Tunçel Gülsoy`un gözlemleriyle açılış gecesinden yansıyan notlar...

Tunçel Gülsoy`un gözlemleriyle açılış gecesinden yansıyan notlar...

Madem Simavi açılış gecesini şarkılarıyla renklendirmiş o halde biz de gecenin duygusuna uygun olarak yazının fonuna Simavi`nin albümünden ünlü bir caz standardı olan "Fly me To The Moon"u koyuyoruz.


İstanbul caz soluyor...

"İKSV tarafından Garanti Bankası’nın sponsorluğunda düzenlenen ve İstanbulluları dünyaca ünlü müzisyenlerle buluşturmaya hazırlanan 18. İstanbul Caz Festivali, 30 Haziran Perşembe akşamı gerçekleştirilen açılış töreni ve konseriyle başladı.

18. İstanbul Caz Festivali Açılış Töreni’nde IKSV Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, 14 yıldır İstanbul Caz Festivali`nin sponsorluğunu üstlenen Garanti Bankası’nın yanı sıra, 18. İstanbul Caz Festivali`ne en yüksek katkıda bulunan gösteri sponsorları Zorlu Center ve Matraş ile gösteri sponsorluğunun yanı sıra festivale teknoloji desteği sağlayan Sony Eurasia`ya teşekkür plaketlerini takdim etti. Plaket töreninin ardından festivalin "Yaşam boyu Basari Ödülü" usta sanatçı Okay Temiz`e verildi. Temiz`e ödülünü IKSV Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı takdim etti.”

Bu sözler basın bülteninden alındı, günümüzde gazeteci olmak kolay, bir açılışı yazmak için açılışın yapıldığı yere bile gitmek zorunda değilsin, veriyorlar eline bülteni, “copy paste” dedin mi sanal olarak gitmiş görmüş oluyorsun, ama… ama olamadığın şeyler var, örneğin bu sene ikramların “fingerfood” konseptine döndüğünü atlıyorsun, ayakta atıştırılan mini minnacık lokmalar bu finger food. İşleri kolaylaştırıyor, bulaşık kolay, mideler gerilmiyor. Sonra etrafı, eline verilen bültenin daha ötesinde gözleyebiliyorsun. Bakın neler gördüm neler...

O gece İKSV’nin cazdan sorumlu esas kadını Pelin Opçin hanım çok şıktı, yeni saç modeli kendisine çok yakışmıştı. Vakfın yüreği Görgün Taner ise her zaman olduğu gibi siyah beyaz şıklığı ile misafirleri ağırladı. Vakfın sessiz kahramanlarından Ömür Bozkurt o gecenin en şık kadını olarak etrafı aydınlattı. Türk caz radyo programcılarının duayenlerinden Hülya Tunçağ da saç rengini değiştirmişti, İzmir’den gelmiş olmanın sebebi ile olabilir, gayet neşeli ve keyifli idi. Bu yılın teması kadınlar imiş, tam şarap ve yıldızlar diye kendimizden geçmişken kapılar açıldı, kadınlardan oluşan bir yürüyen New Orleans sokak bandosunun keyifli sesi ortalığı doldurdu. Müzik iyi idi, gecenin fingerfood ikramı sayılabilirdi. Ama kadın denince erkeklerin aklına gelen hayaller ne yazık ki o kadınların arasında değildi. Sevin Okyay ablamızı çok aradım ama meğer o gece İstanbul dışında imiş. Emin Fındıkoğlu gecenin esas oğlanı olarak grubu ile çaldı, kadim dostu gündüz iş adamı gece cazcı Hakan Behlil yoğun iş hayatının sıkıntısını bu gruba bas çalarak giderdi. Aslında sahneye önce Simavi çıktı, şık siyah smokini ile pırıl pırıl bir Boğaz gecesinde kendisini dinleyenleri mest etti. Kerem Görsev’i müzisyen cazcıların duayeni olarak bir televizyon kanalına röportaj verirken gördüm. Günün anlam ve mahiyetini taçlandıran şey sevgili Okay Temiz ağabeyimizin Bülent Eczacıbaşı’nın elinden aldığı yaşam boyu başarı ödülü oldu. Okay ağabey İKSV’ye teşekkür etti. Sayısız ödül almış bir sanatçı olmasına rağmen bu ödülün ona farklı bir keyif verdiğini hissettim...

Festival bu sene bir çok güzel konsere ev sahipliği yapıyor. Herkese, her keseye uygun bir şeyler var. Zaten tüm konserlere gitmek de mümkün değil. Ama tıpkı bir açık büfeden seçer gibi insan bu zengin mönüden kendi mezhebine uygun güzel bir konser tabağı yaratabilir. Özellikle Tünel Şenliği adı altında dün gece gerçekleştirilen bir dizi konser ve etkinlik hakikaten festivalin şehrin damarlarına girmesi olarak kabul edilmeli diye düşünüyorum.

İstanbul’a gerçekten bir şeyler oluyor, akıl almaz bir şekilde gelişiyor, güzelleşiyor ve yoğunlaşıyor. Yaşamak güçleşiyor ama kültür hayatı gelişiyor. Modadan sonra cazın merkezi de burası olabilir mi dersiniz?
Karamsarlar buna “caz henüz bu ülkede yeterince sevilmiyor, bir caz üniversitesi bile yok” diye bakabilir. Ben ise son bir yıldan beri kendileri ile Jazz Dergisi ve Radyo Cazkolik için yaptığım röportaj ve programlarda bir çok müzisyene bakarak diyebilirim ki İstanbul’da caz nefes nefese yayılıyor, üst yapının gelişimi yavaş yavaş okul, klüp gibi alt yapıların gelişimini de tetikleyecek.

Çıkarken sponsorların listesine baktım, her yıl daha çok firma cazın elinden tutuyor, tabii gönlüm bizim Cazkolik’de bu listede olsun. Belki seneye o da olur...

Tunçel Gülsoy
tuncelgulsoy@cazkolik.com
Cazkolik.com
/ 03 Temmuz 2011, Pazar

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Tunçel Gülsoy

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.