Yeni röportaj yayında... Şimdi gel de bu grubu dinleme. Bence orda olun!

Yeni röportaj yayında... Şimdi gel de bu grubu dinleme. Bence orda olun!

Black Art Collective gündemin olağanüstü yoğun olduğu bir dönemden geçerken İstanbul’a geliyor. Aslında, sadece onlar değil, ekim ayında birçok iyi konser izleme fırsatımız var, konserleri burada saymayacağım ama 17 Ekim akşamı Zorlu PSM Touche sahnesinde izleyeceğimiz ve Amerikan caz sahnesinin süper starlarından oluşan bu harika topluluğu özel olarak anlatmam lazım.


Black Art Collective yıllardır takip ettiğim tenor saksofoncu Wayne Escoffrey, caz trompetin önde gelen isimlerinden Jeremy Pelt, tromboncu James Burton III, piyanist Xavier Davis, basçı Vicente Archer ve davulcu Johnathan Blake’ten oluşan bir süper grup. Bu adamları İstanbullu cazseverler olarak birçok defa izledik ama bu kez altı yıldır sürdürdükleri ve geçen yıl “Armor of Pride” albümüyle caz gündemine zımba gibi bir imza atan toplulukla Zorlu PSM’nin desteğiyle kısa soru ve cevaptan oluşan hızlı bir söyleşi yaptım. Hem aklımdaki soruların cevabını aradım hem sizlerin nasıl bir toplulukla karşı karşıya olduğunuzu farketmenizi istedim.


Son yıllarda Amerikan caz gündemini yakından takip edenler kökleri eskiye dayanan bir tartışmanın alttan alta ama kesintisiz sürdüğünü bilir; Afro Amerikan caz müzisyenlerinin önemli bölümü caz müziğinin başından beri bir “Black Art” formu olduğunu söyler. İkibinler sonrası bu iddianın destekçileri genç caz müzisyenleri arasında daha da arttı. Hatta, tartışmaya Hip Hop ve Rap’çiler de kendilerini cazın devamı kabul ederek katıldılar. Black Art Collective grubunu bu tartışmaların bir parçası kabul etmek mümkün.


Black Art Collective gibi bir toplulukla vur-kaç söyleşi yaparken sorulacak ilk soru şüphesiz Black Art’a dair olmalı. Hele bizim gibi Amerika’daki caz tartışmalarını uzaktan takip eden bir ülke için kaçırılmaz bir fırsat. Nitekim soruyu bu kapsamda şekillendirerek “Türkiye`deki caz dinleyicileri için bu röportaj grubu tanımak açısından iyi bir fırsat. Grubun adı dikkat çekiyor, bu soru belki çok sorulmuştur ama bu ülkeden ilk kez soruluyor olabilir. Neden Black Art?” diye sordum. Cevabı tahmin etmekle birlikte onlardan duymak önemliydi. “Biz siyah kültürü, bu kültürün mükemmelliğini ve sanatını temsil ediyoruz, bu nedenle, grubun adı içinde saklıydı, onu oradan çıkardık” diye özetliyorlar.


Yukarda saydığım isimlerin tamamı topluluktan önce ünlü olan isimler, bir araya gelmelerinin yarattığı sinerji sahneye orijinal besteler olarak mı yansıyor yoksa standartları ya da başkalarının bestelerini mi seslendiriyorlardı, doğru cevap kendi besteleri olmalı diye düşünürken “tamamı orijinal ‘high premium’ besteler icra ediyoruz” cevabı Black Art kültürünün yeni bestelerle sürdürülmesi bakımından önemliydi. Ayrıca, kişisel albümlerinin grubun müziği üzerindeki etkisini sorunun devamı olarak sordum; “bireysel müziklerimiz hayatımızın yansıması olduğu için hangi grupta olursak olalım bu aslında sürekliliği temsil eder” diyerek bence topu göğüslerinde yumuşatarak yere indirdiler.


Black Art Collective’in her biri tek tek ünlü ve önemli olan bu müzisyenler uzun süre bir arada kalabilir mi, bir süre sonra herkes kendi yoluna gider mi sorusunun cevabı da “altı yıldır birlikteyiz, çalışabildiğimiz sürece yola devam... Altı üyeyle bu kolay değil, çalışabildiğimiz sürece beraberiz” diyerek şimdilik sorun olmadığının altını çizdiler.


Herkes bu ismin esasen politik bir isim olduğunu anlar, elbette ben de bu soruyu sordum; “Müziğimizi aşırı siyasallaştırdığımızı söyleyemeyiz ancak bir bestenin ülkenin şartlarından etkilenmesi de gayet mümkün” diyerek son yıllarda yaşanan kimi tartışmalara tuzak olmadıklarını ifade etmiş oldular.


Klasik sorulardan biridir, yakında yeni bir albüm var mı, “evet, gelecek yıl güzel bir albüm geliyor”, tetikte olmak lazım...


Yukarda bir yerde Rap ile Hip Hop bağlantısından söz etmiştim, bu soruyu da sordum, kısa ve kesin cevap geldi; “Evet, hepsi siyah Amerikan deneyimi ve ifadesinin uzantısı”. Tamam, biz öyle müzik yapmıyoruz ama -mesela rahatlıkla bu gruptan biri olarak sahnede olabilecek Robert Glasper’ın son albümü tam bir Hip Hop albümü olmuş- bu çizginin içindeyiz diyorlar.


Ve son diyalog elbette İstanbullu dinleyicilere bir selam mahiyetinde olsun istedim ve sordum; “insanlarınızın sıcaklığı” cümlesi çok hoşuma gitti… Şimde gel de bu konseri izleme. Bence orda olun.


Feridun Ertaşkan


Cazkolik.com / 12 Ekim 2019, Cumartesi

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Cazkolik.com

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.