Müziğini ve enstrümanını yeniden tarif eden Hamiett Bluiett 78 yaşında öldü

Müziğini ve enstrümanını yeniden tarif eden Hamiett Bluiett 78 yaşında öldü

Bir çocuk on yaşında bariton saksafon çalmaya başlar mı? Günümüzde böyle çocuklar var mı? Nerdeyse boyundan büyük bir müzik aleti. Geçen hafta sessiz sedasız hayattan ayrılan Hamiett Bluiett on yaşında çalmaya başlayıp ölene kadar bırakmayacağı bariton saksofonu ilk eline daha o yaşta almıştı ama daha önce de piyano ve klarnet çalıyordu. Yani, doğuştan müzisyen...

 

Bluiett gibi müzisyenler kendini ve yaptığı işi yeniden tarif eden insanlardır. O da öyle yaptı ve müzik içinde enstrümanının konumunu yeniden tanımladı. Bariton saksafon, saksafon ailesinde baskın bir tona sahip olmasına rağmen düşük profilli enstrüman olarak görülürdü. Buna rağmen Bluiett, bariton saksofonu kendinden önce sayıları bir avuç olan sanatçının yaptığından daha ileriye taşıyan biri oldu. Bu yüzden eleştirmenler enstrümanında yaşayan en önemli isim olarak tanımlamıştır. Bir röportajında; “Bariton saksofona sevgisini benim gibi veren fazla kişi yoktu, bu yüzden, müziğin yeniden yazılması döneminde bir devrimin parçası oldum” demişti.

 

Devrin caz müzisyenlerinin çoğu gibi New York’a taşınmadan kendi memleketinde birçok isimlie çaldı ki bunlar arasında B.B. King ve Tina Turner gibi şöhretler de vardı. 1960 yılında New York’a taşınarak Black Artists’ Group isimli grubunu kurdu. Yetmişlerin ortalarında da tüm dünyada tanınan World Saxophone Quartet’i kurdu. Grupta, tamamı kuşağının önde gelen sanatçıları Julius Hemphill, Oliver Lake ve David Murray bulunuyordu. Dönemin bu yenilikçi topluluğu 1976 yılında ritm olmadan dört müzisyenin de aynı anda doğaçlama çalmaya başladığı radikal bir müziğe yöneldi. Bluiett, 2011 yılında verdiği bir başka röportajda o dönemi Loft Jazz (*) yılları olarak tanımlıyor ve “New York’un her yerinde çalıyorduk. Bu dönem, benim için olduğu kadar dinleyiciler için de harika bir dönemdi. Biz, çalmak istediğimiz müziği çaldık ve o müziği dinlemek isteyen insanlar da dinlemek için geliyordu” diyordu.

 

Sadece free jazz olarak anılan isimlerle değil, Charles Mingus, Gil Evans, Max Roach gibi isimlerle çalarken Stevie Wonder, Aretha Franklin, Marvin Gaye gibi starların sahnesinde de bulunuyordu. Elliden fazla albümde yeralan Bluiett kendi müziğinde the Bluiett Baritone Nation ve the Clarinet Family isimli iki farklı grup daha kurdu. Sadece cazcılarla değil Quincy Troupe, Eugene Edmond gibi şairlerle disiplinler arası çalışmalar yaptı.

 

Bluiett’in bariton saksofona bakışını özetleyen en güzel cümlesi “bariton çalanların çoğu onu harika bir enstrümanmış gibi değil, sanki bir hizmetçi, uysal bir şeymiş gibi görüyor, oysa, ben böyle görmüyorum, ona öncü bir ses olarak bakıyorum, ille de alto ve tenor saksofonu desteklemesi gerekirmiş gibi görmüyorum” idi. Bu yüzden, ritmik dokuları ezen, zarif melodileri seslendirirken feryat eden, uluyan seslere yönelirdi. World Saxophone Quartet dönemi eleştirmenler bu dört adamın müziği için “dört adam şaşırtıcı bir açılım yaptı” diye yazıyordu.

 

Yanısıra, çocukluğunda onu en etkileyen isim olan Duke Ellington orkestrasının baritoncusu Harry Carney gibi melodiyi seviyordu, özgür doğaçlama çalarken bir yandan “bence melodi çok önemli” diyen biriydi. Özellikle balad çalmayı çok seviyordu (ki meraklısı özellikle 1997 tarihli Village Vanguard kaydını mutlaka dinlemeli). Loft caz döneminde beraber çaldığı arkadaşlarına "insanları uzaklaştırıyoruz, bu kadar mesafeli olmak istemiyorum "diyordu.

 

Büyük sanatçının ölümüne dair net bir açıklama yok ama önceki yıllarda felç geçirdikten sonra sağlığının giderek kötüye gittiği biliniyordu. 2016 yılında artık çalamaz hale gelince bırakmak zorunda kaldı. World Saxophone Quartet müzisyen değişiklikleriyle çalmayı sürdürmüştü ama Bluiett’in hastalığı iyice ilerlediğinde onlar da çalmayı bıraktı.

 

(*) Loft Jazz altmışlı yılların sonu ve yetmişli yıllarda özellikle New York ve Boston çevresinde gelişen, sanatçıların caz klüpleri ve salonlar yerine apartman dairelerinde, çatı katlarında, hatta, terkedilmiş binalarda sanat çevresi, entelektüeller ve bohem ağırlıklı bir dinleyici grubuyla buluşarak gönüllerince müzik yaptıkları yerlerdi ve zamanla Loft Jazz isimli akıma dönüştü.

 

Cazkolik.com / 14 Ekim 2018, Pazar

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Cazkolik.com

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.