Sınır tanımayan cazcıların festivali; Kavkaz Caz Festivali`ne dair izlenimler, notlar, fotoğraflar

Sınır tanımayan cazcıların festivali; Kavkaz Caz Festivali`ne dair izlenimler, notlar, fotoğraflar

Gürcüler, Almanlar, Ermeniler, Fransızlar, Azeriler, İngilizler, Türkler, İtalyanlar, İspanyollar... Jazz Café Singer’ın önündeki küçük meydanda 72 milletten insan var. Sokağa atılmış masa ve sandalyelere “kızlı erkekli” yayılmış, içkilerini yudumluyorlar. Muhabbet mırıltıları buz şıkırtılarına, gülüşmeler kadeh çınlamalarına karışıyor. Burası geleneksel ahşap evleriyle ünlü ‘Eski Tiflis’in bir nevi ‘barlar sokağı’. Atmosfer büyülü, gökyüzü kızıl mavi, yavaş yavaş caz vakti.

 

Kavkaz Caz Festival 2018 açılış akşamı

 

Önce Gürcü grup Kanudosi çıkıyor, ortamı ısıtıyor. Etnik esintiler caz formlarıyla buluşuyor, world music caza karışıyor. Özellikle gitarda Ramaz Nadiradze ile saksofon ve flütte Tornike Lomsadze döktürüyorlar. Yerel tınılardan Fransız şanson yorumlarına, beklenmedik bir repertuvar... İyi çalıyor çocuklar, sorun yok. Ama olağanüstü bir performans değil. Yaklaşık bir saat sonra onlar alkışlarla sahneden inerken, “dilerim festivalin en heyecan verici anı bu değildir” diye düşünmeden edemiyorum.



Gürcülerden sonra Ermeniler sahne alıyor. Ses düzeni kurulurken yükselen sesler umut verici. Festival fikrinin annesi, organizasyonun direktörü Helen Mechitova topluluğu her geçen dakika sayıları artan seyircilere tanıtıyor. “Bayanlar baylar, şimdi karşınızdaa…. New Quintet from Armenia!”. O sahneden inerken müzik başlıyor. Zbam, zbam, zbam! İşte bu! İlk tınıdan itibaren salınmaya başlıyoruz hep birlikte. Ruhlarımız notalarla bütünleşiyor, Tiflis semalarına doğru usulca yükselişe geçiyor. Baş döndürücü yaz akşamında, şehrin tarihi dokusunun güzelim hatlarını çizen rengarenk ışıklar aşağılarda kalıyor. Mitk’vari nehri, Barış Köprüsü, kurucu kral Vahtang Gorgasali’nin anıtsal heykeli, Merkheti Kilisesi, Orbeliani Hamamı, Cuma Mescidi, Narikala Kalesi altımızda küçüldükçe küçülüyor. Hanımlar beyler, burada durmalı ve acilen geri dönmeliyiz. Birazdan bizim çocuklar çıkacak.



Fakat saksofoncu Arthur Grigoryan’ın liderliğindeki Ermeni grup hakikaten kuvvetli. Bir zamanlar Klaus Doldinger’in Passport’unun, Zawinul ile Shorter’ın Weather Report’unun yaptığı şeyin yeni ve nev-i şahsına münhasır bir yorumla günümüze taşıyorlar. Modern cazın Ermenicesi tek kelimeyle etkileyici. New Quintet seyirciyi selamlarken büyük alkış kopuyor. Avrupalı izleyiciler biraz afallamış durumda. “Ulan acaba Montreux’ye mi geldik yanlışlıkla” diye düşünenler olmalı aralarında. Belli ki böyle zımba gibi bir sahne performansıyla karşılaşmayı hiç beklemiyorlardı. Nabızlar şimdi daha hızlı, kalpler gümbür gümbür atıyor. Ermeniler çıtayı epey yükselttiler, sıra şimdi bizimkilerde.

 

Türkiye`den İstibilisi Project sahnede

 

İlk konser gecesinin kapanış grubu, pastanın üzerindeki çilek, Türkiye’den İstibilisi Project... Kavkaz Jazz Festival 2018 için özel olarak bir araya gelen topluluğun işi gerçekten zor. Gayet sağlam bir ritm seksiyonundan ve onun önünde çalan mükemmel virtüözlerden oluşan epey kalabalık bir ‘cazbant’tan sonra, üstelik böylesine coşmuş bir seyircinin karşısına kanun, gitar ve bastan oluşan bir trio ile çıkmak yürek ister.



Gitarda Bilal Karaman, elektrikli kanunda Mustafa Olgan, basta Şentürk Öztaş yavaş bir parça ile aralıyorlar perdeyi. Şentürk’ün bestesi Past Tense, iki leziz yemeğin arasında damağı yatıştıran limonlu sorbe tadında. Parçanın sonunda kalp ritmleri normal seviyelere inen kimi seyircilerden soru işareti tınılı, kararsız alkışlar duyuluyor. Müzikten gerçekten anlayan ‘uzman dinleyiciler’in yüzünde ise geniş ve mutlu gülümsemeler var... Farkındalar, sahnede olmakta olan harikulade şey, hoş sürprizlere gebe. İkinci parçayla, Bilal Karaman’ın düzenlemesi Mahur Saz Semaisi’yle yükselmeye başlıyoruz yeniden. Bilal ile Mustafa enstrümanlarına ne kadar hakim olduklarını zarifçe gösterirken; Şentürk, serseri bir uçarılıkla dört bir yana dağılma eğilimi gösteren notaları bir arada tutuyor ustaca. Büyük alkış kopuyor. Zülüf ve Tanrı İstemezse’nin ardından, beşinci parça Mustafa Olgan’ın bestesi, Indian Ghat... Bir kendi tasarımı elektrikli kanunuyla Mustafa alıyor sazı, bir Bilal. Enstrümanlara alev aldıran soloları insanları ısıttıkça ısıtıyor. Artık herkes ayakta. Kanun ile gitar muhteşem bir ahenk yakalıyor, zaman zaman daha önce kimse tarafından işitilmedik tek bir entrümana dönüşüyorlar. Şentürk ise tabanca gibi çalıyor, aksak yürümeler, funky ataklar, senkoplu cümlelerle hepimizi gönüllerimizden mıhlıyor. Gözüm bir ara, artık seyircilerin arasında içkilerini yudumlamakta olan New Quintet’in elemanlarına kayıyor. Ermeni müzisyenlerin yüzlerinde gülücükler açmış, duydukları şeyden öylesine mutlular! İstbilisi Project yedi parçalık konserleri boyunca herkesi adım adım yükseltiyor. Konserin finali büyük coşkuya sahne oluyor. “Bravo”lar “Yaşa”lara, çığlıklar alkışlara karışırken zihinler, yürekler arasındaki sınırlar kalkıyor.



Konserden sonra New Quintet ile İstbilisi Project’in Ermeni ve Türk üyeleri yan yana masalara düşüyor. Kısa bir bakışmadan sonra birbirlerini hararetle kutluyorlar. Hayır, ‘politically correct’ olmaya çalıştıkları falan yok! Sadece iyi müzikten anlıyorlar ve birbirlerinin gerçekten etkileyici performanslarını kontrol edilemez bir heyecanla kutsuyorlar.

 

Ey caz, sen nelere kadirsin!

 

Festivalin ikinci akşamı için yine ‘eski Tiflis’te, bu kez hamamların önündeki meydancıkta etkinlik için kurulmuş büyük sahnenin karşısındayız. Bu gece tek bir konser olacak. Her biri hem kendi ülkelerinde hem de dünyada iyi tanınan ustalardan oluşan çokuluslu Kavkaz Jazz Quartet’i dinlemek için toplanan insanların heyecanı giderek artıyor. Soprano ve tenor saksofonda Ermenistan Devlet Jaz Orkestarsı’nın şefi Armen Hyusnunts zaman zaman Arto Tunçboyacıyan’la da çalışıyor. Piyanoda Azerbaycan’dan Salman Gambarov, Bakustik Jazz Band’in liderliğini üstleniyor. Davulda Gürcistan’dan George Melikishvili kariyerinin büyük bölümünü New York’ta yapmış; Esperanza Spalding, Avishai Cohen, Raul Midon gibi müzisyenlerle çalmış bir sanatçı. Armen, Salman ve George geçtiğimiz yıllarda Türkiye’de de çeşitli festivallere ayrı ayrı katılmış, ülkemizde birçok caz projesinde yer almışlardı. Grubun en genci, dün geceki İstbilisi Project konserinden hafızamıza kazınan Şentürk Öztaş. Başarılı bir uluslararası kariyere doğru emin adımlarla yürüyor, yolu açık olsun! Kavkaz Jazz Quartet’in üyeleri ilk kez geçtiğimiz yıl yine bu festival için bir araya gelmişlerdi. Yaptıkları müziğin tadı hem dinleyenlerin, hem çalanların hem de festival yöneticilerinin damağında kalmış olmalı ki, bu yıl yine buradalar.



Kavkaz Jazz Quartet nihayet sahne alıyor. Onlar çalarken, müziğin büyüsü önce seyircileri sonra tüm kenti kuşatıyor, caz formuna bürünmüş folklorik tınılar, yerel ezgiler birbirine karışıp umut verici barış titreşimleri olarak yorgun ve kalbi kırık gezegenimizin uzak diyarlarına doğru yola çıkıyor. Sırayla bütün müzisyenlerin besteleri ve halk müziği düzenlemeleri çalınıyor. Hiçbiri, kulağıma yabancı değil! Armen’in saksafonundan bu acılı coğrafyanın haykırışlarını işitiyoruz bazen. Yeri geliyor Salman’ın piyanosu muzip şakalarla neşemizi yerine getiriyor. George’un davuluyla Şentürk’ün bas gitarı kâh yarışıyor, kâh birbirlerini saygıyla selamlıyor. Salman Gambarov ile Armen Hyusnunts enstrümanlarını daha çok klasik caz diliyle konuşturken, George Melikishvili deneysel arayışlar peşinde. Hep macera arıyor, hep buluyor ve her seferinde sapasağlam geri dönüyor. Şentürk Öztaş’ın funky tarzı hem sahnedeki ağabeylerinin, hem meydandaki seyircilerin göğüs kafeslerini zangırdatıyor. Kavkaz Jazz Quartet’in üyelerinin her biri kendi ülkelerine özgü duygu paketleri açıyor sahnede, hissiyatlarını biz ölümlülerle paylaşıyor. Caz sayesinde bir kere daha fark ediyorum: Ermeni de benim, Gürcü de ben. Azeri de benim, Türk de ben. Şu anda içinde erimekte olduğum füzyon, düpedüz bizim müziğimiz!

 

Ermenisi, Azerisi, Türkü, Gürcüsü aynı festivalde

 

Sonlara doğru konuk sanatçılar birer birer gruba katılıp müziği daha da zenginleştiriyor. Mustafa Olgan kanunuyla bir kere daha Tiflis’in kalbini fethediyor. Azeri halk ozanı Nargile Mehtiyeva sazı ve türküsüyle, Ermenistan’dan Ivane Mkrtchyan ‘duduk’uyla gönül tellerinin pasını alıyor. Gürcü vokal grubu Iriao insan sesinin mucizevi etkisini herkese bir kere daha hatırlatırken, ruhlarımızı şifalandırıyor.



Konuk sanatçılara Ermeni şarkıcı Anna Badalyan’ın da katılımıyla seslendirilen konserin son parçası Sarı Gelin ise, hem müzikal hem de duygusal olarak gerçek bir zirve yaşatıyor hepimize. Parçanın bitmesiyle birlikte, Eski Tiflis yıkılıyor, ellerimin zangır zangır titrediğini fark ediyorum. Dünyanın pek çok farklı yerinde, pek çok caz konseri izledim, açık söylemek gerekirse böylesine içten, böylesine coşkulu bir final görmedim. Herkes ayakta, çığlık çığlığa. Müzisyenler, seyirciler, festival görevlileri, gazeteciler, Batılılar Doğulular... Tanıdık tanımadık herkes kucaklaşıyor. Festivale büyük destek veren Gürcistan büyükelçimiz Fatma Ceren Yazgan ile elçilik personelimizi; yine festival sponsorlarından Yunus Emre Enstitüsü direktörü Kürşad Koca’yı kalabalığın en önünde bu büyük coşkuyu paylaşırken görmek, mutluluğuma mutluluk katıyor. Kavkaz Caz Festivali, dünyanın en çatışmalı bölgelerinden birinde kültürel diyaloğu caz müziği aracılığıyla geliştirme hedefine bir kez daha ulaşıyor.

 

Dünyayı cazcılar mı yönetseydi?

 

Biraz yatıştıktan sonra düşünüyorum... Acaba dünyanın yönetimini politikacılardan alıp caz müzisyenlerine bırakmayı becerebilseydik nasıl olurdu? Kontrollü kaostan doğaçlamaya geçmek, daha yaşanılır bir dünya sunmaz mıydı hepimize? Kim bilir?



Eğer seneye fırsatınız olursa, Kavkaz Caz Festivali 2019’u kaçırmayın derim. Hem iyi caz dinler, kendi küçük tarihi büyük şehir Tiflis’ten evrene gönderilen bu eşsiz dostluk ve barış mesajının parçası olursunuz hem de yukardaki soruların cevabını belki siz bulursunuz.

 

Yiğit Köseoğlu

 

Cazkolik.com / 12 Temmuz 2018, Perşembe

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Cazkolik.com

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.