Cüneyt Sermet de öldüyse eğer caz tarihinin ilk yüzyılı gerçekten sona ermiş demektir

Cüneyt Sermet de öldüyse eğer caz tarihinin ilk yüzyılı gerçekten sona ermiş demektir

Bundan tam 59 yıl önce, 5 Nisan 1959 tarihinde Milliyet Gazetesi`nde yayınlanan "Musiki" isimli köşesindeki "Amerika Mektupları 1" adı altındaki "En İyiler" yazısında şöyle diyordu Cüneyt Sermet; "Bundan evvelki yazılarımdan birinde Amerika`daki solistlerin bir listesini vermiştim. Amerika`da müzisyenleri yakından görüp en son plâklarını da dinleyince bu listede bazı değişiklikler yapmak lüzumunu hissettim. Bu müzisyenlerden etraflıca bahsetmeden evvel yeni ve kısa bir liste vermek isterim. Davul: Shelly Manne, Joe Morello, Max Roach, Don Lamond, Elin Jones, Ed Thigpen. Kontrbas: Ray Brown, Scott LaFaro, Leroy Vinnegar, Paul Chambers, Wilbur Ware, Oscar Pettiford, George Duvivier, Don Bagley, Milt Hinton ..." Her enstrümana dair liste böyle uzayıp gidiyor.

 

Cüneyt Sermet`in evvelki yazılarımdan birinde dediği, bu tarihten bir yıl önce, 23 Aralık 1958 tarihinde yine Milliyet`teki köşesinde yazdığı yazıydı ve yazının girişinde şöyle diyordu; "Caz meraklılarıyla konuştuğum zaman ilk nazarı dikkatimi celbeden şey isim üzerinde durmalar ve şu veya öbür Amerikan müzisyeninin daha iyi olduğuna dair aralarında giriştikleri iddialardır" der ve devam eder.

 

Türkiye`de caz müziğin kurucu neslinin başında gelen Cüneyt Sermet ve onun mensup olduğu kuşağın bir ömür boyu cazın peşinde olması, bu müziğe karşı duydukları, belki bugün bir çoğumuzun anlamakta zorluk çekeceği sonsuz sevgi bugün biz hangi noktadaysak eğer o noktaya gelmemizdeki yapı taşlarının mimarları olması sayesindedir. Bu sözleri, uzun ömrünü caz müziğine içtenlikle vakfetmiş bir duayenin ardından söylenen iyi sözler olarak düşünmeyin. Gerçeğin böyle olduğu muhakkak.

 

Cüneyt Sermet de öldüyse eğer caz tarihinin ilk yüzyılı gerçekten sona ermiş demektir

 

Cüneyt Sermet ismi etrafında çevrilen her tür efsanevi notları, anıları, anekdotları bildiğiniz ne varsa bir müddet kenara koyun, zira, bugün Türkiye`de caz adına bildiğimiz ne varsa kökenine dair en geriye doğru gittiğimizde karşımıza çıkan isimlerin başında gelir Cüneyt Sermet. Milliyet`teki yazılarını hatırlatmam bu amaçlaydı. Kendisinden sonra gelen tüm cazsever nesillerini hiç bilmediği denizlere açılmış çocuklar gibi düşünün, bir deniz feneri var uzakta, sadece ona bakıyorsunuz. Cüneyt Sermet`in etkisi o deniz feneri gibi olmuştur. Onun dünyasından, gözlerinden, hislerinden bakarak yargılarımızın, beğenilerimizin ilk yapı taşlarını oluşturduk, fikirlerine en katılmadığımız anda bile söylediklerinin ne kadar etkili olduğunun, hepimize hiza verdiğinin farkındaydık.

 

Bakın, yıllar önce Cumhuriyet Gazetesi hafta sonu ekinde Tarık Öcal`a verdiği röportajda çocukluğu ve caza ilgisi hakkında ne diyor; "… (o dönem, yani otuzlu, kırklı yılların cazseverlerini kastederek) biz dediğim, bir ben vardım caza meraklı, bir de İzmir`den çocukluk arkadaşım Tahir Su. İkimiz birbirimizi kolejde rastlantıyla bulduk. Onun koltuğunda plâklar, benim koltuğumda plâklar. Tahir sonradan amatör kaldı ama o sıra çok iyi anlaşırdık. Gelişimimiz aynıydı. İnanır mısınız, iyi bir şey dinlediğimiz zaman birbirimizin gözlerinin içine bakardık, öyle âşıklar gibi. Ve ikimizin de gözleri yaşarırdı. Ben spor yapardım, o yapmazdı. Biz futbol maçı oynarken Tahir sahanın kenarında koşar, "Count Basie Orkestrası çalıyor, koş!" diye ciyak ciyak beni çağırırdı. Ben takım kaptanı olarak bir anda takımı on kişi bırakarak kaybolur, Count Basie dinlemeye giderdim. Bizden başka, bizim gibi bir de Moda grubu varmış. İlhan Mimaroğlu, Erdem Buri, Şadan Çaylıgil, Mehmet Aktel ve başka arkadaşlardan oluşan bu grup da kendi aralarında çalarlarmış. Biz Tahir`le "modern"ciyiz, onlar "eskici"

 

Burada sözü edilen sahici anlamda bir avuç insan. Saysanız toplam onbeş-yirmi kişi ancak var ve bu isimlerin en baskın karakterli olanı, hayatının kalanında, hatta, dün 92 yaşında vefat haberi geldiğinde son anına kadar cazdan bir an ayrı düşmemiş belki birkaç kişinin başında gelirdi. Türkiye caz ortamı için bir nevi caz peygamberiydi. Kendini âdeta cazla aynı yaşta görmesi, kurucu kuşağa ait hissetmesi ve temel tavsiyeleri; "Dinlemek, dinlemek, dinlemek".

 

Cüneyt Sermet eleştirmenliği

 

Caz müziğinde Cüneyt Sermet gibi bir kalem gelmedi, zaten ondan önce yoktu, sonra da öyle bir kalem çıkmadı. Gelin bakın bir örnek okuyalım; "… zaten caz tarihine baktığımız zaman kalburüstü olarak gördüğümüz bariton saksofoncular üç dört kişiye aşmaz. Bunlardan en meşhuru olan Gerry Mulligan da ilk iki üç sene hariç kendisi hakkında beslenen ümitleri boşa çıkarmıştır. Boston`da Storyville adlı gece klübünde dinlediğim bu müzisyen Dixieland`e kaçan müzik anlayışı, ritmik olmayan kuru çalışı ve aralarında herhangi bir bağlantı olmayan derme çatma cümleleriyle bende çok kötü bir tesir yarattı. Konuştuğum birkaç müzisyen de bunu teyid ettiler ve kendisiyle sırf para kazanmak için çaldıklarını söylediler. Hatta davulcu Max Roach daha da ileri giderek Mulligan ile çalışan müzisyenlerin kabiliyetlerinden çok şeyler kaybettiklerini ve halen Mulligan ile çalışan Art Farmer`ın evvelce çok daha iyi çaldığını söyledi. Kısaca, Mulligan, bugünkü stili ve fikirleriyle makbul bir müzisyen değildir. Yaptığı kompozisyon ve aranjmanlara da aynı kuru hava ve melodi kıtlığı hakimdir." Sermet`in 7 Haziran 1959 tarihinde yine Milliyet`teki köşesinde kaleme aldığı bu yazı Sermet`in eleştiri tarzının belirgin örneklerinden biridir. Evet, serttir, acımasızdır, yargılayıcıdır, kimi zaman küstâh kimi zaman aşağılayıcıdır, küçümseyicidir ama dikkatinizi çektiyse, Sermet`in şöyle bir üstünlüğü var, o, tüm bu insanların çağdaşı ve yaşıtı olma, onları bizzat memleketlerinde tanıma, klüplerinde dinleme, onlarla mahalle arkadaşı olma ayrıcalığına sahipti. Cazseverler olarak bizler isimlerini anarken hayranlıktan besmele çekecek kadar özendiğimiz müzisyenler onun sokak arkadaşıydı, dolayısıyla, o yıllarda, sonraki yıllarda tüm bu yazıları okuyan biz normal cazseverleri düşünün, kim üstüne laf söyleyebilirdi ki? Bu yüzden Sermet`in yargılarını zamanla cazı öğrenip, tanıyarak kendi fikirlerimizi, kendi kanaatlerimizi oluşturana kadar rehber belledik, aklımızın köşesinde hep kendini hatırlattı durdu, kimine katıldık, kimine katılmadık ama cazı öğrenirken rehber olma özelliğinden hep faydalandık, Cüneyt Sermet bizim için cazın gerçek ve canlı tarihi, yaşayan efsanesi olmayı sürdürdü ve hep öyle kalacak.

 

Feridun Ertaşkan

 

Cazkolik.com / 06 Mart 2018, Salı

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Feridun Ertaşkan

Cazkolik.com kurucusu, editör ve yazar.

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.