Haftanın yeni programı ve notların arasına düşülen kişisel notlar yeni yazıda yayında...

Haftanın yeni programı ve notların arasına düşülen kişisel notlar yeni yazıda yayında...

Haftanın programını dinlemek için lütfen bu satıra tıklayın.


Sevgili Müzik Dostlarım,

Seçimler geride kaldı, okullar tatile girdi, havalar iyice ısındı. Seçim konuşmalarında söylenen şeyler şimdi siyasetçilerin önüne kredi kartı ekstresi gibi geldi. Oylar fifty - fifty dağıldı ama sorunların tamamı seçimlerin galibi iktidar partisine kaldı.

Başbakan, balkonda yaptığı güzel konuşmanın ardından helalleşmeye başladı, Müjdat Gezen bu helalden nasibini alamadı ama üzüldüğünü sanmıyorum. Üzülen birileri var, maliyeyi idare eden ekip tencerenin çok kaynadığını fark ettiler ateşi kısmaya çalışıyorlar. Dış ticaret açığının sürdürülebilir olmadığı sanırım artık anlaşılmış durumda ve ciddi tedbirler alınıyor. Galiba bir müddet sonra Türkiye sarımsağı Çin’den ithal etmekten vazgeçecek. Eşim söyledi, ithal sarımsak bizimkiler gibi lezzetli değilmiş.

Ana muhalefet partisi halkın Stockholm Sendromu ile oy verdiğini söyledi, Kürt milletvekilleri anayasanın ilk üç maddesi değişmezse biz yokuz dedi, mini muhalefet de biz kimsenin elini sıkmayız ama sıkılacak ümük varsa haberimiz olsun demeye devam ediyor.

Geçen hafta kuruluşunun 150. yılını kutlayan Yale Üniversitesi Korosunun Üç Denizin Sesi - Tekfen Filarmoni Orkestrası ile verdikleri olağanüstü konseri izledim. Konserin doruk noktası Amerikan İç Savaşının anıldığı Ralph Vaughan Williams’ın Dona Nobis Pacem adlı eseri oldu. Bu eserde iç savaş sırasında yaşanan insanlık trajedisi, kardeşin kardeşi şartlar oluşunca nasıl vurmak zorunda olduğu anlatılıyordu. Yale mezunları her iki tarafta da savaşmışlar ve savaştan sonra tekrar aynı okulun mezunları olarak bir araya gelince çok derin acılar yaşanmış. Ve kendi kendime sordum:
 
Benim ülkemde 150 yıldan beri süren hangi sanat veya sosyal kurum var?
 
Böyle bir kurumun kendi okulum olan Boğaziçi Üniversitesi olabileceğini düşündüm. Geçtiğimiz Pazar günü yapılan Mezunlar Günü kutlamalarında sahnede çalan Baba Zula’yı hayranlıkla dinlerken etrafımdaki genç mezunları izledim. 150 yıl sonra üniversitemi, İstanbul’u, Türkiye’yi ve dünyayı düşündüm. Daha doğrusu düşünemedim. Ben o sırada 210 yaşında olacağımı biliyorum.

Bu hafta “Evde Çalamadıklarım” benim için bir rüya oldu. Yıllardan beri hayranlıkla izlediğim, bütün albümlerini dinlediğim Güher ve Süher Pekinel kardeşlerden Süher hanım ile sıra dışı bir müzikal yolculuk yaptık. Bir belgesel değeri olduğuna inandığım bu programı sizlere sunmaktan çok büyük bir gurur duyuyorum.
 
Gelin bu hafta Pekinel kardeşlerle birlikte dans edelim, tüm güzellikler sizi bekliyor.
 
Son şarkılar
AKP için:  Kadifeden kesesi
CHP için: Dönülmez akşamların ufkundayım
MHP için: Bahriye Çiftetellisi
Bağımsızlar için: “Oh when the saints go marcing in”
Seçmenler için: Kapılmış gidiyorum, Stockholm rüzgarına
 
Sevgiyle kalın
Tunçel GÜLSOY
22 Haziran 2011

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Tunçel Gülsoy

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.