Çeşme-Alaçatı ve caz iyi hoş da izleyici açısından durum nasıldı?

Çeşme-Alaçatı ve caz iyi hoş da izleyici açısından durum nasıldı?

Günler öncesinden ışıl ışıl hazırlanmış harika bir web sitesi, Türkiye’de bir caz festivalinde bu denli zengin bir müzisyen kadrosunun ilk kez Çeşme’de bir araya geliyor olmasının yarattığı heyecan ve gurur; Alaçatı’nın mistik ve kışın huzur dolu atmosferine cazın ne kadar da uyacağına dair hayaller… Allah aşkına, İzmir’de benim yerimde olsaydınız bu festivalden uzak durabilir miydiniz? Hiç zannetmiyorum! Biz de kıpır kıpır bir halet-i ruhiye içinde cumartesi akşamüstü yola koyulduk. Erkence varmalıydık ki, Alaçatı sokaklarında turlayarak önce o mistik ve huzurlu havayı içimize çekip cazın havasına girebilelim.

 

Alaçatı’ya vardığımızda, mekânı kolay bulup bulamayabileceğimize dair yaşadığımız tereddüdü, her köşe başına yerleştirilen festival pankartları ile bezenmiş tabelalarla giderirken, her şeyin santim santim düşünüldüğü ve bizi harika bir gecenin beklediği hissine kapılmıştık. Bu his, performansın yapılacağı Bu’ra Lokal’e girer girmez yerini karamsarlığa bıraktı. Genişçe bir restauranta masalar ve bistrolar öylesine yakın yerleştirilmişti ki, kımıldamanın, masadan kalkıp yürüyebilmenin imkânı yoktu. Hatta sahneye yakın masalarda oturanların sahneye çıkmadan mekân içinde hareket edebilmeleri mümkün değildi. Garsonlar sıkışıklıktan masaların arasına giremiyor, servis için izleyenlerinden yardım istiyorlardı. İstanbul’un da çok üzerine çıkan fiyatlara karşılık servis edilen menünün zafiyetinden hiç bahsetmek istemiyorum. Herkesin elinin, ayağının başkasına çarptığı, yerinden kalkma şansının bulunmadığı bu sımsıkışık ortamda, cazın havasına girebilmenin zorluğunu tahmin edersiniz.

 

Caz performanslarında, baladların dingin havasının aristokrat -bir o kadar da yapmacık- kahkahalarla bozulmasından tutun da, cazın fon müziği olduğu, sohbete asla ve kat’a ara verilemeyeceğine dair alışkanlıklarımıza; sıkış tepişin içinde gözleri kapanan orta yaş üstü hanımlara kadar daha pek çok tuhaflığın o gece de bilindik caz manzaralarından olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Velhasıl, sorun yine aynıydı esasında: Ekonomik sebeplerle cazın elitist bir şekilde lanse edilmesi. Müziğe bu elitist yaklaşımın, en çok müziğin kendisine zarar verdiği hep dikkatlerden kaçıyor. Caza ilgi duymayanların cazın zengin ve aristokratların müziği olduğuna dair düşüncelerini biz cazseverler yadırgıyoruz yadırgamasına ama, bu kâr sever elitizm karşısında farklı düşünmek mümkün mü?

 

Sımsıkışık gecede ilk olarak Ayşe Gencer İmer Demirer sahne aldı. Onlara, tuşlu çalgılarda Serkan Özyılmaz, saksafonda Engin Recepoğulları, kontrabasta Erdal Akyol ve davulda her zaman olduğu gibi İzmir’in tek neferi Ayhan Öztoplu eşlik etti. Keşke bu neferlerin sayıları artsa da, İzmir’de de Nardis, Jc’s gibi caz mabetleri inşa edilse. Avrupa’da katedral inşaatlarının çokça yüzyıl sürdüğü gibi, İzmir’de de caz mabetlerinin inşa edilmesinin yüzyıllar almaması tek dileğimiz! On sekizincisi yapılan son İstanbul Caz Festivali’ndeki olağanüstü to wisdom the prize performansına doyamadığımız İmer Demirer’e yine doyamadık. Ayşe Gencer’in izleyici ile hemen hemen hiç temas kurmaması, parça aralarında tek kelime söylememesi, dahası sexteti tanıtırken birkaç kez eşlikçilerin isimlerini ya unutması ya da yanlış söylemesi, gecenin dikkat çeken eksiklerinden bir diğeriydi. Türkiye’de zaten bir avuç olan ve zannımca kültür varlığı olarak koruma altına alınması gereken cazcıların izleyiciye doğru bir şekilde takdim edilmesi, o müzisyene verilen değerin ötesinde, Türkiye’de yetişen müzisyenlerin hafızalara yer etmesi bakımından fevkalade önemli.

 

Gecede ikinci olarak Türk cazının üstadları Neşet Ruacan ve Önder Focan sahne aldılar. Kendilerine saksafonda Engin Recepoğulları, kontrabasta Erdal Akyol ve davulda Ayhan Öztoplu eşlik ettiler. Önder Focan her zamanki zerafeti ile yakın zamanda ikinci kez geldiği Alaçatı’da çalmanın verdiği mutluluğu ifade ederek açılışı yaptı. Performansın başlamasından itibaren daha yarım saat bile geçmemişti ki, tüm Alaçatı’da elektrikler kesildi! Amma velâkin, bu durum, müzisyenlerin elektriğini kesemedi. Pek tabii, Neşet Ruacan ve Önder Focan elektriğin kesilmesi ile gitarlarını çalamadılar; fakat, Engin Recepoğulları, Erdal Akyol ve Ayhan Öztoplu cazın büyüsünü sürdürerek parçayı çalmaya devam ettiler. Beş dakika sonra elektriklerin tekrar gelmesi ile performans tüm hızıyla devam etti.

 

Evrim Erişir

 

Cazkolik.com / 18 Mart 2012, Pazar

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Cazkolik.com

  • Instagram
  • Email

YORUMLAR

  • Ayşe Gencer Gencer
    18 Mart 2012 Pazar 01:22

    Merhaba.. Caz da iletişim insanlar la konuşarak, bakışarak kurulmaz,Hançeri ruhuna saplarsan saplarsın.. Caz cılar için mekanın neresi olduğu ne olduğu ve nasıl olduğu hiç önemli değildir ,sadece onlara kalan en önemli ve tek kutsal şey 4..5..metrekare lik sahnedir..heyecandan uzun soyadları karıştırma olasılığı çok yüksektir.. Bu Herkes için geçerlidir...Sizin görüşünüze göre soyadını yanlış söylemek o müzisyene değer vermemek ise nasıl oluyor da beraber dünyadaki en yüce sanatlardan birini paylaşıyoruz..Kendi görüşlerinizi bana göre çok kısa ve net biçim de yazmışsınız vurucu olmuş doğrusu..Ancak..Bir festival düzenlemenin nasıl olduğunu,hele hele bir müzisyenin bir gün için de harcadığı emeği,, yorgunluğu stresi,mutluluğu ,hüznünü anlatsam Bu kadar kolay yazılamayacağını anlardınız.. Malesefki bunları Caz müzisyenleri böyle zorlukları dile getirmez..( merak etmeyin içine de atmaz ) çünki ona zorlukları unutturan tek şey sahne dediğimiz o kutsal alandır..

    Bu Yoruma Cevap Yazın »
  • Neşe Yıldıran
    18 Mart 2012 Pazar 02:28

    "Aristokrat" kahkaha nasıl oluyor bilemeyeceğim ama "gözleri kapanan orta yaş üstü hanımlar" nitelemesini çok çirkin bulduğumu söylemek zorundayım. Caz yediden yetmişe herkesin müziği. Bir yandan elitizme karşı olunduğu vurgusu yapıp diğer yandan böylesine faşist bir yaklaşımı sergileyen zihniyet, yaşı yetmişin üzerindeki caz sanatçıları hakkında ne düşünüyordur çok merak ediyorum. Herhalde için için onları sabun yapmak gerektiğini savlıyordur.

    Bu Yoruma Cevap Yazın »
  • Murat Şahin
    18 Mart 2012 Pazar 03:20

    jazz çok sessiz sessiz gidiyordu arada böyle anlaşmazlıkların olması iyi bir şey arkadaşlar :) Beğendimmmm

    Bu Yoruma Cevap Yazın »
  • Uraz Kıvaner
    18 Mart 2012 Pazar 04:23

    Öncelikle bu organizasyonda başından beri yer alan bir müzisyen olarak bu detaylı ve de seyirci gözünden bilgilendirmeniz için organizasyonda görev alan herkes adına teşekkür etmek isterim. Fakat , neredeyse cazın hiç yer bulamadığı bir şehir olan İzmir"de ,böyle bir aktiviteyi canını dişine takarak , hiç bir fedakarlıktan kaçınmadan ,büyük bir özveriyle gerçekleştirmeye çalışan mekanın sahibi Buğra Bey"e  ve de o"na yardımcı olan herkese "kar amaçlı bir organizasyon" diyerek haksızlık yaptığınızı düşünüyorum. Ben uzun yıllardır dünyanın değişik yerlerinde ve de ülkemizdeki çoğu organizasyonda yer almış bir müzisyen olarak söyleyebilirimki , gördüğümüz misafirperverlik ve de samimiyet eşi benzeri bulunmayan bir düzeydeydi. Hiç bir müzisyene karşı ne saygıda ne de sevgide kusur bulamayacağınız mükemmel insanlar bu organizasyonu gerçekleştirmeye çalışmaktadır. Ve de onları bunu yapmaya iten şey para değil ,içlerindeki bu müziğe karşı duydukları sevgidir. Yani ufak tefek aksaklıklar olmasına rağmen böyle bir organizasyona seyirci olarak katılabilme ve de bu eşsiz müzisyenleri dinleme şansına sahip olabildiğiniz için subjektif bir şekilde eleştirmek yerine şükretmelisiniz. Sizin bir cazsever olarak  Ayşe Gencer"i isimleri hatırlamadığı için eleştirirken kendinizin isimleri doğru bilmemeniz beni şaşırttı. Bu camiada yıllardır bas çalan Erdal Akyol abimizin ismini 5 defa yanlış yazmanızı müzisyenler olarak anlayamadık. Ayrıca bu festival kendi hatalarından aldığı dersler sayesinde gitgide daha da büyüyerek Bodrum"da uluslararası bir festivale dönüşmek üzere. Ve de bir cazsever olarak desteğinizi esirgememenizi dileriz...

    Bu Yoruma Cevap Yazın »
  • s öz
    18 Mart 2012 Pazar 04:32

    Sayın Erişir , müziğin büyüsünü yazacağına sahne heyecanıyla sanatçıların takdimi sırasında yapılan hata ile ilgili bir paragraf eleştiri yapıyor,ama Erdal Akyol"u Erdem Akyol olarak yanlış yazmakta ısrar ediyor(hem de 2 kez),bu da hayli enteresan olmuş,yazık!..

    Bu Yoruma Cevap Yazın »
  • Onur SARISALTIK
    18 Mart 2012 Pazar 04:56

    Burada "gözleri kapanan orta yaş üstü hanımlar" deyişiyle etkinlik içerisinde uyuklayan hanımların kastedildiği çok açık, yoksa içeride bulunan insanların yaş grupları eleştirilmiyor elbette. Ayrıca "aristokrat kahkahalar" ile ilgili eleştiriye de katılıyorum. Zira caz performanslarında sanatçı performansını icra ederken bırakın yüksek sesle kahkahalar atmayı konuşmak bile sanatçıya ve dinleyiciye büyük saygısızlıktır. Cazı diğer müzikal sahne sanatlarından ayıran en önemli özelliklerden biri de budur. Maalesef gittiğim her canlı performansta bu sorunla karşılaşmaktayım. Türkiye"de caz sever belirli bir kitlenin yanında bu müzik türü üzerinden prim yapmaya çalışan bilinçsiz bir kitle mevcut. Hâl böyle olunca organizatörlerin ve mekanların yüksek fiyatlar uygulamaları kolaylaşıyor.

    Bu Yoruma Cevap Yazın »
  • kaan yılmaz
    18 Mart 2012 Pazar 05:06

    cazkolikte okuduğum en talihsiz yazı heralde."İzleyici açısından durum nasıl mı?Özür dilerim sayın erişir ama gerçekten anlattığınız, analiz ettiğiniz gibi değil.Şu konseri izlemek için km"ler kat edip sayısı çok az şu özel insanları dinlemek için gittiğimiz yerde ne masaların sıkış tepiş olması ne de sevgili ayşe gencer"in isimleri karıştırması hiç dikkattimizi çekmiyor.Müziğe odaklanıyoruz sadece.Siz biraz bardağın diğer kısmına bakmaya odaklanmışsınız sanıyorum ki.

    Bu Yoruma Cevap Yazın »
  • Neşe Yıldıran
    18 Mart 2012 Pazar 05:52

    Bir caz kulübünde insanlar gözlerini kapayarak müzik te dinlerler, transa da geçebilirler, bazen aristokratik ya da değil kahkaha da atarlar. Sonuçta konser salonunda konser dinleme adabı ile kulüpte performans dinleme adabı arasında farklılıklar elbette olur, çünkü kulüp alkol alınan bir yerdir aynı zamanda. Buradaki vurgu alenen "orta yaşlı kadınlar" üzerinden yapılmış, nasılsa hem aristokratik kahkahalar atan hem de uyuklayan bu kadınlar, üstelik bir de cazdan prim kapmak üzere orada bulunmaktaymışlar. Sanırım mekanların yüksek fiyatlar uygulaması sorumluluğu da işte hem orta yaşlı hem de "kadın" olan bu yaratıklara ait, öyle mi sayın Sarısaltık? Anladım bu yazıyı savunabilmek için çok cansiperane uğraşıyorsunuz ama bu kadarına da el insaf diyorum - bir adet orta yaşlı kadın.

    Bu Yoruma Cevap Yazın »
  • Beril Bahçeli
    18 Mart 2012 Pazar 06:01

    Artık kurtulmalı bu sığ düşüncelerinden müziğin en özel tarzı...sahnedeki yorumcu nasıl davranırsa davranır onun özgürlüğü,izleyici nasıl dinlerse dinler onun özgürlüğü,bacaklarımı uzatıp dinlerim ya da dolaşarak kime ne anlamıyorum sahnedeki değerli müzisyenimi etkilemediğim sürece...Sokaklarda yapılan, kendini kanıtlaya kanıtlaya yol alan ve biçiminde de son derece özgür bir yapıya sahip olan jazz"ı lütfen kendi kalıplarınıza sokmaya çalışmayın sayın eleştirmen.Tüm müzisyen arkadaşlarımı canı gönülden kutluyorum bu koşullarda son derece meşakatli yolculuklarında...Beril Bahçeli

    Bu Yoruma Cevap Yazın »
  • Süleyman Bilgen
    18 Mart 2012 Pazar 07:35

    Cazkolik"in küstahça ve saygısızca yazısına asla katılmıyorum. Evet mekan çok sıkışıktı, yemek kokuları vardı. Ancak bu orada sahne alan sanatçıları hiç bir şekilde bağlamaz. Ayşe Gencer ve daha sonra sahne alan Önder Focan & Neşet Ruacan bizlere o gece harika bir gece yaşattılar. Özellikle Ayşe Gencer gerek sahnede gerekse de molalarda seyirci ile asla negatif bir iletişim halinde değildi. Tam tersine gerek Ayşe Hanım, gerekse de İmer Bey bizlerle ( seyircilerle ) gayet güzel sohbet halindeydiler. Hatta performans esnasında flaşlı fotoğraf çekenlere bile, çok rahatsız olmalarına rağmen seslerini çıkarmadılar. Sahneye çıkan sanatçıdan bir sevgi ve şirinlik kelebeği beklemek ne kadar yanlış bir beklenti. İnsanlar çıkıp gayet saygılı ve dürüstçe sanatlarını icra ettiler. Aynı geceyi, aynı şartlar altında yüzlerce kez yaşamayı çok isterim doğrusu. Başta Ayşe Hanım olmak üzere o gece sahnede olup da bizlere doyumsuz anlar yaşatanlara binlerce defa teşekkürler. Hepsine tekrar tekrar teşekkürler. Lütfen sanatçılarımıza sahip çıkalım. Böyle sanatçılarımız kolay kolay yetişmiyor ne yazık ki :(((

    Bu Yoruma Cevap Yazın »
  • Murat Şahin
    18 Mart 2012 Pazar 07:47

    Buraya gündüz yorum yazdım sonra bi gittim geldimki ortalık birbirine girmiş bu ne şiddet bu ne celal arkadaşlar yazar altı üstü görüşlerini yazmış, linç etseydiniz bari. Bir insan beğenmediği şeyleri söyleyemeyecekmi artık? Ankaradan yazıyorum konseri bilmem etmem burdan okudum ama artık ayıp ediyorsunuz sayıyla kendinize gelin :)

    Bu Yoruma Cevap Yazın »
  • Neşe Yıldıran
    18 Mart 2012 Pazar 08:18

    Murat bey ortalık zaten bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanlarla dolu, lütfen siz de ortama katkıda bulunmayın. Bu yazı ne yazık ki sadece bir fikir beyan etme yazısı değil,şu anda burada dillendirmediğim başka etik sorunları da barındırıyor. Bunların tümünü görmezden gelip yazının ortaya sürdüğü haksızlıklara tavır alanlara karşı çıkmanız çok ilginç tabii, ama şunu belirtmeden geçemeyeceğim: doğrudan bu yazının linç etmeye kalkıştığı o kadar çok şey var ki buna yazıyı eleştirenler dahil edilmeseler de olur.

    Bu Yoruma Cevap Yazın »
  • Nüvit Okdemir
    19 Mart 2012 Pazartesi 07:54

    Muratcım,Ben İstanbulluyum konsere de gitmedim ..Konuyu şimdi öğrendim...Offff birader.. sıkıntı geldi..Sayın Erişir"e tavsiyem caz"ı biraz da gözleri kapalı dinlesin o zaman görmez ,rahat eder..Mesela Steve Wonder , orta yaşın üstünde ve çok rahat bir insan..Linç"e gelince...Bu kadar hengameyi düzenleyen ve aynı zaman da mekanın sahibi olan kişi ve ticari çıkarları linç edilmemişmi o yazıda? İzmire gittiğimde ilk fırsatta o yere gideceğim ama, bir çok insan da haksız yere kötülenen bu yere belki de gitmez.kimin ne hakkı var buna.. İki..Belki de bu organizazyon aracılıyla kendisini tanıma fırsatını elde edecek, belkide ilk defa dinleyecek insanların gözün de Ayşe Gencer"i birlikte çaldığı müzisyenleri tanımamakla suçlamak da bir Linç değilmidir!..

    Bu Yoruma Cevap Yazın »
  • bu"ra özçetin
    19 Mart 2012 Pazartesi 09:01

    alaçatı jazz rüzgarı, alaçatı gibi yazlık popüler bir yerde kışın ortasında 2. kere tekrarlanıyor 6 ay arayla .... alaçatı belediyesinin desteklediği tamamen 2 kişinin girişimi ..... performansları hepimiz biliyorsunuz . sanatçıları hepimiz biliyoruz. 90 m2 mekanda hınca hınç insanlar 110 ile havalar güzel olduğunda sokağı da devreye soktuğumuzda 250 kişi, alaçatı"da in cin aynı zamanda da çeşme ve izmir in cin saat 23.30 sularında bize destek veren her sanatçıya ve bu sanatçılar için ankaradan bursadan izmirden istanbuldan manisadan denizliden çeşmeden alaçatıdan gelen her caz severe veya sevmeye çalışan herkese sonsuz teşekkürler . Bugünün türkiyesinde çölde vaha yaratmaya çalışan ve rüzgar değirmenlerine karşı don kişotluk yapan girişimciler olarak söylenebilinecek tek şey acımasız eleştirileri yapan kişilerin caz müziğini kullanarak sadece egolarını tatmin etmeleri olacaktır, kendisi yemekler konusunda eleştiri yapabiliyor ise her halde benim gibi aşçılık eğitimi aldığındandır ve umarım öledir :) ankara caz festivali yazın google a haberinin geçtiği rakam 236.000 > 15. sene izmir caz festivali 199.000 > 15.sene alaçatı jazz rüzgarı 61.900 > 6. ay 25 sanatçı 10 hafta 21 konser toplam 5000 rezervasyon ve 61.900 tıklama yarattığımız sinerjiye destekleyen üstatlar haricinde dostlarımız serkan özyılmaz,uraz kıvaner,engin recepoğulları, erdal akyol, ayhan öztopluya ayrıca bizlerle bu yola çıktıkları için sonsuz teşekkürler

    Bu Yoruma Cevap Yazın »
  • ayhan öztoplu
    20 Mart 2012 Salı 08:56

    Biz Bugra özcetinle bu yola cıktıgımızda amacımız eglenip huzurla jazz la zaman gecirmekti..ve gercekten oldukca ugrastık ugrasıyoruzda..herkes garsonundan sescisine muzisyeninden transfer yapan işcilerine kadar..hepsine cok tesekkur ve saygı sunuyorum emekleri icin..Turkiyedeki tum jazz muzisyenleri sevgili Ayten Alpman dan Neset Ruacan abimize kadar ismini herkesin bildigi turkiyenin tum jazz mzisyenleri ile gercekten cok eglenip cok samimi muzik geceleri ve sohbetleri yasıyoruz..egolar, paranoyalar,bilgisizlik ve sanata bi haber olan insanların biseyler soylemesi normal..ama ne bu etkinligi duzenleyenler nede tum solist ve ensturmatistler hayatın bu tarafındaki insanlarla aynı dunyada hic olmadılar.. cunku sevgi hos goru sanat askıyla ilgililer sadece..caz hakkında hic bi bilgisi olmayan..""cunku masa sandalye yemek diyen bi insanın"" jazzdan hic anlamadıgı kesin..o gece calınan parcalar bestecileri donemleri calımıyla ilgili fikirler yazılsa iyi niyet der cok cahilce yazılsada saygıla karsılardık ama bu yazı cok zavallı olmus..para kaygısı iyice zavallıydı..cunku konu jazz..ve konser gelirlerinin bir kısmı sokak hayvanlarına haytap yardımı ile ulastırılacakken..12 yıl avrupda yasamıs ve avrupada cok unlu jazz clublerde..(Quasimodo,unterfahrt.Atrane gibi)calmıs..izleyici olarak gidip yasamıs biri olarak oralardada gayet sıkısık oturup ickimi almak icin dakikalarca beklemis oldugumu cok net hatırlyrm..ama muhtesem muzik varken bunlar sadece onemsiz seylerdir..ama dedigim gibi jazz muziginden hic anlamazsanız onlarla ilgilenirsiniz..benm burda saskınlıgım bu bilgisizlige burda yazı hakkı verilmesi..yazık..bu festivale gelen tum jazz muzisyeni dostlarım ve abilerime cok sevgi ve saygı..ve bunu gerceklestirenlerede..vede tum muhtesem katılımcılarada:)

    Bu Yoruma Cevap Yazın »

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.