltem Ünel`in bir setinin ardından Zeynep Kuyumcu tekrar sahnede bu kez "Lover Man"i seslendirdi, Engin Recepoğulları`nın balad solosuyla Aretha Franklin`den "Crazy in Love", Cole Porter`dan "All of You", Carol King`den yine Meltem Ünel`in sesiyle "Love Me Tomorrow", Şenova`nın solosuyla "My Heart Belongs to Daddy" ve tüm orkestrasın salonla birlikte seslendirdiği "Coconut" nakaratında sonunda hep beraber "Kokoreç" diye bağırarak bitirdiğimiz nefis bir caz gecesi oldu. Bir yanıyla, benim için festival en güzel gecesiydi. Feridun Ertaşkan Cazkolik.com / 13 Kasım 2017, Pazartesi Fotoğraf: Leyla-Diana Gücük/Cazkolik Festivalde türkülerin cazla randevusuBu yıl yerli caz konserleriyle öne çıkan festivalde daha önce albümünü dinlediğim ama sahnede izlemediğim Authentic Anatolian Project merakla beklediğim konserlerdendi. Vokalde Berin Koç, saksofonda Çağdaş Oruç, klavyeli çalgılarda Ercüment Orkut, basta Eylem Pelit ve davulda Volkan Öktem sahnede Aşık Veysel`den Neşet Ertaş`a uzanan büyük halk ozanlarının hem çok geniş bir coğrafyayı hem birden fazla nesli etkilemiş türkülerini cesur bir kararla caz formunda düzenlemişlerdi. Proje Eylem Pelit ve Berin Koç`un fikri. Konserde dilediğimiz şarkıların biri hariç hepsi Pelit düzenlemesiydi. Anadoludan çıkan has müzikleri cazla buluşturma fikri en az iki kuşağın heyecan duyduğu bir konu. Özellikle "Uzun İnce bir Yoldayım" çok yorumlandı. Authentic Anatolian Project`in de bu çabaya katılması yeni kuşakların geleneği sürdürmesi bakımından önemli. Genellikle, yapılan denemeler melodi ve sözlerin akışını fazla bozmayan ama intro veya nakarat kısımları ya da dörtlük geçişlerinde kimi zaman doğaçlama intibaı uyandıran `jazzy` sololarla örmekti, ya da sözler tümüyle kaldırılıp melodi yeniden biçimlendiriliyordu. Authentic Anatolian Project`in düzenlemeler konusunda verdiği en cesur karar bağlama gibi yerel saz kullanmadan, batı sazlarıyla kaydetmek olmuş. Berin Koç`un şan eğitimli sesi sözlü versiyonlarını düzenlemeyi esas aldığı için proje bu fikre daha yatkın. Konserde özellikle iki şarkıda hem klavyelerde Ercüment Orkut hem Çağdaş Oruç`un ama özellikle bir parçada Oruç`un soloları konserin en çok alkış alan bölümleri oldu dinleyiciden. Şan eğitimli seslerin bu türkülerin topraksı ve kendine has kavruk tonunu yabancılaştırma ihtimali muhtemelen Berin Koç`un en dikkat ettiği konu olmuştur eminim. Feridun Ertaşkan Cazkolik.com / 11 Kasım 2017, Cumartesi Fotoğraf: Leyla-Diana Gücük/Cazkolik 07 Kasım 2017, Salı
|
![]() |
Savaşma, caz yap! |
![]() |
Yeni albümler arası gezinti |
![]() |
Cazla şarabın ortak noktası |