Chris Botti her konserini şık bir huzur adasına dönüştürüyor

Chris Botti her konserini şık bir huzur adasına dönüştürüyor

Botti’yi bunca yıldır cazseverin gözünde farklı kılan ne oldu? Olağanüstü trompetçi mi? Hayır sayılmaz ama virtüözitesi olan iyi bir trompetçi, orası kesin. Eşsiz bir besteci mi? Hayır, o da değil. Genellikle caz standartları ve klasiklerden oluşan karma repertuvarı var. Hayır... O ya da bu değil, Chris Botti’yi farklı yapan ve onu bugünlere kadar star kumaşıyla beraber taşıyan şey ilk olarak kendine has ‘cool’ tavrı ve farklı parçaları biraraya getirme becerisi. Botti, kendini bir bütün olarak göstermeyi başaran, kendini projeye dönüştüren bir sanatçı. Öyle ki, 7 yıldır yeni bir albüm kaydetmemesine rağmen dinleyicileri şikayetçi değil gibi, çünkü, o tam bir konser adamı. Müziğindeki Miles Davis ile Chet Baker’dan oluşan karışım, Miles’ın müdaanasız ‘cool’ hali ile Baker’ın kırılganlığının karışımı üzerine doğru repertuvar seçimi üst düzey icrayla buluşunca üstüne bir de doğru kariyer planlaması eklenince klasik/pop/caz kulvarında şık bir kimlik oluşuyor.

 

Chris Botti demek kusursuz trompet riff’leri demek

 

Botti’nin elinin altında muazzam bir caz repertuvarı var. Yapması gereken kendine has doğru parçaları seçmek. Bunların içinde Herbie Hancock’tan Harold Arlen’e, Rimsky Korsakov’dan Paganini’ye, Vivaldi’ye kadar uzanan sonsuz çeşitlilik var. Bu seçme lüksünü bir de konser vereceği konsepte göre önceden belirleme fırsatı yakalayınca (mesela Şikago Stradivarius Derneği konseri gibi) ortaya oldukça planlı, önceden tasarlanmış, mimarisi sağlam konserler çıkıyor. Hesaplamaları iyi yapılmış, virtüöz geçişlerin kimi zaman yaylılarla desteklendiği, sahnesinde sık sık ağırladığı diğer virtüöz müzisyenlerin sololarıyla dinleyici ödediği her kuruşun karşılığını aldığını hissettiği konserler.

 

Yakın zamanda benzer iki tarz müzisyeni izlemiş olacağız

 

Kim bunlar? Geçen sene Akbank Caz Festivali’nde izlediğimiz Tilt Brönner ile 24 mayıs akşamı Zorlu PSM Caz Festivali’nde izleyeceğimiz Chris Botti. Aynı kulvarın oyuncusu olarak görülen iki müzisyeni birbirinden ayıran farklar var. İkisi de virtüözitesi olan trompetçiler ama Brönner teknik şovlara daha yatkın. Botti ‘cool’ halini hiç bozmuyor. Botti kendi ayarında güçlü ustalarla aynı sahneyi paylaşır hatta onları sık sık sololarıyla sahnede yalnız bırakırken Brönner ‘one man show’ olmayı kolay kolay terketmiyor. Brönner tempolu enerjiye konserlerinde sık başvururken Botti fazla sürpriz sevmiyor. Botti güçlü repertuvarıyla caz köklerine yönelik referanslara başvururken Brönner kulvar dışına çıkabiliyor. Botti sahnesinde örneğin Geoffrey Keezer gibi Art Blakey and the Jazz Messengers okulundan referanslı ve tavizsiz cazseverlerin Botti’ye yeğ tutacağı bir ustayla çalarken Brönner bu düzeyde isimleri o kadar sık ağırlamıyor. Ama, şu son not da ayrıca önemli, Botti konserlerinde uzun lirik düz çizgilerden oluşan cümlelerininin ardından dudaklarını dinlendirme fırsatları yaratırken Brönner peşisıra güçlü ve yüksek perdeli soloların altından rahatlıkla kalkabiliyor.

 

 

Herbie Hancock ile

 

Uzun geceler, şık finaller

 

Chris Botti Zorlu PSM’nin büyük salonu gibi tahrik edici mekânlarda çalmayı seven bir sanatçı. Konserlerinin en az iki saat sürdüğünü düşünürseniz festivalin ve bahar aylarının en tatmin edici gecelerinden birine hazır olun demektir. Konsere dair sürprizler meselâ ne olabilir? Ona dair bir fikrimiz yok ama örneğin Andrea Bocelli ile konserlerindeki Nessun Dorma gibi opera hitlerinyle ölümsüz caz standartlarının birbirinin peşine takılarak geceyi süsleyeceğine emin olabiliriz.

 

Feridun Ertaşkan

 

Cazkolik.com / 13 Mart 2019, Çarşamba

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Cazkolik.com

  • Instagram
  • Email

YORUMLAR

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.