8 Mart Dünya Kadınlar Günü`nde caz müziğinde kadınların konumuna tarihsel bir bakış açısı.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü`nde caz müziğinde kadınların konumuna tarihsel bir bakış açısı.

Kadınlar cazın ilk günlerinden beri müziğin içinde yeralmakla birlikte başarıları erkekler karşısında hep geri planda kalmıştır. Kuşkusuz içlerinde sivrilen ve caz tarihine damgasını basan Ella Fitzgerald, Billie Holiday, Sarah Vaughan gibi isimler olmakla beraber belki de onlar kadar başarılı pek çok isimse caz tarihinde öne çıkma fırsatı bulamamıştı.

 

Amerikan ulusal radyosu NPR bu yıl 8 Mart nedeniyle özel bir dosya yayınladı. Cazda şarkıcı, enstrümentalist ve besteci gibi çeşitli alanlarda özel isimlerin adını anan dosyada listenin başı için 1920`li yıllara kadar uzatan NPR yazarı Margaret Howze özellikle bu dönem sahnelerde müzik enstrümanı çalan kadınların sosyal olarak toplumdan kabul görmediğini, özellikle beyaz muhafazakar kesimlerin bu ayrımcılığı bilhassa kendi içlerinden birine daha sert uyguladıklarının altını çiziyor. Bir diğer gerçek de 1940`lı yılların bugün halen dinlenen swing kökenli "All-Girl Bands" gruplarının renk ve sınıf farkı gözetmeksizin kadınların cazın içinde yer almasını kabul edilebilir hale gelmesindeki katkısıdır. Bu durumun bir diğer faydası ise kadın olsun, erkek olsun caz müziğine kadınların da aktif olarak katılmaya başlamasıyla beraber müzisyenlerin çalışma şartlarında iyileşmeler görülmeye başlanması oldu.

 

Margaret Howze cazda kadın müzisyenler konusunda erken dönem isimler arasında gitarist Carline Ray (1925-2013), piyanist Marian McPartland (1918-2013) ve Billy Taylor (1921-2010) gibi isimleri kadınların cazda varolmaları konusundaki erken dönem mücadele eden isimler arasında gösteriyor. Müzikolog Ingrid Monson `cazda kadın denilince akla otomtik olarak şarkıcılık geliyor` diyor oysa erken dönemde kadınların enstrüman olarak piyano çalması onların toplum tarafından daha rahat kabullenilmesi konusunda diğer enstrümanlara göre (şarkıcılık dahil) daha iyi avantajlar sağladığını belirtiyor.

 

Bir diğer görüş de yazar Sherrie Tucker "Swing Shift: All-Girl Bands" isimli kitabında sadece kadınlar tarafından kurulmuş kız müzik gruplarının öneminden bahsetmesidir, hatta, bu grupların önemli kısmı da aile içi gruplarıdır. Benzeri tüm özellikler toplumda kız müzisyenlerin belli bir sempati kazanması konusunda önemli avantajlar sağladı.

Kayıt yapan ilk kadın caz müzisyeni

Cazda kayıt yapan llk kadın müzisyenlerin başında trompetçi Dolly Jones gelir. Daha sonra Dolly Hutchinson olarak ünlenen müzisyen ilk kayıt yapan isimlerdendir. Bir başka örnek ise yine trompetçi Valaida Snow`dur. O vakit "trompetin kraliçesi" olarak ünlenen Snow, Louis Armstrong`la mukayese edilecek kadar öncü ve ünlü olmayı başarmıştı.

 

Louis Armstrong demişken, caz tarihçileri Armstrong gibi caz tarihinin en önemli isimlerin başında gelen sanatçının arkasında kendisi gibi müzisyen olan piyanist Lil Hardin`den bahseder. Hardin ve Armstrong 1922 yılında King Oliver`s Creole Band`da tanışır. Hardin piyanist, Armstrong trompetçidir ve zamanla bu tanışıklık evliliğe dönüşür. O dönem Hardin`in Armstrong`a solo kariyer konusunda en çok teşvik eden isim olduğunu biliyoruz.

 

Mary Lou Williams

 

1920 ve 30`lu yıllarda parlayan kadın caz piyanistleri Sweet Emma Barrett, Billie Pierce, Jeanette Kimball ve Lovie Austin gibi isimleri mutlaka saymak lazım ama o dönemin en öne çıkan ismi Mary Lou Williams (1910-1981) olmuştur. Williams, armonik ve melodik bakımdan o kadar yetenekli ve önemli piyanisttir ki Dizzy Gillespie, Thelonious Monk gibi caz devlerinin üstünde belirgin etkisi olmuştur. Bu notu tüm önemli caz tarihçileri özenle belirtir ama, yine aynı tarihçiler Mary Lou Williams`ın bir istisna olduğunu, ayrımcılığın ve görmezden gelmenin sürdüğünü, yine aynı dönemin belki Williams kadar yetenekli ve önemli trompetçisi Clora Bryant, saksofonisti Vi Redd gibi isimlerin ise görmezden gelindiğini de söyler.

 

2. Dünya Savaşı döneminde kadın caz müzisyenleri

 

2. Dünya Savaşı pekçok alanda olduğu gibi cazda da kırılma yaşanmasına neden olmuştur. Savaşta askere katılan erkekler nedeniyle kadın müzisyenlerin öne çıkması hızlanmıştır. O dönem beyaz Amerikalılar daha çok Rae Hutton`ı dinlerken siyahlar The Darlings of Rhythm ve Praire View Co-Eds`i dinlemeyi seviyordu. Bu durum ırk ayrımcılığının belirgin olduğunu göstermekle birlikte bir başka açıdan durumun değişime uğrayacağının da sinyallerini vermektedir.

 

Woody Herman, Gerald Wilson gibi ünlü orkestra şefleri gruplarında kadınlar yüksek topuklu, straples elbiselerle görülmeye başlanmıştı ama savaşın sona ermesiyle birlikte kadın müzisyenler yavaş yavaş geri çekilmek zorunda kaldı. Kalanların çoğu zaman içinde sayısız taciz ve sert eleştirilere boyun eğmek durumunda kaldı. Özellikle cinsel taciz gündelik alışkanlık gibiydi, bir tür yazılı olmayan kural.

 

Bebop ve sonrası

 

Kırklı yıllarda gelişen bebop başka bir eşik yaratmıştır. Klüplerdeki ateşli jam sessionlar adeta kariyerleri başlatan ve bitiren profesyonel sahneler yaratmaya başladı, adil olmayan bu rekabetin kadın müzisyenler üzerinde olumlu etki yaratması mümkün değildi. Bu sert rekabet ortamında erkekler kendi arasında mücadele etmeye başlarken Barbara Carroll, Hazel Scott, Nellie Lutcher, Hadda Brooks gibi kadınlar kurdukları küçük caz gruplarıyla varlıklarını korumayı sürdürdü.

 

 

Melba Liston

 

Peki, aradan yaklaşık bir yüzyıl geçti de ne oldu?

 

Caz müziğinde kadın hakları ve cazda kadınların yükselişi konusunda hala şüpheci yaklaşımlar yok mu sanıyorsunuz? Efsanevi tromboncu Melba Liston büyük müzisyenler Randy Weston, Dizzy Gillepsie gibi isimlerle beraber çalmasına karşın kariyerinin büyük bölümünde kadın düşmanı tutum takınıldığından şikayet eder. Yazar Sally Placksin, Liston`ın erkek trombonculara göre kendini kanıtlamak için yüz kat fazla sıkıntı çektiğinin altını özellikle çizer.

 

Melba Liston gibi birinin önemi şuradadır; Randy Weston, Dizzy Gillespie, Dexter Gordon gibi devlerle çalışmış tromboncu çektiği tüm bu sıkıntılara karşın 1978 yılında hayata geçen Women`s Jazz Festival gibi önemli bir etkinlğin ilham kaynağı olmuştur. Bu festivalin kadın caz müzisyenlerin tanınması, kariyer sahibi olması konularında sayılmayacak kadar çok katkısı olmuştur.

 

Türkiye`de de izlediğimiz caz kemancısı Regina Carter şöyle der; "Davul, kontrbas, trombon dediğiniz zaman gözünüzün önüne hemen erkek müzisyen gelir değil mi, peki Cindy Blackman, Terry Lyne Carrington gibi isimler çıktığında ne düşünürsünüz?"

 

Bugün mesleğe başlamak için şartların eşit olduğunu iddia etmek hala mümkün değil ama fırsatlar artıyor. Caz okullarında nerdeyse erkek çocuklar kadar kızlar da var ama ya sonrası?

 

Cazkolik.com / 08 Mart 2016, Salı

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Cazkolik.com

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.