İnadına caz, inadına hayat diyesi geliyor insanın

İnadına caz, inadına hayat diyesi geliyor insanın

Günümüzde sayıları giderek azalan caz efsanelerinden biridir Pharoah Sanders. Ellili yıllarda çalmaya başlayan sanatçının gündelik hayatına dair fazla şey bilinmez, kendi de pek anlatmazdı. Ocak ayı başı Pollstar isimli web sitesine verdiği röportajla bu konuda önemli bilgiler paylaştı usta sanatçı. Röportajın içerdiği gerçek hayat hikayesinin şaşırtıcı ve ibretlik yanları var. Dönemin nasıl ve ne şartlarda yaşandığına dönük günlük bilgilerin caz tarihine ve bu tarihin yetiştirdiği büyük sanatçılara ilgi duyan herkesin bu söyleşiyi okuması lazım diye düşünerek yayınlıyoruz.

 

Cazkolik.com

 


 

Arkansas`da perdenin arkasında çalmak zorundaydık

 

Little Rock`tan New York’a nasıl gittin?

 

Pharoah Sanders: 1959`da Arkansas`tan ayrılınca önce Oakland`a gittim, orda akrabamlarım vardı. Arkansas ırkçı bir şehirdi, oradan gitmek zorunda kaldım. Benim gibi insanlar için iyi bir yer değildi. Daha fazlasını istedim, o yüzden ayrıldım, dayım ve teyzelerimin olduğu Oakland`a gittim. Orası çok daha iyiydi.

 

Little Rock`ta çalmak nasıldı?

 

Pharoah Sanders: Arkansas`ta perdenin arkasında çalmak zorundaydık. Siyahları görmek istemiyorlardı. Küçük bir yerimiz vardı ama beyazlar izin vermedi. Çaldığım işlerin çoğu parti, düğün gibi şeylerdi.

 

Sence bugün insanlar bunun nasıl birşey olduğunu biliyor mudur?

 

Pharoah Sanders: Hayır. Bilemezler.

 

Bu çok uzun zaman önce değildi.

 

Pharoah Sanders: Yo yoo, yeterince uzundu.

 

Oakland nasıldı?

 

Pharoah Sanders: Utangaçtım. Teyzemle kalmam bir süre işe yaradı ama pratik yapamadım, bu yüzden ayrıldım. Kuzenimde kaldım. Üç çocuğu vardı, ben de ona yardım ettim.

 

Oakland`da kaç yıl kaldın?

 

Pharoah Sanders: 1959`da Arkansas`tan ayrıldım 1961`e kadar Oakland`da kaldım. Oakland`da altocu Sonny Simmons gibi bazı müzisyenlerle çalma fırsatım oldu, bir keresinde, Philly Joe Jones saksafon çalan biri arıyordu, henüz hâlâ gençtim, öğrenmeye devam ediyordum. New York’a otostop çekinceye kadar Oakland`da akrabalarımın yanında kaldım.

 

Otostop yapmak için uzun bir yol

 

Pharoah Sanders: Bunları nasıl yaptım bilmiyorum ama New York`a gitmek zorundaydım. Meksikalı bir adam gidiyordu, ona “Seninle gidebilir miyim?” dedim. Nasıl araba sürüleceğini bilmiyordum, bir kuruşum da yoktu.

 

Seni New York`a ne getirdi?

 

Pharoah Sanders: Oradaki müzisyenler yüzünden. Oakland`da iyi zaman geçirdim ama orda tek istedikleri şarap ve sigara içmekti. Onlara gerçekten hiç dahil olamadım. Oakland`a geri dönen bir arkadaşım, solak davulcu Smiley Winters, berbat otoparklarda çalışmak zorunda kaldı. Bana, “Dostum, burada olmamalısın, New York`a gitmelisin” dedi. Ben de onu dinledim.

 

Gidecek hiçbir yerim yoktu!

 

New York nasıldı?

 

Pharoah Sanders: Daha önce hiç bu kadar yüksek bina görmemiştim. Sadece bakınarak yürümeye başladım. Birinci Caddeden 116. Caddeye yürümeye devam ettim. Nereye gittiğimi bilmiyordum. Sadece yürüyor, hareket ediyordum. Gidecek yerim, hiçbir şeyim yoktu. Bu durumdan nasıl kurtulduğumu bilmiyorum. Açtım.

 

Nasıl hayatta kaldın?

 

Pharoah Sanders: Kan vererek para kazanabileceğim bir yer gördüm. 42. Caddedeydi ve 5 dolar verdiler, bir hamburger aldım. Bütün gün sinemaya gider uyurdum. Geceleri, kulüplerin Bleecker Caddesi`ndeki şehir merkezine kadar yürüdüm. “Bunu başarabilecek miyim” diye düşünmüyordum. Sadece saksofonumla yürüyordum. Kan vermekten 5 dolar kazandığımda pizza aldım.

 

İlk gösterilerinizden bazıları nelerdi?

 

Pharoah Sanders: Bir defasında Greenwich`te elimde saksafon dolaşırken bir iş buldum. Bir adam “Çalar mısın? Senin için bir işim var. 10 dolar ödeyeceğim”. “Evet, çalarım” dedim. Temiz kıyafetlerim yoktu, saksofonum dışında hiçbir şeyim yoktu. Oraya gittim, dışarıdan kötü görünen bir yer ama içi güzeldi. Blue Note’a yakındı.

 

Saksofonunun yanında olması iyi bir şeymiş

 

Pharoah Sanders: Gittiğim her yere götürdüm ama ağırdı. Keresteden yapılmış eski bir çantası vardı.

 

Demek Greenwich Village`ın her yerindeydin

 

Pharoah Sanders: Orası mahallemdi. Hergün Bleecker’dan aşağı yürürdüm, Thompson ve Sixth Avenue’yi geçtim. Sun Ra ile MacDougal`daki bir kulüpte tanıştım. Burası dışarıdan trompet sesi duyduğum bir yerdi, neler olup bittiğini merak ediyordum. Gerçekten müzik dinlemek istemiyordum, açtım, yiyecek bir yer bulmaya çalışıyordum. Bodrum katında bir restoran vardı. Yemek servisi yapan bir kahve gibiydi. Adamın aşçıya ihtiyacı vardı, dedim ki: “Ben bir şefim, iş bakıyorum”. Bir ay orda kaldım ama hiç para vermedi. Ona “Biraz para alabilir miyim?” diye soruyordum. İşlerin nasıl yürüdüğünden haberim yoktu. Ben derin güneydenim, yaşam tarzını anlamadım.

 

Müzik dışı hayatın nasıldı?

 

Pharoah Sanders: Kan vererek kazandığım parayla metroya binerdim. Metro hakkında hiçbir şey bilmiyordum. Hattın sonuna kadar gider sonra geri gelirdim. Washington Square Park`a gidip saksofonum elimde bankta otururdum. Uyumaya çalışırdım, ama zor uyuyordum çünkü birinin onu çalacağını sanıyordum.

 

Sonra diğer kulüpleri öğrendim, 3. caddede Five Spot ve St. Mark’s adında yeni bir tane. Orada bir sürü erkek çaldığını duydum. Buraya gelip dışardan Thelonious Monk`u dinlerdim ama benim gibi hırpani bir evsiz gibi görünen birini çevrede istemiyorlardı. Saçım başım dağınık, ayakkabılarım berbattı ama kimseyi rahatsız etmiyordum, sadece dinlemek istiyordum ve görünüşe göre orda her gece Monk çalıyordu.

 

Monk`u klübün dışında, pencerenin yanında dinlerdim

 

Evsiz olan birinden müzk çalan birine nasıl geçtin?

 

Pharoah Sanders: O sıra benim gibi sokakta olan Philadelphia’lı altocu Clarence “C” Sharpe adında başka biri daha vardı. Ona paramın bir kısmını verdim çünkü yanında karısı vardı. Geceliği 1,50 dolara bir yerde kalıyordum, yerimi onlara verdim. Bleecker`da MacDougal ile Thompson arasında Speakeasy adında bir yer vardı. Adama saksafon çaldığımı söyledim, bana, grubumla gelip çalıp çalamayacağımı sordu, ben de, evet dedim ama o zaman müzisyenlere nasıl ulaşacağımı bilmiyordum, C Sharp`ı aradım, bana bazı müzisyenler tanıdığını söyledi, ben de onu işe aldım, John Hicks ile basçısı Wilbur Ware. O zaman, evsiz gibi dolaşan başka biri daha vardı, davulcu Billy Higgins. Onlar ritm bölümü oldu, aslında, bulabileceğim en iyi ritmcilerdi.

 

Yani, bu iş düzenli mi oldu?

 

Pharoah Sanders: Evet, insanlar gelip otururdu. Bill Cosby geldi. Bateri çaldığını söyledi, hakkında hiçbir şey bilmiyordum. Birçok kediyle çaldık. İnsanlar birinin çalıştığını gördüler, neler olduğunu anlamaya çalışıyorlardı, ben de onların dahil olmalarına, çalmalarına izin verdim.

 

Village Vanguard’a neden bu kadar taktın?

 

Pharoah Sanders: O zamanlar Village Vanguard gitmeyi bildiğim tek yerdi. İçgüdülerim bana burada takılmamı söylerdi, işler daha iyi olacak derdim, daha iyiydi çünkü bilmediğim birçok müzisyeni orda gördüm. Neler yaptıklarını, nereye gittiklerini öğreniyordum.

 

Bleecker’de, Thompson’ı biraz geçince başka bir kulüp daha vardı. İsmini hatırlamıyorum ama içeri girmek pahalı değildi. İçeri nasıl girdiğimi bilmiyorum, ama o zaman Eric Dolphy’le ilk orda tanıştım. Tipini tanıyordum, "Nasılsın Eric?" dedim. Çok iyiydi. Art Blakey de hafta sonu orda çalıyordu.

 

Ayrıca George Coleman ve Harold Baker ile Five Spot`ta oynadım. Korna hep yanımda olmuştur, böylece biri oturmama izin verirse, istediğimde çıkartabilir ya da oturabilirim.

 

Bleecker Caddesi`ndeki Speakeasy`de Eric Dolphy ve John Coltrane`nin gelip kapıya yakın oturdukları yerdeydi. Çalarken, ben ve C Sharp ve kapıya doğru baktık ve kollarını birleştirmiş halde otururken gördüm. Arkamı döndüm ve “Bu John Coltrane ve Eric Dolphy mi?” Dedim. Ben de “Şu an daha iyi çalmalıyız” dedim, beni biraz korkutmuşlardı.

 

Demek Trane ve Eric Dolphy seni dinlemeye geldi?

 

Pharoah Sanders: Sadece kim çalıyor diye bakmaya geldiler, bilmiyorum, John ile daha önce San Francisco`da bir kulüpte çalışırken tanışmıştım, piyanist beni Coltrane ile tanıştırmıştı.

 

Adımla ilgili söylenenlerin hepsi yanlış

 

Adını nasıl aldın?

 

Pharoah Sanders: Oakland’dayken bana Little Rock derlerdi. Bir keresinde John Coltrane “Adamım, adın ne? Biri adının Little Rock olduğunu söyledi, adın ne?” Diye sordu, ona “adım Ferrell Sanders” demiştim. “Senin çok ismin var” dedi, “Ferrell veya Little Rock ya da her neyse”…

 

Nasıl Pharoah oldu?

 

Pharoah Sanders: Müzisyenler Birliğine katıldığımda bu ismi kullandım. Evrakları doldurmam gerekiyordu, adımı sordular, ben de Pharoah dedim. O sıra kimse adımı bilmiyordu. Sonra, sonsuza dek Pharoah oldum.

 

Yani diğer insanların sana Pharoah adını verdiği hikayeler yanlış mı?

 

Pharoah Sanders: Evet yanlış, Sun Ra ya da başka biri bana Pharoah adını verdi lafları yanlış.

 

Cazkolik.com / 24 Ocak 2019. Perşembe

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Cazkolik.com

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.